BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  MEDYA

Erdoğan diktatör değil ama...

Başbakan Erdoğan ve diktatörlük tartışmasını köşesine taşıyan Radikal yazarı Ezgi Başaran "Evet, diktatör değil ama ne?" diye sordu...

Abone ol

Gezi eylemleriyle yaygınlık kazanan diktatörlük tartışması tam gaz devam ederken konuya dair günün yazısı Ezgi Başaran'dan geldi.

Radikal yazarı "Evet, diktatör değil ama ne?" diyerek söze başladığı yazısında çarpıcı bir "yeni Türkiye" fotoğrafı çekti.

EVET DİKTATÖR DEĞİL AMA BU HAYATTA NEFES ALAMIYORUZ!

Erdoğan'ın verili diktatör tanımına uymadığını teslim eden Başaran, New York Üniversitesi’nden Doç. Aslı Iğsız’ın bu konudaki görüşlerine yer verdi. Iğsız'ın diktatör kavramına itiraz ettiğini vurgulayan Ezgi Başaran, Türkiye’deki otoriterleşme tablosunun Erdoğan'ı aşan bir kapsamda olduğunu hatırlattı. Diktatörlük kavramının otoriterleşme eğilimini kişiselleştirip tek bir kişiye yönelttiğini aktaran Başaran yazısının sonunda Erdoğan'a seslendi ve "Evet, siz bir diktatör değilsiniz ama biz de özgürlük ve demokrasi içinde yaşamıyoruz. Kurguladığınız bu hayatta nefes alamıyoruz..." dedi.

İşte Başaran'ın yazısından çarpıcı bir bölüm:

OTORİTERLEŞMENİN SINIRLARI ERDOĞAN'I ÇOKTAN AŞTI

Evet, bir kez daha söylersek, Başbakan haklı. İktidarın, çoğunluğun takdiriyle değişebildiği çokpartili bir sistemin başı olarak Tayyip Erdoğan diktatör değildir. Ya nedir? Yaşadığımız boğuntunun başka başka tarifleri var. Bir süre önce New York Üniversitesi’nden Doç. Aslı Iğsız’ın bu konudaki görüşlerine yer vermiş, Başbakan için ‘diktatör değil ama neoliberal’ demiştim. O yazıya gelen birçok itirazın asgari müştereki “Hem neoliberal hem diktatör olamaz mı? Bizce olur” şeklindeydi. Bu tepkileri Aslı’ya ilettiğimde şu cevabı aldım: “Diktatör kelimesi sembolik olarak otoriterleşmeyi işaret etse de Başbakan Erdoğan için kullanılmasını uygun bulmuyorum. Çünkü bu kelime otoriterleşme eğilimini kişiselleştiriyor ve tek bir kişiye yöneltiyor. Oysa Türkiye’deki otoriterleşme tablosunu iktidar partisinden ve onun değişik devlet katmanlarına atadığı kadrolardan bağımsız düşünemeyiz. Meclis’ten gücü tek elde toplayan kanunların geçmesi AKP vekillerinin bunları evet şeklinde oylaması, sonra da Cumhurbaşkanı Gül’ün onaylamasına bağlı. Yani süreçlerde birçok siyasi aktör rol oynuyor.”