BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

"Erdoğan Erdemir'e hiç gitti mi?"

Erdoğan'ın, Erdemir için "Her yer pislik ve razelet içinde" sözleri tartışma yaratı. Peki Başbakan Erdoğan gidip görmediği bir fabrika hakkında neden böyle konuştu?

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ereğlii'de bulunan Erdemir Fabrikası hakkında, "Her per pislik ve razalet içinde" şeklindeki sözleri yeni bir tartışma yarattı. Referans Gazetesi'nden Eyüp Can, Erdoğan'ın Erdemir Fabrikası'na gitmediğini yazdı. Peki, o halde Erdoğan neden gitmediği bir fabrika hakkında sert tespitlerde bulund:

Yazı: Eyüp Can
Kaynak: www.referans.com  


"Söylediğiniz her şey doğru bile olsa, her doğru her yerde söylenmez" diye meşhur bir laf vardır.
Bu lafın kendi başına doğruluğu da tartışılabilir fakat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün Ankara Sanayi Odası’nda (ASO) yaptığı konuşmayı dinledikten sonra söyleyecek başka bir laf bulamadım.

Erdoğan’ın hem yabancı sermaye, hem de özelleştirme konusundaki kararlılığını açıkçası Türkiye için bir şans sayıyorum. Tüm homurdanmalara rağmen, Türkiye’nin AB Başmüzakerecisi Ali Babacan önceki gün yaptığı açıklamada haklı; "Türkiye ekonomisinde sessiz bir devrim yaşanıyor." Fakat bu sessiz devrimin sancısız olduğunu hiç kimse iddia etmiyor. Her dönüşüm sancısını da beraberinde getiriyor.

İşte böylesi bir ortamda Başbakan Erdoğan’ın ASO’da yaptığı konuşmayı, cesareti ve kararlılığı açısından alkışlasam da doğruluğu, zamanlaması ve üslubu açısından çok problemli buluyorum.

Erdoğan, devletin sanayiden çekilmesi konusunda sonuna kadar haklı. Evet, Başbakan/ın da vurguladığı gibi Türkiye'nin sanayi politikasının temel amacı, küresel rekabet şartları altında, sanayinin rekabet gücünü ve verimliliğini artırmak olmalı. Fakat Erdemir gibi Türk manayiinin pırlantası olarak nitelenen bir şirketin özelleştirme ihalesi için görücüye çıktığı son gün, o ülkenin Başbakanı özelleştirmeyi savunmak adına şu sözleri mi söylemeli: “Ereğli veya İskenderun... ikisini bir araya alalım, dünya piyasalarında bir belirleyiciliği var mı? Yok. Piyasada belirleyiciliği olan devler var. Ereğli Demir Çelik, şu anda teknolojisini yenilemekte bile güçlük çeken, kararsız olan bir konumdadır.”

Şimdi siz olsanız Erdemir için en kritik günün yaşandığı bir zamanda bu sözleri duyunca ne tepki verirsiniz?
Sizi bilmem ama benim aklıma "söylediğiniz doğru bile olsa her doğru her yerde söylenmez" lafından başka bir şey gelmiyor.

Ayrıca Başbakan'ın haklı kaygılar taşıyan konuşmasında kullandığı argümanların doğruluğu da tartışılır. Erdemir ölçek anlamında dünya piyasalarında birebir belirleyici olmasa da Türkiye'nin en büyük dünyanın 33. büyük çelik üreticisi durumunda. Ayrıca teknolojisini yenilemek konusunda güçlük çekmiyor. Bunun en yakın şahidi Erdoğan’ın yakın arkadaşı olan Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Recai Berber.

Tamam Erdemir’in Ayşe ve Zübeyde isimli kazanlarını yenilemek için 300 milyon doları aşan yatırım gerekiyor. Fakat Erdemir’in kasasında halihazırda 500 milyon dolar var. Ereğli bırakın kendi teknolojisini yenilemeyi İskenderun Demir Çelik için 1.5 milyar dolarlık yatırıma girişti. Yani ortada teknolojisini yenilemekten aciz bir şirket yok. Bugünkü Referans'ta Perihan Çakıroğlu'nun Erdemir'in taliplerine kredi fırsatları sunulması ilişkin haber de bunu kanıtlıyor.

Ha bunu devlet eliyle mi yapmak daha rasyonel yoksa özelleştirerek mi? Bu konuda yüzde yüz Erdoğan’a katılıyorum, dönemsel karlılığa bakıp devlet eliyle yapılabileceğini iddia etmek acı tecrübelerle sabit ki maalesef mümkün olmuyor. Siyasetin kontrolünde en değerli şirketler bile bir süre sonra popülist politikalara kurban ediliyor.

Eğer ideolojik saplantılarla hareket etmiyorsanız Erdoğan’ın küreselleşme analizinin altına imza atmakta bir saniye bile tereddüt etmezsiniz bakın ne diyor Başbakan;"uluslararası rekabette geleneksel mal ve hizmet üretimine yönelik talep giderek azalmaktadır. Onun yerine, bilgiye dayalı yeni endüstriler ikame olmaktadır. Modern endüstriler olarak adlandırılan, bu endüstriler tamamen yeni teknolojilerin sonucudur. Bu da bizim işimizi zorlaştırıyor. Artık, emek-yoğun dönem kapanıyor, teknoloji yoğun dönem başlıyor, ürünlerin piyasa ömürlerinin kısalması, firmaları, sektörleri, ülkeleri yeni süreçte modern teknolojilerin üretilmesi ve benimsenmesine yönelik stratejiler geliştirmeye mecbur tutmaktadır. Dolayısıyla bütün ülkeler gibi, biz de sanayi politikalarımızda, büyümenin üç temel faktörü olan yenilik yapabilme, yatırım ve ihracat faktörlerini dikkatte almak, geleceğe bakmak durumundayız.”

Fakat hemen arkasından Erdemir gibi kurumlarda teknolojinin iyi takip edilmediğini, her tarafın pislik, rezillik içinde olduğunu söylemesi doğrusu hem zamanlama açısından yanlış, hem de hakikate aykırı. Anlaşılan Başbakan Erdemir’e hiç gitmemiş, çünkü gitse hem teknolojisinin, hem de çevre temizliğinin ne kadar etkileyici olduğunu görürdü. Zaten Referans'a açıklama yapan Recai Berber de Başbakan'ın Erdemir'i hiç ziyaret etmediğini ama tesisi gezen sanayi odası üyelerinin teknoloji yenilemesi ve çevre temizliği konusunda Başbakan'la aynı fikirde olmadıklarını söylüyor.
Erdemir gibi kömür tozundan çeliğin üretildiği bir şirkette eğer yemyeşil bir parkta dolaşıyor gibi geziniyorsanız oraya pislik içinde demek için epey yanlış bilgilendirilmiş olmanız gerekir. Hele de bu bilgiyi bir çok doğruları bulunan bir konuşmada, Erdemir’in ön yeterlilik için ihaleye çıktığı son günde yapıyorsanız....

Eee, boşuna dememişler, "Söylediğiniz her şey doğru bile olsa, her doğru her yerde söylenmez" diye.