BIST 9.390
DOLAR 34,49
EURO 36,35
ALTIN 2.877,02
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan depremin hesabını soracak!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara'da 111 tesisin toplu açılış töreninde konuştu

Abone ol

Erdoğan deprem konusunda çok sert ve kararlı mesajlar vermeye devam ediyor. Başbakan Erdoğan, Van'da hasarlı binalara oturma izni vermekle suçlanan kurum ve kuruluşlarla ilgili yasal süreci başlatacaklarını açıkladı. 

Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının yaptırdığı 111 Tesisin Toplu Açılış Törenine katıldı.

EVE GİRMEYİN

Atatürk Spor Salonu'nda yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan, Vanlı depremzedelerin hasarlı binalara girmemesi çağrısında bulundu:

"Vanlı kardeşlerim lütfen müsterih olsunlar. Biz onların korkularını, tedirginliklerini, yaşadıkları acıyı çok iyi biliyoruz, çok iyi hissediyoruz. Var gücümüzle, imkanlarımızı zorlayarak Vanlı kardeşimizin yanında olmanın mücadelesini veriyoruz. Daha önce de söyledim, kimseyi bu kış gününde aç ve açıkta bırakmayacağız inşallah. Allah'ın izniyle, çadır, battaniye, ısıtıcı, gıda ne gerekiyorsa fazlasıyla sağladık ve sağlamaya devam edeceğiz.

Bölgede geçici konutları hızla monte ediyoruz, kalıcı konutlar için de kolları sıvadık. Yine Vanlı kardeşimden rica ediyorum. Lütfen, hasarlı binalara girmeyin, hatta bu binalara yaklaşmayın. Artçı depremler devam ediyor. Bilim adamlarımızın tespitlerine göre bir süre daha da devam edecek. Lütfen, tedbiri elden bırakmayalım, lütfen risk altına girmeyelim."

ÖLEN JAPON'U UNUTMADI

Erdoğan enkaz altında kalarak ölen Japon vatandaşı unutmadı:

"Depremde hayatını kaybeden Japonya vatandaşı dostumuzu da şükranla yad ediyor, ailesine, yakınlarına, Japonya devletine buradan baş sağlığı mesajlarımı iletiyorum.''

Van'da meydana gelen depremle ilgili değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

RANT SAĞLAMAYA ÇALIŞAN ÇEVRELER

''Bu depremi speküle eden, bunun üzerinden kendisine rant sağlamaya çalışan çevreleri de buradan uyarmak istiyorum. Bunların hiçbirisinin depremle mücadelede verdikleri herhangi bir katkı söz konusu değil. Açık ve net söylüyorum. Bunlar depremzede de değil. Bunlar sadece buradaki süreci provake etmeye çalışan provakatörler. Bunlar depremzede değil. 

BİZİM İŞİMİZ VAR

Orada çalışmakta olan, gayret eden bakanlarımız, valimiz, valilerimiz ve oraya emeğini koyan güvenlik güçlerimiz, hepsi birde orada bir de bunlarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bizim işimiz var. Orada böyle bir durum söz konusu olmuş ve bütün bu evlerin yapımında, inşasında gelinen noktada herkes ne yazık ki hesabını, kitabını çok farklı yapmalı ve menfaat odaklı, çıkar odaklı adımları bir kenara koyarak artık inşasında bulunduğumuz her türlü binada da bütün depreme dayanıklılık, zemin etüdüne varıncaya kadar her şeyi hep birlikte çok iyi götürmemiz lazım. 

KİM OLURSA OLSUN YASAL SÜRECİ ÇALIŞTIRACAĞIZ

Bizler tabii burada yasal süreci de çalıştıracağız. Kimler olursa olsun, ister üniversite camiasından olsun, ister AFAD'dan olsun, kim, nereden olursa olsun, kim burada oturulabilir şeyini vermişse, bunlarla ilgili de yasal süreci başlatacağız. Zira bizler her şeyi bilen insanlar değiliz. Bu bilen insanları buralarda istihdam ediyoruz. Onların verdiği raporlara da uymak durumundayız. Uyulmadığı zaman da 'niçin uymadınız' diye siyasetçi bununla karşı karşıya kalır. Dolayısıyla bunların nedeni, niçini üzerinde de ilgili mercilerin tabii ki duracağını umuyorum.''

MİLLİYETÇİLİK DERSİ

Konuşmasında kendilerinden önceki koalisyon hükümetine de çatan Erdoğan, MHP'ye dokundurdu:

DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı. Bunlardan bir şey olmaz. Bunların verceği bir şey yok. 991 adet tesisi hizmete açtık. Onlar 9 tesis açıyor, bizim üç yıllık ortalamamız 330 tesis. Biz millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Küvetlerle su depolanıyor evlerde plastik bidonlarla su toplanıyordu. Ankara'nın su meselesini 2050 yılına kadar çözdük, çözüyoruz. Yavru vatan Kbırıs'ın su meselesini de biz çözüyoruz. 7 Mart 2014'te saat 13:00'te anavatandan Kıbrıs'a su akıtıyoruz.

Biz milliyetçiyiz diye slogan atanlara sesleniyorum. İşte milliyetçilik böyle olur. Büyük devlet böyle olur. Çevreciyiz diye solagan atanlara sesleniyorum. Çevrecilik işte böle olur 800 milyon fidan dikildi. Onlar sloğan atar biz iş üretiriz."

GIPTAYLA İZLENİYORUZ

Türkiye'yi daha da büyüteceklerinin altını çizen Erdoğan, gelişmiş ülkelerde yaşanan krize dikkat çekti:

Küresel risklere karşı tedbiri hiç ama hiç elden bırakmıyoruz. Bu sayede Türkiye, artık dünyada çok farklı bir yerde, çok farklı bir konumda bulunuyor. Türkiye bugün, G-20 içinde, OECD içinde, Avrupa'da, Asya'da, tüm dünyada parmakla gösteriliyor, gıptayla izleniyor."

KÜRT VATANDAŞLAR İSYAN EDİYOR

Terör örgütü son aylarda, adeta intihar edercesine saldırılar düzenlemeye başladığını vurgulayan Erdoğan'ın gündeminde, PKK'ya karşı tepki gösteren Kürt kökenli vatandaşların isyanı vardı:

"Örgütün lider kadrosu lüks içinde, saltanat içinde safa sürerken, hayatının baharında gençler dağda, kanlı bir pazarda alınıp satılıyor. Öyle anneler, öyle babalar var ki 4 yıldır, 5 yıldır çocuklarından tek bir haber alamıyorlar. Çocuğu öldü mü, hayatta mı, bunu dahi öğrenemiyor, soramıyor, sorgulayamıyorlar. İşte geçenlerde evladının ölümü sebebiyle evinde Türk Bayrağıyla taziye kabul eden babayı düşünün. 'Ben evladımı okula göndermiştim ama evladım kandırıldı, kaçırıldı.' Nasıl isyan ettiğini gördünüz değil mi? Terörist başları kendilerini isyancı diye tanımlıyor. İşte gerçek isyancı, o evlatlarını kandırıp götürdüklerinizin aileleri. Kime? Size. Size isyan ediyorlar.

Bırakınız hayatta olanları, teröristlerin cesetleri bile ailelerinden kaçırılıyor. Gençlerin hayatlarıyla kumar oynayanlar, gençlerin kanıyla beslenenler, o terörist gençlerin cesetleri üzerinden bile rant sağlamak gibi bir alçaklığın içine giriyorlar. Bu alçaklık, bu insafsızlık, bu vicdansızlık karşısında benim Kürt kökenli vatandaşlarımın yüreklerindeki isyan artık daha da büyüyor. Benim Kürt kökenli kardeşlerim 'yeter artık' diyor, 'benim adıma öldürme, benim adıma kan dökme' diyor, 'sen beni temsil edemezsin' diyor.''

MASKE DÜŞÜYOR

Terör örgütünün, bölge halkının gelişmesini, iyi eğitim almasını, iyi sağlık hizmeti almasını, yatırım görmesini, daha ileri haklara sahip olmasını istemediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Terör örgütü ırkına, kökenine, mezhebine bakmadan, kadın mı, bebek mi diye sormadan herkesin yaşam hakkına kastediyor, herkesin düşüncesini bastırmaya çalışıyor, herkesin üzerinde şiddet uyguluyor. Bunlar terörden başka, öldürmekten başka, kan dökmekten başka, zulmetmekten başka bir yol, bir yöntem bilmiyorlar.

Bizim 9 yıldır sürdürdüğümüz politikaların haklılığı bugün artık çok daha net biçimde görülüyor. Demokrasinin, terörün nasıl panzehiri olduğu, bugün daha iyi anlaşılıyor. Terörle, teröristle masum vatandaşı ayırmanın, güvenlik-özgürlük dengesini kurmanın nasıl olumlu sonuçlar çıkardığı bugün daha belirgin hale geliyor. İşte onun için vazgeçmeyeceğiz. İşte onun için taviz vermeyeceğiz. İnadına demokrasi demeye devam edeceğiz. Bir yandan demokrasiyi ileri standartlara kavuşturacak, bir yandan temel hak ve özgürlükleri genişletecek, aynı zamanda terörle mücadeleyi de daha etkin bir şekilde sürdüreceğiz.

Hem Türkiye'nin, hem bölge halkının, terörün gerçek yüzünü daha net görmesini sağladık ve bunu daha da belirgin hale getireceğiz. Ben diyorum ki; bütün nifak çabalarına rağmen birliğimizi muhafaza edelim. Bütün fitnelere rağmen kucaklaşmaya devam edelim. Bütün tahriklere, provokasyonlara rağmen kardeşliğimizi daha da yüceltelim. Bu milletin sağduyusu, bu milletin uhuvveti, Allah'ın izniyle bu terörü de bu kanlı tezgahları da ortadan kaldıracaktır. Her ne yaparlarsa yapsınlar hem dayanışmayı, hem kardeşliği pekiştirecek, hem de işte bu yatırımlara devam edeceğiz.''