BIST 9.886
DOLAR 35,24
EURO 36,69
ALTIN 2.961,75
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan, belediye başkanlarını haşladı

Erdoğan, yanlış tribünlere oynayan belediyecilik anlayışlarıyla İstanbul'un tahrip edildiğini belirterek, ucuz hesaplar yapılmamasını istedi.

Abone ol

Başbakan Erdoğan, yanlış tribünlere oynayan belediyecilik anlayışlarıyla İstanbul'un tahrip edildiğini belirterek, ucuz hesaplar yapılmamasını istedi. Erdoğan, ''Eğer bunun faturası medeniyetlerin uzlaştığı, buluştuğu, adeta bir vuslat kenti olan İstanbul'u kazanmak uğruna seçimi kaybetmekse, varın kaybedin'' dedi. Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nın Kızılcahamam Asya Termal Tatil Köyü'nde düzenlediği eğitim toplantısına katıldı. Başbakan Erdoğan, buradaki konuşmasında, partisinin mahalli idarelere ve şehir yönetimine bakışıyla ilgili hususları paylaşmak istediğini söyledi. Mahalli idareler ve belediyelerin bugünün demokratik anlayışı içinde gittikçe önem kazandığını dile getiren Erdoğan, mahalli idarelerin, daha demokratik bir yönetim tarzına ulaşmak ve daha etkin, verimli işleyen bir yönetimi gerçekleştirmek gibi iki fonksiyonu bulunduğunu kaydetti. Türkiye'de mahalli idarelerin güçlendirilmesine yönelik çalışmaların uzun süredir devam ettiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Tarihi zemine ve yerleşikliğe sahip merkeziyetçi devlet geleneği ve bu geleneğin ürettiği zihni yapı, idari sistemimizin yeniden yapılandırılması ve mahalli idarelerin sistem içinde ağırlığının artırılması istikametindeki gayretlerin bugüne kadar neticeye ulaşmasını engellemiştir. Bunu son zamanda da çıkarmakta olduğumuz ve çıkardığımız mahalli idarelerle ilgili yasalarda çok açık ve net yaşadık. Gerek büyük şehirlerle gerek il özel idarelerle ilgili yasa, bir de bunları destekleyici mahiyette olan kamu yönetimi reformu. Bir yerde ciddi bir direnmenin, ciddi engellemelerin olduğunu gördük. Neler yaptıysak yapmaya da devam ediyorsak bunun ciddi manada bir tutuculukla bir dirençle karşı karşıya olduğunu görüyoruz.'' Erdoğan, merkeziyetçi yapı içerisinde mahalli idarelere hep şüpheyle bakıldığını ifade ederek, mahalli idarelerin yıllarca merkezin dışındaki uzantıları olarak algılandığını kaydetti. Başbakan Erdoğan, ''Mahalli idarelere güvensizlik, bana göre, topluma karşı beslenen güvensizliğin bir yansımasıdır'' dedi. Merkeziyetçi geleneğin sorunlarının, mahalli idarelere yansıdığını belirten Erdoğan, mahalli idarelerin olgunlaşmasının bugüne kadar bir türlü gerçekleşemediğini ifade etti. Erdoğan, merkezin mahalli idareleri kıskanması gibi mahalli idarelerin de hemşehrilerinin yönetime katılmasını kıskandığını söyledi. Mahalli idarelerin bugüne kadar bir ''şehirlilik bilincini'' oluşturamadığını kaydeden Erdoğan, bugün Türkiye'de bunun bedelinin çok ağır ödendiğini anlattı. ''Şehre bir medeniyet perspektifinden bakamamışlardır'' diyen Erdoğan, çıkarmak istedikleri yasalarla amaçlarının, hem merkezi hem de mahalli idarelerin fonksiyonlarını demokratik bir idarenin gereklerine uygun olarak yeniden düzenlemek olduğunu bildirdi. Başbakan Erdoğan, mahalli idarelerin, kamu hizmetlerinin yürütülmesindeki ağırlığının ve öneminin arttığına işaret ederek, mahalli idarelerin, kendiliğinden demokratik yapılar şeklinde algılanmaması gerektiğini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Mahalli idarelerin demokratik vasıflarının tezauf etmesi, ancak demokratik süreçleri işletmeleriyle toplum katılımına imkan veren mekanizmaları açık tutmalarıyla mümkündür. Bu durum, esaslı bir zihniyet değişimini gerektirmektedir. Demokratik belediyecilik anlayışı yanında bir şehre ait ne olursa olsun gerek insan, gerek kurum ve kuruluşlar noktasında bu bilinci geliştirmemiz gerekmektedir. Şehri, bütün unsurlarıyla yaşayan canlı bir organizma gibi görmemiz gerekir. Şehir halkını, yönetim ve karar sürecinin en üst yönetimi olarak görmediğimiz sürece, demokratik bir belediyeciliği hayata geçirmemiz mümkün değildir. Onun için biz, seçim gecesi belediye başkanlarımızın bütün halkı kucaklayacağı taahhüdünü verdik. Bunun için üç unsura dikkat etmemiz gerekir: Birincisi halkın katılımını sağlamak, ikincisi o beldede ilçede 'akil'lerin bir araya gelmesi, üçüncüsü de o bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının katılımını sağlamak...'' Erdoğan, her şehrin bir ruhu, kimliği olduğunun bilinmesi ve ona göre davranılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Şehirler medeniyetin aslında gerçek mekanıdır. Medeniyetler onları var eden şehirlerde hayat bulur. İstanbul'u anlamadan bizim medeniyetimiz anlaşılabilir mi? İstanbul'u sevmeden bizim medeniyetimiz sevilebilir mi? İstanbul'a bakmadan medeniyetimizin kadim değerleri görülebilir mi, hissedilebilir mi? İstanbul bu ülkenin kalbidir, ruhudur. İstanbul bir dünya şehridir, Türkiye'nin dünyaya bakan yüzüdür. NATO Zirvesi'ne katılan liderler de bunu söylediler. İstanbul'un vizyonu, Türkiye'nin vizyonunun da belirleyicisidir. Rusya'da Moskova, ABD'de New York neyse Türkiye'de de İstanbul öyledir. Bu yüzden İstanbullu yöneticilerin sorumluluğu çok büyüktür. İlk akla gelen şehirler İstanbul, Ankara, İzmir. Bu şehirler bu vizyona sahip mi, sahipti. Ama bu vizyon kaybettirildi. Yanlış tribünlere oynayan belediyecilik anlayışlarıyla, İstanbul böyle tahrip edildi. İşte bu gidişi durdurmalıyız. Efendim işte, 'bu yüzden seçimi kaybederiz'... Ucuz hesaplar yaparsak yanlış olur. AK Parti bunu da değiştirebilir. Eğer bunun faturası medeniyetlerin uzlaştığı, buluştuğu adeta bir vuslat kenti olan İstanbul'u kazanmak uğruna seçimi kaybetmekse varın kaybedin. Biz olması gerekeni yapmalıyız.'' Başbakan Erdoğan, yerel yöneticilerin Türkiye siyasetinde kalıcı olmalarının, İstanbul'da elde edecekleri başarılarla orantılı olduğunu söyledi. Erdoğan, yerel yöneticilerin belediyeciliği bir rant kapısı olarak görmemeleri gerektiğini belirterek, burada AK Parti farklılığını ortaya koymalarını istedi. Erzurum ziyaretinde, Çifte Minareli Medrese'nin etrafında ''salaş yapılar'' gördüğünü anlatan Erdoğan, belediye başkanının bu yapıları yıkmak istediğini ancak, bu yapılar yıkılmasın diye uğraşıldığını kaydetti. Erdoğan, yerel yöneticilerden, Erzurum Belediye Başkanı'nın yaptığı gibi bu tür çabalara, söylemlere prim vermemelerini istedi. Toplantı daha sonra, basına kapalı devam etti.