Erdoğan-Davutoğlu kavgasından muhalefete ekmek çıkar mı?
Askerle, tankla, tüfekle, iktidarı bertaraf etmek istediler yıllarca. Ne yaptılarsa dikiş sonuç çıkmadı; kurdukları tuzaktan, tezgahladıkları kumpastan! Şimdi de, Erdoğan-Davutoğlu arasına nifak sokarak, emellerine ulaşmak istiyorlar.
Demirel, Özal 5 milyarlık avize aldı diye ortalığı yangın
yerine çevirdi. Çankaya Özal'a dar etti ve 1991
yılında partisini iktidara taşıdı. Medeni
ülkelerde seçim yenilgisi yaşayan gerçek liderler,
başları önde çekip giderken, bizdekiler 8 seçim üstüste yenilmesine
rağmen başı dik gezebiliyor.
Rüşvetten, hırsızlıktan soygundan söz eden
bir muhalefet, seçmene inandırıcı gelmiyorsa, istediği sonucu
alamıyorsa yapacağı tek bir şey var; çekip gitmek! Ama bizde öyle
olmuyor, AK Parti'nin her galibiyeti bunları
koltuklarına çiviliyor sanki.
*
Askerle, tankla, tüfekle, iktidarı bertaraf etmek istediler
yıllarca. Ne yaptılarsa dikiş sonuç
çıkmadı; kurdukları
tuzaktan, tezgahladıkları
kumpastan! Şimdi
de, Erdoğan-Davutoğlu arasına
nifak sokarak, emellerine ulaşmak istiyorlar.
Davutoğlu'na ayrı, Tayyip Erdoğan'a ayrı fitne fesat
kusuyorlar.
Gül-Erdoğan ikilisinden tecrübeleri var oysa; oradan ekmek
yiyemediler şimdi belki tuttururuz diye, eski bir filmi vizyona
sokuyorlar yeniden.
A be akılsızlar, velevki bir kavga var, velev
ki Tayyip
Erdoğan-Davutoğlu ikilisi birbirleriyle
yollarını ayırdı. Size ne? Onlar kavga etti diye ahali size doğru
mu yönelecek? Türkiye'yi yönetmeye talip olan
tayfanın şu içinde düştüğü acıklı duruma
bakın. AK Parti'de lider sorununun asla
olamayacağını, AK Parti'nin bir harekete
dönüştüğünü hâla anlamış değiller. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu
hareketin lideri olduğunu görmüyorlar.
Ey Kemal Kılıçdaroğlu, ey Devlet Bahçeli, ey
Selahattin Demirtaş ve Türkiye'nin AK Parti'den ve Recep Tayyip
Erdoğan'dan kurtulmasını isteyen herkes... Türkiye aşığı
olabilirsiniz, Türkiye'yi refah seviyesi en yüksek ülkeler arasına
katma iddianız olabilir... Hedefleriniz büyüktür, vizyonunuz
sınırları aşmış olabilir Ama halk sizi değil, AK Parti'yi tercih
ediyor. Halk Recep Tayyip Erdoğan'a gönül veriyor, size
değil..
Bunun sebeplerini araştırma zahmetinde bulundunuz mu
hiç?
Sanmıyorum!
Zira, çok iyi geçinen mutlu bir çiftin boşanmasına yönelik
beklentiniz hâla sürüyor!
*
Bu demektir ki...
Bir 14 yıl daha bekleyeceksiniz...
Nesilden nesile hep yenilgi hep yenilgi yani...
KÖTÜ İNSANLAR İÇİN İYİ OLMANIN 8
YOLU
Yıllardır süren dostluklarımız
sorgulanıyor bugün. Arkadaşlıklarımız
mercek altında. İktidar gücüyle
piyasayada cirit adan
soysuzlar, kiminle arkadaşlık yapacağımıza
kadar pespaye bir tutum içinde. Geçmişi kapkaranlık kimi tipler,
bugün küfürnamelerinde racon
kesiyor.
İktidardan yana olmak ya da iktidarın karşısında olmak çok da
önemli değil. Besleme tayfa, kölelik düzeni
istiyor, aykırı bir tek söze tahammüleri
yok. Abdulkadir Selvi gibi, bırakın elini,
bedenini taşın altına koyan birini bile linç ettiler. Ekranlarda
iktidar kanadını savundu diye, küfür ve hakaret yağmuruna tutulan
Nagehan Alçı'ya bile ayar çekti bu
alçaklar.
*
Hadi bunlar alçak!
Üç kuruş uğruna köpeklik
yapabiliyorlar. Genlerinde önlerine
atılana atlamak olduğu için, bir bakıyorsunuz iktidarın yanında,
bir bakıyorsunuz tam karşısında. Bir bakıyorsunuz dün oturdukları
sofraya etmişler.. Bunların değirmenine su taşıyanlara ne demeli
peki?
Seni tanımadığı halde hakkında hüküm veren aklı başında
insanlara ne diyeceğiz?
-Beni tanıyor musun?
-Hayır ama senin için böyle konuşuyorlar.
-Sen de inandın mı?
-Öyle gibi!
*
Kötü insanlar için iyi olmanın yolları elbette
var.
BİR- Köpeklik
yapacaksın.
İKİ- Besleme olacaksın.
ÜÇ- Arkadaşını feda
edeceksin.
DÖRT- Adam
satacaksın.
BEŞ- İftira
atacaksın.
ALTI- Yalan haber
yazacaksın.
YEDİ- Gazetecilik
yapmayacaksın militan olacaksın.
SEKİZ- Hakaret edeceksin.
(Nasılsa tazminat paraları geliyor.)
*
Ben bunları yapmadım kötü oldum.
Yapmayacağım ve ömür boyu kötü kalacağım.
Bir şey daha yapmayacağım.
İnsanlara iftira atanlara, küfür ve hakaret edenlere
aracı olmayacağım.
İstedikleri kadar bana düşman olsunlar.
Ben doğru bildiğim yoldan vazgeçmeyeceğim.
*
Ben kötü söz sahiplerine kapıyı kapatalı çok oldu.
Duymuyorum, görmüyorum, okumuyorum. Gönderilen mektuplar doğrudan
çöpe gidiyor, o kapılar açılmayacak. Ta ki, insanlara edilen
iftiralar son bulana kadar.
Bu arada...
Ne ben ne de arkadaşlarım iftira atma, yalan yazma ve hakaret
etme özgürlüğüne sahip değiliz.Bunu yapan varsa
içimizde, onlara da kapıları kapatmak çok zor
değil.