BIST 9.866
DOLAR 35,07
EURO 36,62
ALTIN 2.946,71
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan Dinler Bahçesi'ni açtı

Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi ziyaret eden hiç kimsenin ülkenin kimliğine şaşı bakamayacağını söyledi. Erdoğan, "Herkes fanatizm ile mücadele etmlidir" dedi.

Abone ol

Başbakan Erdoğan, cami, kilise ve sinagogun yan yana olduğu, 3 büyük dinin mensuplarının bir arada ibadet edebileceği ve Belek Turizm Yatırımcıları Birliği (BETUYAB) tarafından yapılan 'Dinler Bahçesi' adı verilen kompleksin açılışını yaptı. Turizm ve Kültür Bakanı Erkan Mumcu, ruhani liderler ile çok sayıda davetlinin katıldığı açılışta bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği marşıyla kürsüye çıktı. Türkiye'nin medeniyet tarihinde merkezi önemine yakışan bir projenin hayata geçirildiğini söyleyen Erdoğan, bu projenin sembolik öneminin ötesinde dünyanın her yerinde yankılanması gereken bir mesaj verdiğini belirterek, "Bu mesaj barış ve kardeşliktir. Katı gerçekler medeniyet buluşması iddiasının içini tam anlamıyla doldurmaya yetmedi. İnsanoğlu, güç ilişkisi ve teknolojinin kulu ve kölesi oldu. Bize göre insanlar, devletler ve toplumlar arası ilişkilerin merhamet sevgi ve şefkate ulaşması, hayatın kutsal olandan arındırılması çabasıyla ilgilidir. Bizler 'yaratılanı yaratandan dolayı seven bir pratiğe' sahibiz. Bu inanç, birinin ötekine hoşgörüyle bakması değildir. Günümüzde kullanılan hoşgörü tanımı, eksik bir anlam ifade ediyor. Hoşgörü birinin ötekine katlanması veya lütfetmesi anlamında kullanılıyor. Hoşgörü, bütün yaratılışa bir bakabilmektir. İnsanların su ve hava kadar ihtiyaç duyduğu merhamet ve adalet, insanın yaratılış gayesine uygun davranılması ile mümkün olabilir" dedi. "TÜRKİYE, BUGÜN BÖLGESİNDE BARIŞ VE KARDEŞLİĞİN TEMİNATI" Türkiye'nin bugün bölgesinde barış ve kardeşliğin teminatı olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin dünya devletleri içindeki yerinin tam da burada olduğunu ve bu eserlerin yalnızca Türkiye'nin tarihine değil, insanlığının da tarihine ışık tutacağını ifade etti. "Hiçbir ülke Türkiye'nin kimliğine şaşı bakamayacaktır" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Biz bu ülkenin çocukları olarak yüzyıllardır barış ve kardeşlik içinde yaşadık. Hala da bu çaba içindeyiz. Türkiye'yi ziyaret eden turistler, hoşgörüye hayran kalarak ülkelerine dönüyorlar. Eksiklerimiz var; bunun bilincindeyiz. Zaman içerisinde süratle aşabilmenin gayreti içindeyiz. Dünya birbirine yaklaşırken ne yazık ki huzur ve barış aynı ölçüde sağlanamıyor. Bunu da çevremizde görüyoruz. İnsanlığın müşterek değerleri yerine ayrılıklar üzerinde duruluyor." Dünyada 'kör fanatizm' yaşandığını söyleyen Erdoğan, "Dünyada söyleyecek sözü olan herkes fanatizm ile mücadele etmek zorundadır. Çünkü biz sadece kendimizden değil her canlıdan sorumlu olmalıyız" diye konuştu. Dinler Bahçesi'nin bir örnek teşkil etmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, bahçenin aynı zamanda bir insanlık bahçesi olduğunu söyledi. Ama bunun Türkiye için bir ilk olmadığının altını çizen Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet'in Hıristiyanlara kötü davranılmaması konusundaki fermanı ile 2. Sultan Aldülhamid zamanında inşa edilen Darülacezede de cami, havra ve kilisenin yan yana yapıldığını hatırlattı. Erdoğan şöyle konuştu: "Yeryüzünde nerede bir insanlık bahçesi varsa orada Türkiye'den bir renk bir, koku vardır. Sizim topraklarımız, ortak değerlerin mücevher gibi korunduğu bir yerdir. Bursa, Konya, Ankara Şanlıurfa bunu sergileyen birer müzedir. Cumhuriyet bu zengin mirası muhafaza etti. Türkiye maddi ve manevi biriminin farkında. Bunu daha da zenginleştireceğiz. Bütün çabamız huzur içinde kardeşçe yaşabilmektir." "TÜRKİYE'YE TARİH VERİLMESİ KONUSUNDA İYİMSERİM" Hollanda Avrupa İşleri Bakanı Atzo Nikolaii de yaptığı konuşmada, 17 Aralık Zirvesi'ne ilişkin hazırlıklar kapsamında Türkiye'de bulunduğunu söyledi. AB'ye üye 25 ülkenin Türkiye ile müzakereye başlanıp başlanmayacağına dair bir tarih vereceğini söyleyen Nikolaii, Hollanda'nın dönem başkanı olması itibariyle özel bir durum üstlendiğini belirtti. Türkiye'de bulunduğu son iki günde bu sürecin olumlu geçmesi için Başbakan ve Dışişleri Bakanı ile görüştüğünü vurgulayan Nikolaii, görüşmelerin olumlu geçtiğini, ama hala yapılacak bazı şeyler olduğunu ifade ederek, "Zirve'de olumlu bir karar verileceği konusunda iyimserim" dedi. Dinler Bahçesi'nin çok güzel bir teşebbüs olduğunu belirten Nikolaii, "Dinlerin hepsi eşittir ve bir arada yaşabilmektedir. Dinler Bahçesi'nin verdiği mesaj da budur. Bu güçlü bir mesajdır" diye konuştu. Osmanlı İmparatorluğu'ndan örnek veren Nikolaii, imparatorluk içindeki din özgürlüğünün ülkeyi bölmediğini, aksine birleştirdiğini vurguladı. Din özgürlüğünün AB için çok önemli olduğunu kaydeden Nikolaii, bunun AB'ye üye ülkeleri bir arada tutan en temel haklardan bir tanesi olduğunu kaydetti. "AB HIRİSTİYAN KULÜBÜ DEĞİL" AB'nin bir Hıristiyan kulübü olmadığını ifade eden Nikolaii, AB'nin de tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi gücünü temelinde bulunan çeşitlilikten aldığını kaydetti. Nikolaii şöyle konuştu: "Hepimiz konuşma özgürlüğü ve ayrımcılık yapmama prensibini savunmak zorundayız. Neticede AB bir inanç topluluğu değil, değerler topluluğudur. Üyelik için gereken kriterler açıktır. Üye ülkelerde demokrasi hukukun üst çocukları olarak yüzyıllardır barış ve kardeşliğin, insan hakları ve azınlığın korunmasını sağlayacak unsurlar bulunacaktır. Pazar ekonomisine sahip olunması gerekmektedir. Aday ülkelerin AB müktesabatını da içselleştirme zorunluluğu bulunmaktadır. Türkiye'yi dini inanç nedeniyle dışlamak kabul edilemez. Türkiye de diğer ülkeler gibi diğer ülkeler gibi AB değerlerine bağlı olduğunu kanıtlayabilir. Türkiye bunu yaptı. Bir laiklik geleneği vardır. Ama Türk devleti dini cemaatleri yakından incelemektedir. Türkiye'de İslam'ın aşırı derecede güçlenmesi korkusu laikliği zorlamaktadır. Din özgürlüğü dini cemaatlerin istediği şekilde ibadet etmesi anlamına geliyor. Türkiye açısından bu, dini cemaatlerin tüzel kişilik sahip olması ve mal edinmesi anlamına geliyor." Nikolaii, her türlü inanç sahibinin hiçbir engelle karşı karşıya kalmadan kamu kurumlarında belirli makamlara gelebilmesi durumunda, Dinler Bahçesi'nin bir hoşgörü merkezi olmaktan çıkacağını ve Türkiye'nin herkesin sadece kanun önünde değil günlük yaşantıda da eşit olduğu bir hal alacağını anlattı.