Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında Deniz Baykal'ı yüklendi. AB üyeliği konusunda Baykal'ın hedef saptırdığını iddia eden Erdoğan şunları söyledi:
Abone olAK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB üyeliği konusunda samimi gayretlerin devam ettiğini belirterek, ''Muhalefet partisinin genel başkanı, bunu maalesef çok farklı zeminlere kaydırmanın gayreti içinde. Bizim AB konusundaki yaklaşımlarımızı, mal bulmuş mağribi gibi buna saldırarak, buna sarılarak, buralardan farklı yorumlar çıkarmanın gayreti içine giriyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, AB üyeliği konusunda, samimi gayretlerinin devam edeceğini ifade etti. Türkiye'nin, önünde AB konusunda ''açık bir takvim'' olduğunu kaydeden Erdoğan, anamuhalefet partisi CHP'yi eleştirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Tabii, muhalefet partisinin genel başkanı bunu maalesef çok çok farklı bir zeminlere kaydırmanın gayreti içinde. Bizim AB konusundaki yaklaşımlarımızı, mal bulmuş mağribi gibi buna saldırarak, buna sarılarak, buralardan farklı yorumlar çıkarmanın gayreti içine giriyor. Boşuna bu gayretlerin içine girmesin. Biz ne yaptığımızı, nasıl adım atmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Bunun dersini onlardan alacak halimiz yok. Bunu da açıkça söylemek zorundayız. Biz, AB müktesebatı içinde yapılması gerekenler ne ise bunu başından beri söyledik; 'iktidarı ile muhalefeti ile yapıyoruz' dedik. Hiçbir zaman kendilerine bu konuda verdikleri destek sebebiyle iltifatımız bir kenara koymadık. Ve bununla ilgili şükranlarımızı kendilerine ifade ettik. Çünkü bu bizim ulusal bir meselemizdi. Buna böyle bakarak yola çıktık. Aynı düşünceleri, duyguları paylaştığımızı kendileri de bizler de ifade ettik. Şimdi ise bakıyorsunuz; zaman zaman olumsuz yaklaşımlar içinde adeta bu attığımız adımlardan sanki ihrab (kaçmaya mecbur kılma) ediyormuşuz gibi bir ifade ile bir suçlama içine girmek... Kendileri de yaptıklarından pişmanlarmış gibi bir edanın içine girmek... Bunlar yanlış şeyler.'' ''TAKVİMİ İZLİYORUZ'' Başbakan Erdoğan, mevcut takvimi bütün hassasiyetle izlediklerini belirterek, gerek siyasiler, gerek teknokrat ve gerekse bürokratlar olarak gerekli adımları atmaya devam ettiklerini söyledi. ''Önümüzde açık bir takvim var. 3 Ekim tarihinde başlayacak müzakere sürecine en iyi şekilde hazırlanmamız gerekiyor. Bu da devam ediyor'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda baştan beri samimi, iyi niyetli ve istekli biçimde üzerine düşeni yaptığını belirtti. Başbakan Erdoğan, AB'nin resmi makamları ile yürütülen görüşmelerde şu an itibariyle arızi bir problemin mevcut olmadığını belirterek, ''Ancak, bu tür problemler varmış gibi bazı gayretler içine girmek de kusura bakmasınlar yakışmıyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Olmayan problemleri, varmış gibi göstermek, bunun gayreti içine girmek, ülkemizi de milletimize de zarar veriyor. Bunların içine girmemek gerekir. Yapılacak bir şey varsa, bunu tribünlere oynayarak değil, bunu hep birlikte görüşerek yapmamız gerekir. 'Bu bizim meselemiz' diyorsak, 'hep ülkemizin çıkarıdır' diyorsak, beraberce yapmak gerekir. Bugüne kadar bu tür şeyleri, tribünlere taşımak isteyenler o tribünlerden gerekli dersi almıştır. Artık bu noktada, ülkemizin ortak menfaatleri bizim her şeyimiz olmalıdır. Bunu düşünmeliyiz. Şunu unutmayalım ki karşımızda tek sesli, tek merkezli, yekpare bir AB olmadığı için zaman zaman AB üyesi bazı ülkelerden, kendi kamuoylarını etkilemeye yönelik olumsuz sesler duyuluyor. Bu sesler bizim metanetimizi, soğukkanlılığımızı dikkatimizi asla dağıtamaz. Biz ne istediğimiz biliyoruz. Türkiye'nin yüzü aktır. ''DOST OLDUĞUNU SÖYLEYENLER'' Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki bizim bu ülkede 2.5 yıldır sürdürme gayreti içinde olduğumuz değişim, milletimizin ortak iradesinin bir tezahürüdür. Bu büyük değişim iradesi, bir toplumun büyük bir olgunlukla gerçekleştirdiği özeleştiri sürecinin neticesinde ortaya çıkmıştır ve sadece bunun için bile saygıyı hak etmektedir. Türkiye'nin dostu olduğunu söyleyen herkesin bu noktayı iyi düşünmesi ve beyanlarını bu saygı çerçevesinde titizlikle seçmesi gerekir. Zaman zaman yabancı muhataplarımızın Türkiye'nin bu hassasiyetine, bu hissiyatına uygun düşmeyen tavırlarıyla karşılaştığımız oluyor. Her zaman söyledik; Türkiye'nin AB üyeliği uzun ince bir yoldur, bu yolda zaman zaman güçlüklerle karşılaşabiliriz. Bu sadece bizim için geçerli değil. Bizden önce katılan ülkelerin de bu yolda çok zorlu süreçleri oldu. Bu süreci İngiltere, İspanya yaşadı... Ve görüşmelerimizde zaman zaman nasıl reddedildiklerini, nasıl veto edildiklerini hep kendileri söylüyorlar. Ama sabır isteyen bir yol olduğunu da söylüyorlar. Ama aynı şeyi biz de bu süreçte yaşadık, yaşıyoruz, bundan sonra da yaşayacağız.'' ''İYİ SINAV VERDİK'' Başbakan Erdoğan, 17 Aralık sürecinde çok iyi bir sınav verdiklerini belirterek, ''Her meselede aktif diplomatik adımlar atarak iyi niyetimizi, samimiyetimizi ortaya koyduğumuz kanaatini taşıyoruz'' dedi. Bu başarının, ''kendi kişisel hesaplarına kaydettikleri bir başarı olmadığını'' ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''(Ülkemizin başarısıdır) diyerek, iktidarı ile muhalefeti ile herkesi bu başarıya katmamıza rağmen bu rahatsızlık niyedir? Ben bunu anlayamıyorum. Yaklaşan müzakere sürecini, hem AB'nin hem Türkiye'nin geleceği için bugünden etkilemeye çalışan iyi niyetli herkes, bu sürece olumlu katkılarda bulunmak durumundadır. Unutmayalım ki nihai hedef olarak Türkiye'nin AB üyeliği sadece Türkiye'nin kazançlı çıkacağı bir süreç olmayacaktır. AB'de bu sonuçtan büyük kazanımlar elde edecektir. İnanıyorum ki yöneteceğimiz müzakere sürecinde birbirimizi çok daha iyi anlayacağız. Medeniyet birikimine neler katabileceğimiz çok daha net olarak kendilerine gösterebileceğiz.'' Erdoğan, Kıbrıs'ta yeni bir dönemin başladığını belirterek, ''Bu yeni dönemde de en üst düzeyde işbirliğimiz sürecektir'' dedi. Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, KKTC'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine değindi. Kıbrıs'ta bir seçim daha yapıldığını ve bu seçimden de bir kez daha demokrasinin galip çıktığını belirten Erdoğan, demokrasi içinde hayatiyetini sürdüren, uluslararası camianın çözümden yana beklentilerine pozitif yaklaşan KKTC'nin artık dünya tarafından da görülmesi gerektiğini vurguladı. ''KKTC'ye uygulanan haksız yaptırımların kaldırılmaması, dünyanın en büyük çelişkisidir'' diyen Erdoğan, bunu, katıldıkları tüm uluslararası toplantılarda muhataplarına anlattıklarını, buna karşılık onların savunacak hiçbir şeyleri olmadığını gördüklerini belirtti. Erdoğan, ''Ama bu noktaya kadar hamdolsun siyasette geldik'' dedi. KKTC'deki seçimler sebebiyle Rauf Denktaş ile olduğu gibi KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile de dayanışma içinde çalışmaya devam edeceklerini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu: ''Kıbrıs'ta yeni bir dönem başlamıştır, bu yeni dönemde de en üst düzeyde işbirliğimiz sürecektir. Bu vesileyle KKTC tarihi boyunca çok değerli hizmetler aldığı sayın cumhurbaşkanı Denktaş'ı tabii ki unutmayacaktır. Artık o Kuzey Kıbrıs'ta bir sembol olmuştur. Sayın Denktaş'a milletim ve şahsım adına şükranlarımı sunmayı borç biliyorum. Aynı zamanda KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a da tebriklerimi iletiyor, bu önemli görevinde başarılar diliyorum.'' ''TBMM'NİN İTİBARI, MİLLETİMİZİN İTİBARIDIR'' Erdoğan, cumartesi günü 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 85. yılının kutlanacağını hatırlatarak, bu bayram vesilesiyle TBMM'nin tarihi ve kimliği üzerinde yeniden düşünme imkanı bulacaklarını söyledi. TBMM'nin, Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin kalbi olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bu Meclis, Milli Mücadele'yi yürütmüş, Milli Mücadele'nin en zor günlerinde dahi demokrasiden, demokratik müzakere zemininden asla ayrılmamıştır. Bu Meclis, milletin meclisidir; milli irade bu Meclis'te cisimleşmektedir. TBMM'nin itibarı, milletimizin itibarıdır. TBMM'nin itibarı, demokrasimizin, Cumhuriyetimizin itibarıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadeleyi başlatırken millet egemenliği fikrini hareket noktası olarak belirlemiştir. Amasya Tamimi'nde, Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi kararlarında millet egemenliği fikri bariz bir şekilde ifade edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Samsun'a çıkışının üzerinden bir yıl bile geçmeden TBMM'yi toplamış, Milli Mücadele'nin her safhasını TBMM'nin öncülüğünde gerçekleştirmiştir. Millet olmak, millet olmanın şuuruyla hareket etmek, bizim en büyük sermayemizdir. Bu şuurla en zor şartların, en sıkıntılı dönemlerin üstesinden geldik. Millet olma şuuruyla hareket ettiğimiz sürece, bundan sonra da üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur. Bu büyük milletin fertleri olarak her birimiz farklı fikirlere, farklı beğenilere sahip olabiliriz. Bu manada çoğulculuk, milletin zenginliği, dinamizmidir. Bizi millet yapan asıl unsur, bu vatan üzerinde birlikte yaşama irademizdir. Milletimizin her ferdinin bu iradeye sımsıkı bağlı olduğundan hiç kimse şüphe edemez. Tarihimiz, tecrübemiz, böyle bir şüpheye yer bırakmaz.'' Erdoğan, konuşmasını tamamlarken 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladı. Erdoğan, grup toplantısını izleyen izleyicilerin ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' sözlerine, ''biz de sizlerle gurur duyuyoruz'' diyerek karşılık verdi.