Cengiz Çandar, bir grup gazeteciyle Başbakan Erdoğan'ın evinde yaşadığı çok ilginç bir anektodu aktardı...
Abone olRadikal Gazetesi yazarı Cengiz Çandar, bundan 1 yıl önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın evinde tanık olduğu bir sohbete yer verdi. Çandar AK Parti'yi kapatma davasından birkaç hafta sonra yapılan toplantıdaki havayı şöyle özetledi:
Geçen yılın (2008) 1 Mayıs’ının ne derece utanç verici sahnelerle yaşanmış olduğu belleklerimizden silinmedi. Geçen yılın 1 Mayıs’ının birkaç gün sonrasında bir arkadaş evinde bir grup meslektaş Başbakan Tayyip Erdoğan ile biraraya gelmiştik. Ak Parti’ye kapatma davasının açılmasından birkaç hafta sonra. Haliyle dikkatler orada ne konuşulduğuna çevrildi. Bir ‘basın toplantısı’ olmadığı için, konuşulanlar bir miktar sızdıysa da, katılanlar tarafından yazılıp çizilmedi. O gün 1 Mayıs olayları da konuşuldu. Yemek masasında İçişleri Bakanı Beşir Atalay da vardı.
ERDOĞAN'IN AĞZINDAN DÖKÜLEN O SÖZ
Çandar sözü 1 Mayıs kutlamalarına getiriyor. Çandar'ın sözlerinin bitmesinin ardından Başbakan Erdoğan'ın ağzından şu sözler dökülüyor:
Aramızdan bazıları, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkılmasına şiddetle karşıydı. Bir ara, ben, ‘Niye Taksim’e çıkılmasın? Taksim’e çıkılmaması, 12 Eylül askeri rejimiyle birlikte gelen yasaklardan biridir. O rejimin getirdiği yasaklara nasıl karşı çıkıyorsak, o yasaklar nasıl teker teker kalkıyorsa, Taksim’de 1 Mayıs kutlanmaz, Taksim’de yürünmez yasağı da kalkar’ dedim. Tartışmayı izleyen Başbakan’ın ağzından, ‘Benim de Taksim’de yürümüşlüğüm vardır’ cümlesi dökülüverdi. Zihni belli ki gençlik günlerine gitmiş, tartışmanın doğallığı içinde o an içinde canlanan, Taksim’in ‘kutsallığı olmayacağı’na ilişkin duygusunu içtenlikle dışa vurmuştu. Aramızda yüksek sesle ve hararetle süren 1 Mayıs tartışmasının bir yerinde, doğrudan Başbakan’a dönerek şöyle dediğimi nakletmeliyim: ‘Eğer kalkıp, 1 Mayıs’tan 15 gün önce 1 Mayıs’ı ‘Emek Bayramı’ ilan ettiğinizi ve resmi tatil günü yaptığınızı hükümet kararı olarak ilan etseydiniz ve sendika liderleriyle pazarlık yapacağınıza ‘1 Mayıs’ta elimle çiçeklerle Taksim Meydanı’na giriyorum. İsteyen sendikacı arkadaşım bana katılabilir’ gibisinden bir açıklama yapsaydınız, Türkiye’nin bugünkü fotoğrafı çok değişik olabilirdi.’ Tekrar hatırlatalım; kapatma davasının karabulutlarının bizzat Tayyip Erdoğan ile Ak Parti üzerine çöktüğü günlerdi.
BAŞBAKAN BU SÖZLERE TEPKİ VERMİYOR
Çandar toplantıyla ilgili izlenimlerini şöyle aktardı:
Başbakan, bu sözlerime bir tepki vermedi. Gözlerinin dalgın bir ifadeye büründüğünü gördüm ama. Tepkiyi o vermedi de, topluluktan biri Danıştay Daire Başkanı’nın cenaze törenini, orada Başbakan’a yönelik hakaretlere ve provokasyonlara dikkat çekti. ‘Orası Ankara, o cenaze töreni oyun kurallarını başkalarının koyduğu bir alandı. Burası İstanbul. 1 Mayıs oyun kurallarını Başbakan’ın koyacağı ve Taksim’e elinde çiçeklerle gireceği bir durumda aynı şey olmaz’ karşılığını vermiştim. Sözü edilen cenaze töreni ve benzeri kitlesel toplantıların, Ergenekonculuğun girişimleriyle ilişkisini son bir yıl içinde, kim ne derse desin öğrendik. O sohbetten bu yana geçen bir yıl içinde, o gün orada konuşulanlar dün tümüyle gerçekleşmese de, büyük oranda gerçekleşti. Evet, önemli olan Taksim’e 1 Mayıs günü işçi