BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,73
ALTIN 2.955,99
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Erdoğan artık çıkıp konuşsun!

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Öcalan ile görüşmeler yürüten hükümet adına artık Başbakan'ın çıkıp konuşması gerektiğini söyledi.

Abone ol

Başbakan Erdoğan'ın güzel gelişmeler olacak açıklamasını değerlendiren CHP lideri Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın artık çıkıp konuşması gerektiğine vurgu yaptı.

Partililere neden televizyon yasağı koyduğuna da açıklık getiren Kılıçdaroğlı "CHP'de kimse bu bildiri dışına çıkamaz" dedi.

İmralı süreci konusunda kamuoyuna bilgi verilmediğini söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Kim bir insanın ölmesini isteyebilir ki” diye sordu. Kılıçdaroğlu, Öcalan’ın konuştuğuna ancak “onunla kader ortaklığı yapan kişinin konuşmadığına” dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Çıkıp konuşmalı ne düşündüğünü, ne konuştuklarını” dedi.

Parti meclisinin ardından açıklanan bildiriyi Cumhuriyet'e değerlendiren Kılıçdaroğlu, bildirinin oybirliğiyle kabul edilmesini önemsediğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu Cumhuriyet'ten Utku Çakırözer'in sorularını yanıtlayarak gündeme ilişkin konuları ve CHP'deki iç kavgalara açıklık getirdi. CHP Parti Meclisi toplantısı sonrası parti sözcüsü Haluk Koç tarafından kamuoyuna açıklanan bildiri ne anlam taşıyor?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmede parti meclisi toplantısından çıkan bildirinin oybirliğiyle kabul edilmesini son derece önemsediğini gördük.

- PM bildirisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP’yi eleştirmeye cesaret edemeyenler CHP’yi karıştırma arayışı içerisindeler. Bu toplantımızla CHP’nin olaylara nasıl bir birlik bütünlük içinde baktığını herkese göstermiş olduk. Bunu oybirliğiyle yapmış olmamız da son derece önemlidir.

- Oybirliğini neden önemsiyorsunuz?

Anlamlı çünkü özellikle iktidara yakın kesimlerin beklediği büyük kavga olmadı. Tam tersine hiçbir sorun çıkmadan, CHP’ye yakışır birlik ve bütünlük içinde bir sonuç çıktı.

- Bildirinin topluma mesajı nedir?

- Terör sorununun çözümüyle ilgili yaşanan bu süreçle ilgili herkesin merakı var. Bizim partimizin de var. Tabii ki biz de herkes gibi sorun yaşanmasını istemiyoruz. Çözülecekse çözülsün tabii ki. Ama kamuoyunun bilgilenme hakkı var. O çerçevede hükümet, sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli. Bu bildiriyle hükümete bir çağrı daha yapıyoruz. Bu yapılmadan ne söyleseniz, ne değerlendirme yapsanız anlamı yok.

- CHP’den Kürt sorunu ve anayasa ile ilgili yapılan farklı açıklamalar “çatlak” algısı yaratıyor.

Hayır çatlak yok. Biz 134 kişiyiz. Zaman zaman bir arkadaşımızın farklı düşüncesi olamaz mı? Olur tabii. Çok doğal. Bu tür farklılıkları parti ikiye, üçe bölünüyor gibi bir çerçevede değerlendirmek doğru değil.

Özgür düşün ama disipline uy

- Bu bildirge sonrasında milletvekillerinin bireysel ya da gruplar halinde çıkışları olacak mı?

Hayır artık hiçbir arkadaşımız PM’nin çizdiği çerçeve dışında görüş açıklayamaz. Parti meclisi kurultaydan sonraki en yetkili kurum. Açıklamalar bu çizilen çerçeve içinde yapılacaktır. Tabii ki arkadaşlarımız özgürce düşünmeye devam edecek. Ancak partimizin disiplin diye bir kavramı da var. Partinin programı, görüşleri, raporları, bildirileri belli. Açıklamaların da o çerçeve dahilinde olması lazım.

Televizyon yasağının nedeni

- Milletvekillerinin televizyonlara çıkmasını genel merkez neden engelliyor?

Bizim, adına ister terör ister Kürt sorunu deyin, o konuda görüşlerimiz var. Hem de herkesten önce yazılmış onlarca raporumuz, bildirimiz var. Seçim bildirgemiz var. Kurultay bildirgesi var. Ama bilmediğimiz tek şey var. O da bu konuda AKP’nin ne söylediği. O konuyu bilmezken o konu hakkında yorum yapmamız doğru değil. Bize soru soruluyor “Sizin çözümünüz ne?” diye. Ama bizden önce iktidar partisi çıksın da varsa önerilerini açıklasın. Biz de öğrenmiş olalım, halk da öğrenmiş olsun. Ve ona göre tartışalım televizyonda. Ama bilmediğimiz bir sürecin tartışan tarafı olmak istemiyoruz. Bu yüzden arkadaşlarımızın o programlara katılmalarını uygun bulmadık.

Biz başkanlığı tartışmayız

- BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak başkanlık sistemine kapı aralayan açıklamalar yaptı.

Biz CHP olarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda tartışmıyoruz başkanlık sistemini. Dolayısıyla bizim dışımızdaki bir gelişme AKP ve BDP işbirliği ile ne kadar götürülür onu da birlikte göreceğiz.

Kimsenin ölmesini istemeyiz

- Nevruz’da İmralı’dan eylemsizlik ve sonrasına yönelik bir açıklama beklentisi var. CHP’nin bu konudaki düşüncesi nedir?

Biz hiçbir kimsenin saçının bir teline zarar gelmesini istemeyiz. Kim bir insanın ölmesini isteyebilir ki? Ancak bizim dışımızda yürüyen bilmediğimiz bir süreç var.

- Tam olarak hükümetin neyi açıklamasını istiyorsunuz?

Bakın şu anda görüşen iki kişi var. Abdullah Öcalan ve Recep Tayyip Erdoğan. Bir taraf, yani Öcalan konuştu ve öğrendik düşüncelerini. Şimdi onunla kader ortaklığı yapan kişi çıkıp konuşmalı ne düşündüğünü, ne konuştuklarını.

Kılıçdaroğlu’nun kriz yönetimi

PM toplantısında Kılıçdaroğlu, parti içinde giderek belirginleşen “ulusalcı” ve “sosyal demokrat” kanatların her ikisinin beklentisini de karşılayan bir “denge” kurmuş gözüküyor. Çatlak beklenen toplantıdan “birlik” mesajıyla çıkmayı şöyle başarmış:

1. Önce ulusalcılar tatmin edildi: Toplantının hemen başında CHP’nin yeni anayasa için önerdiği “vatandaşlık” tanımını gündeme getirerek ulusalcı kanadın itirazını baştan ortadan kaldırdı. CHP’nin vatandaşlık tanımı önerisinde “Türk vatandaşlığı” ifadesinin yer aldığı vurgulandı.

2. Sonra “sosyal demokrat” bildiri çıktı: Açıklanan PM bildirisinde ise bu kez diğer kanadın beklentisi karşılanarak “sosyal demokrasi” vurgusu görünür hale getirildi. Vatandaşlık tanımının yer almadığı o bildiride hedefe AKP kondu.

Sadece bildiriye bakıldığında “sol” vurgusu dikkat çekici. Ancak ulusalcı kanat da toplantıdan istediğini alarak ayrılmış gözüküyor. İki kanat arası çatışma bekleyenler, Anayasa Komisyonu dağılıp AKP’nin taslağı ortaya çıkana kadar beklemek zorunda kalacak.