BIST 9.660
DOLAR 34,56
EURO 36,31
ALTIN 2.919,86
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan aksaklıkları kabul etti

Başbakan Erdoğan AB büyükelçileri ile yemekli toplantıda buluştu. Erdoğan reformların uygulanmasındaki aksaklıkları kabul etti ancak ardından da ekledi:

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yürürlüğe konan yeni yasaların uygulamada yarattığı bazı sıkıntıların görmezden gelinmemesi gerektiğini kabul ettiğini belirterek, ''Ancak Ceza Kanunumuz hakkında yorum yapabilmek için henüz daha çok erkendir. Mahkemelerimizin verecekleri kararları ve bu kararların oluşturacağı içtihatları izlenmenin ve buna göre hareket etmenin daha uygun olacağını düşünüyorum'' dedi. Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerin büyükelçileriyle yemekli toplantıda bir araya gelen Erdoğan, büyükelçilere hitaben yaptığı konuşmada, yeni Ceza Kanunu ile ilgili tartışmalara da değindi. Kanunun 6 ay önce yürürlüğe girdiğini hatırlatan Erdoğan, Avrupa Konseyi ile işbirliği içinde ve ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınarak Kanun'un hazırlandığını ifade etti. O dönemde dile getirilen bütün eleştiri ve önerilerin yapılan çalışmalarda dikkate alındığını belirten Erdoğan, ''Yürürlüğe konan yeni yasaların uygulamada yarattığı bazı sıkıntıların görmezden gelinmemesi gerektiğini kabul ediyorum. Ancak Ceza Kanunumuz hakkında yorum yapabilmek için henüz daha çok erkendir. Mahkemelerimizin verecekleri kararları ve bu kararların oluşturacağı içtihatları izlenmenin ve buna göre hareket etmenin daha uygun olacağını düşünüyorum'' diye konuştu. Uygulayıcıların yeni Ceza Kanunu'nu daha doğru yorumlayabilmelerini sağlamaya yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının da devam edeceğini anlatan Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve AİHM'nin içtihatlarına atıfta bulunan mahkeme kararlarının giderek arttığını dile getirdi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu durum, yolumuzun doğru bir yol olduğunu açıkça göstermektedir. Zamanla reformların ruhu insanlara ve kurumlara daha iyi sinecek ve karşılaşılan sorunların üstesinden gelmek gittikçe kolaylaşacaktır. Yasaların özünden kaynaklanan birtakım sıkıntılar görürsek hükümet ve Meclis olarak gerekli düzenlemeleri süratle yaparsız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bütün bireylerin yasalar ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin lafzı ve ruhu çerçevesinde kendilerini özgürce ifade etmeleri için benimsediğimiz tavizsiz yaklaşımdan herkesin emin olmasını isterim. Türkiye'yi hak ve özgürlükler açısından en ileri düzeye ulaştırmak bizim temel politikamızdır. Reformları bu anlayışla ve öncelikle de kendi milletimiz için gerçekleştiriyoruz. Meclisimizin ve milletimizin bu yönde verdiği destek ve reformları sahiplenme duygusu en önemli itici gücümüzdür. Bu bilinçle reformların tam olarak uygulamaya geçirilmesinin sonuna kadar takipçisi olacağız.'' Konuşmasında Türkiye'nin son yıllarda büyük bir ekonomik atılım içerisine girdiğini belirten Erdoğan, Türk ekonomisinin dünyanın en büyük 18. ekonomisi olduğunu söyledi. Ekonomik göstergelerden örnekler veren Başbakan Erdoğan, son dönemde gerçekleştirilen büyük özelleştirmeler ve uluslararası yatırımcıların gösterdiği ilginin reform çalışmalarına devam etme konusunda hükümeti daha da cesaretlendirdiğini anlattı. -KIBRIS- Hükümetin görevi geldiğinden bu yana hemen hemen her konuda sorun çözücü bir anlayış içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, Kıbrıs meselesinde de yapıcı bir yaklaşım ve tarihi sorumluluk duygusu ile hareket ettiklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'taki atmosferi olumlu yönde değiştirmek için her türlü gayreti gösterdiklerini belirterek, ''Siyasi risk almak suretiyle hükümetim Annan Planı'nı tüm eksikliklerine rağmen destekledi'' diye konuştu. Sonuçta Kıbrıslı Türklerin kullandıkları oylarla barışı ve adanın bölünmüşlüğüne son vermeyi tercih ettiklerini bütün dünyaya gösterdiklerini belirten Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün 30 Mayıs 2005 tarihinde Kıbrıs'ta her iki tarafa uygulanan kısıtlamaların tüm ilgili taraflarca aynı anda kaldırılması çağrısında bulunduğunu hatırlattı. Erdoğan, ''AB'li ortaklarımızın bu öneriyi ciddi bir şekilde incelemeleri gerektiğini düşünüyorum. Güney Kıbrıs'ın AB üyesi olması, Rum yönetiminin uzlaşmaz tutumu karşısında sessiz kalınmasına gerekçe olarak kullanılmamalıdır. Bu durumun çözüme hiçbir katkısının olamayacağı aşikardır'' dedi. Kıbrıs Türk tarafının sosyal, siyasal ve ekonomik her türlü ambargo ve izolasyonla cezalandırıldığını vurgulayan Erdoğan, bunun adaletsiz bir manzara olduğunu söyledi. Kıbrıs sorununun çözüm zemininin BM olduğunu kaydeden Erdoğan, tüm kesimlerin BM Genel Sekreteri'nin çözüm çabalarını desteklemek durumunda olduğunu ifade etti. -''3 D''- Konuşmasında Avrupa Komisyonu'nun AB Anayasası konusunda başlattığı ''3 D: Demokrasi, Diyalog, Tartışma'' başlıklı çalışmanın olumlu bir adım olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye-AB ilişkileri bağlamında bireyler ve sivil toplum kuruluşları ile her düzeyde artan oranda karşılıklı diyalog ve işbirliği ortamının yaratılmasının önem arz ettiğini dile getirdi. Erdoğan, özellikle AB kamuoyları ve Türk kamuoyunun karşılıklı olarak birbirleri hakkında daha iyi bilgi sahibi olmalarının, önyargıların ve yanlış algılamaların giderilmesi açısından gittikçe artan bir oranda önem kazandığını düşündüğünü vurgulayarak, bu çerçevede AB Komisyonu tarafından yayımlanan ''Sivil Toplum Diyaloğu Belgesi''ni önemsediğini söyledi. Başbakan Erdoğan, bu diyaloğa içerik kazandırıldığı ve yaygınlaştırıldığı ölçüde olumlu sonuçlar elde edileceğini de bildirdi. -''AB'YE DE OLUMSUZ YANSIMALARI OLACAK''- Konuşmasının sonunda katılım müzakerelerini başarıyla sonuçlandırmak için hükümetin kararlılığının hiç azalmadan sürdüğünü yineleyen Erdoğan, bu konuda her şeyden önce ülkesine ve milletine güvendiğini anlattı. Erdoğan, şunları söyledi: ''Ancak Avrupa Birliği'nin de başlayan bu müzakere sürecini rayında tutma sorumluluğu bulunduğunu unutmamak gerekiyor. Bu sürecin herhangi bir nedenle kesintiye uğramasının Türkiye'ye olduğu kadar Avrupa Birliği'ne de olumsuz yansımaları olacaktır. Zira, böyle bir menfi gelişmenin AB'ye yönelik küresel beklentiler açısından izahı mümkün olmayacaktır. Bildiğiniz gibi bardağın boş yarısını mı, dolu yarısını mı gördüğümüz meseleye nasıl yaklaştığımıza bağlıdır. Ben şahsen Türkiye-AB ilişkileri açısından bardağın sadece dolu yarısını değil dolmaya devam ettiğini de görüyor ve bundan mutluluk duyuyorum.'' Erdoğan, bu süreçte gereken katkıları vermekten AB üyesi ülkelerin büyükelçilerinin geri durmayacağını bildiğini belirterek, büyükelçilere teşekkür etti.