Erdoğan sel felaketinin ardından yeniden Kürt açılımını gündemine aldı ve hem CHP'ye, hem MHP'ye, hem DTP'ye cevap verdi...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bazıları çıkıyor diyor ki 'Operasyonlar dursun'. Operasyon terörün olmadığı yerde zaten yapılmaz ki. Operasyon asayişin berkemal olduğu yerde yapılmaz ki. Operasyon, eğer huzur tehdit altındaysa huzuru tehdit edenlere karşı yapılır ve güvenlik güçlerinin görevi de budur. Bunu yanlış tanımlamaya, yanlış anlatmaya da kimsenin hakkı yoktur'' dedi.
Erdoğan, Polatlı'da Perpa Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Hakkari'de ağustos ayında şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Abdullah Erkmen'in Polatlı'nın evladı olduğunu belirterek, ailesine, Polatlı'ya ve tüm millete başsağlığı dileğinde bulundu ve rahmet diledi.
Polatlı'dan, şehitler diyarından bazı hususları açık açık ifade etmek durumunda olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
DTP'YE GÖNERME: OPERASYON TERÖRÜN OLMADIĞI YERDE YAPILMAZ
''Terör sinsi ve kalleş yüzünü her fırsatta ortaya koymaya devam ediyor. Bugüne kadar nasıl tarihinde görülmemiş bir etkinlikte terörle mücadele ettiysek bundan sonra da asla taviz verilmeden devam edilecektir. Birliğimize, bütünlüğümüze, huzurumuza, kardeşliğimize kast edenlere karşı devlet olarak asli fonksiyonumuzu hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz. Bazıları çıkıyor diyor ki 'Operasyonlar dursun'. Sevgili kardeşlerim, operasyon terörün olmadığı yerde zaten yapılmaz ki. Operasyon asayişin berkemal olduğu yerde yapılmaz ki. Operasyon, eğer huzur tehdit altındaysa huzuru tehdit edenlere karşı yapılır ve güvenlik güçlerinin görevi de budur. Bunu yanlış tanımlamaya, yanlış anlatmaya da kimsenin hakkı yoktur.
DEVLETİN GÖREVİ ÜLKESİNİ KORUMAKTIR
Huzur, sükunet, suhulet var da operasyon mu yapılıyor? Hayır. Eğer terör sorunu devam ediyorsa, terör sorununa karşı şüphesiz ki güvenlik güçlerinin asli görevi operasyonel olmalarıdır. Askerimizin de görevi budur, polisimizin de görevi budur. Durup dururken bunlar olamaz. Oluyorsa zaten suç işlemiş olurlar. Ama huzurumuz yerinde, asayiş berkemal, o zaman niçin kalksın da güvenlik güçlerimiz operasyon yapsın? Durup dururken başına iş almaya herhalde kimsenin böyle bir hesabı, derdi... Hiçbir yönetici böyle bir şey içerisine giremez. Hiçbir emniyetteki yönetici böyle bir şeye giremez. Askerdeki yönetici de böyle bir şeye giremez, girmez.
Herkes şunu çok iyi bilmeli, devletin görevi gerek kendisine karşı başkaldıran, insanına silah çeken, illegal, altını çiziyorum, örgütlere yani yasa dışı örgütlere karşı gereken mücadeleyi vermektir. Ülkesini, milletini ve hukuk sistemini korumaktır.''
''ŞEHİTLERİN ÜZERİNDEN SİYASET YAPANLAR...''-
Başbakan Erdoğan, özellikle bir konuya daha değinmek istediğini belirterek, şunları söyledi:
''Terörden beslenenler var. İllegal terör örgütleri de bundan besleniyor, maalesef bunun yanında şehitlerimiz üzerinden siyaset yapanlar da bundan besleniyor. Kimse şehitlerimiz üzerinden istismara kalkışmasın. Kimse şehitlerimizi istismar etmesin. Bakınız, terörle mücadele konusunda attığımız adımlar var. Bunun yanında milli birliğimize yönelik attığımız adımlar var. Son dönemlerde başlattığımız bir 'Demokratik Açılım' sürecimiz var. Bu mücadeleyi verirken şehit olan, ay yıldızlı bayrağa sarılmış tabutlar geldikçe birilerinin sevinmesini mi istiyoruz? Bunun devamıyla birilerinin mutlu olmasını mı istiyoruz? Yoksa bu işi durdurarak 'Artık hamdolsun' demeyi mi bekliyoruz?
DEMOKRATİK AÇILIM DEYİNCE RAHATSIZ OLUYORLAR
Eğer aramızda bir barışın, birliğin, kardeşler arasındaki dayanışmanın olmasını istiyorsak bu illegal örgütleri yalnız başına bırakmamız lazım. Milletimizi onlardan koparmamız lazım. Bunu başarmamız lazım. Onun için biz kardeşlik, milli birlik dediğimiz zaman, 'Demokratik Açılım' dediğimiz zaman rahatsız oluyorlar. Dikkat edin, burası çok önemli çünkü ayaklarının altından istismar zeminlerinin kayıp gittiğini görüyorlar. Oradan nemalanıyorlar, menfaatleri orada yatıyor. Kanlı terör piyasasında rantları azalacağı için feryat ediyorlar, sıkıntıları burada.
CHP'YE GÖNDERME: GERİLİMİ ARTIRMANIN PEŞİNDELER
Terörün doğurduğu olumsuz psikolojiyi tahrik etmek, bu olumsuzluğun devamını arzulamak nasıl bir insafsızlıktır? Bunun üzerine siyaset yapmak nasıl bir pervasızlıktır? Biz 'Akan kan dursun, gencecik fidanlar toprağa düşmesin' diye uğraşırken gayretlerimizi boşa çıkarmaya çalışanlar, bir yandan da gerilimi artırmanın gayreti içindeler. Kan akmaya devam etsin istiyorlar. Annelerin gözyaşı dinmesin istiyorlar. Ama biz de diyoruz ki 'Bu kan artık dursun, bu gözyaşı dinsin, ocaklara daha fazla ateş düşmesin'. Bütün gayretlerimiz, çabalarımız, çalışmalarımız bunun için. Onun için mücadeleye devam edeceğiz.''
MHP'YE GÖNDERME: ''EFENDİM 'BİZ DAĞA ÇIKACAĞIZ.' BUYUR ÇIK DAĞA. DAĞA ÇIKMANI KİMSE ENGELLEMİYOR. BUYUR ÇIK. BÖYLE BİR ÇÖZÜM VAR MI YA?''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Efendim 'Biz dağa çıkacağız.' Buyur çık dağa. Dağa çıkmanı kimse engellemiyor. Buyur çık. Böyle bir çözüm var mı ya? Ne terör örgütü ne de onun uzantıları, şunu açık söylüyorum, benim Kürt kökenli vatandaşlarımın hiçbir zaman temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır, ben buna inanıyorum'' dedi.
Erdoğan, Perpa Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, ''demokratik açılım'' sürecine değinerek, ''Daha önce de ifade ettim, bu süreci tahrik etmek isteyenler olacak. Sabrımızı zorlayacaklar. Direncimizi ölçmeye yeltenecekler. Nitekim görüyorsunuz, bunu da yapıyorlar ama biz sabırla, soğukkanlılıkla, sağduyuyla, suhuletle bu süreci inşallah tamama erdireceğiz'' dedi.
''Demokratik açılım'' sürecini siyasi hesaplarla, oy hesabıyla yapmadıklarını ifade eden Erdoğan, bunu bir devlet, millet meselesi olarak gördüklerini söyledi. Herkesi bu duyarlılıkla hareket etmeye davet eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Milletimiz, hamaset yaparak meseleyi taşıyanların yaklaşımlarının sorunu daha da derinleştireceğini çok iyi biliyor. Sorunu bu hale getiren zihniyetin, milletimizin ufkunu açacak, huzur ve güvenliğini tesis edecek bir yaklaşımı ortaya koyması mümkün değil. 7 yıldır biz iktidardayız. Bundan 23 yıl önce kimler iktidardaydı, niçin bir şey yapamadığınız, neden durumu buraya getirdiniz? Eğer gerekli tedbirleri almış olsaydınız bu hale gelir miydi? Gerekli adımları atsaydınız bu hale gelir miydi? Atmadınız, şimdi biz atıyoruz bu adımı, rahatsız oluyorsunuz.
Biz o statükocu yaklaşımlardan başka bir şey ortaya koymadığınızı görüyoruz. Sadece 'hayır' diyorsunuz, sadece 'olmaz' diyorsunuz, sadece yokuş gösteriyorsunuz. Milletimiz artık bu yaklaşımları tasvip etmiyor. Bu ülkenin birliğine, beraberlerliğine kastınız varsa 'buyurun' diyorum. Ne söyleyecekseniz 'buyurun' diyoruz, 'öneriniz ne bunu söyleyin' diyoruz. Halkımız, çözüm istiyor, netice istiyor, yeni yaklaşımlar görmek istiyor. 'Ne söylüyorsunuz, söyle' diyoruz.''
-''GÖRÜŞEREK, ANLAŞARAK NETİCEYE VARACAĞIZ''-
Başbakan Erdoğan, ''demokratik açılım'' süreci konusunda İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ı görevlendirdiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
''Bakanımı görevlendiriyorum, randevu istiyor, randevu vermiyorsunuz. Bu işi oturarak mı konuşacağız? Görüşerek, anlaşarak bir neticeye varacağız. Siz bunları engellerseniz nasıl çözeceğiz? Var mı çözümün bunu söyle?
Efendim 'Biz dağa çıkacağız.' Buyur çık dağa. Dağa çıkmanı kimse engellemiyor. Buyur çık. Böyle bir çözüm var mı ya? Ne terör örgütü ne de onun uzantıları, şunu açık söylüyorum, benim Kürt kökenli vatandaşlarımın hiçbir zaman temsilcisi olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır, ben buna inanıyorum.''
-''ETNİK YAPI SONRADAN KAZANILMIŞ, SONRADAN İNŞA ADİLMİŞ BİR YAPI DEĞİLDİR''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Etnik yapı sonradan kazanılmış, sonradan inşa adilmiş bir yapı değildir'' dedi.
Erdoğan, Perpa Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Polatlı'nın şehitliklerinde vatanın her karış toprağından gelip şehit düşmüş, yan yana yatan Mehmetçikler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Burada, bu vatandaşlarımın içerisinde benim Kürt kökenli vatandaşlarım da var. Polatlı'da toprağın üzerinde de Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Gürcüsüyle, Tatarıyla ve diğer etnik gruplarıyla kardeşliğin de ötesinde artık birbirine akraba olarak yaşayan benim vatandaşlarım var. Hepsi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Bu üst kimlikte birleşmişler. Kürt olan kardeşime Türk kardeşimin saygısı, Türk kardeşime Kürt kardeşimin saygısı, Laza Gürcünün saygısı, Gürcüyü Lazın saygısı muhakkak olacak.
Hangi etnik unsurdan olursa olsun, hepimiz birbirine saygı duyacağız. Etnik yapı sonradan kazanılmış, sonradan inşa adilmiş bir yapı değildir. Her doğan, o etnik yapıyla doğar. Öyle mi? Sonradan bu sipariş edilmiyor. Sonradan sipariş edilerek insanlar Türk ve Kürt olmuyor, Laz olmuyor, Gürcü olmuyor. Doğarken öyle doğuyor. Burası çok önemli. Yaradan öyle yaratıyor ama Yunus'un diliyle biz ne yapıyoruz? Biz, yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Bizim farkımız bu.''
Erdoğan, bu bağın çok önemli olduğunu ifade ederek, bu konuda Polatlı'dan daha güzel bir örneği arayanın boşuna arayacağını söyledi. Polatlı'nın Türkiye'nin en büyük ilçelerinden biri olduğunu anımsatan Erdoğan, Polatlı'yı bu seviyelere taşıyanın buradaki dostluk, kardeşlik, akrabalık ve huzur olduğunu bildirdi.
Başbakan Erdoğan, ''Polatlı, aynı vatan toprağı üzerinde, aynı ay yıldızlı bayrak altında birbirine bu seviyeleri hamd olsun yakalamıştır. Polatlı'yı daha ileri noktalara taşımak için, Türkiye'nin tüm ilçelerini Polatlı seviyesine taşımak için mücadeleye hız kesmeden inşallah devam edeceğiz. Allah'ın izniyle milletimizin desteğiyle bu süreci hayırlı bir sonuca ulaştıracağız ama sizin desteklerinizle. Bizim muhatabımız milletir millet, başka kimse değil'' diye konuştu.
-''MİLLETİMİZİN BİR BÖLÜMÜ KENDİSİNİ ÖTELENMİŞ, DIŞLANMIŞ, HOR GÖRÜLMÜŞ HİSSEDERSE AZİZ MİLLETİMİZ TAM ANLAMIYLA HUZUR VE ESENLİK İÇERİSİNDE OLAMAZ''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Milletimizin bir bölümü kendisini ötelenmiş, dışlanmış, hor görülmüş hissederse, aziz milletimiz tam anlamıyla huzur ve esenlik içerisinde olamaz. Bu ülkenin bölgeleri arasında, illeri arasında, ilçeleri arasında, tek tek vatandaşları arasında ayrım yapmak, ayrımcılık yapmak, altını çizerek ifade ediyorum en başta Kurtuluş Savaşımızın ruhuna, kuruluş felsefemize, Cumhuriyet anlayışına terstir'' dedi.
Erdoğan, Perpa Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Polatlı'nın tarihin en büyük meydan savaşlarından birine şahit olduğunu anımsatarak, Mehmetçiğin vatanı işgal eden, işgale kalkışanlara karşı farklı bir karar ve inançlılıkla karşı durduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Mehmetçiğin taarruza geçerek Polatlı'dan itibaren vatan topraklarına istiklalini yeniden kazandırdığını, Sakarya Meydan Muharebesi'nin hangi şartlar altında kazanıldığının bugün için çok daha büyük bir anlam ve önem ihtiva ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Ülkenin neredeyse yarısı işgal edilmişti. Milletimiz varını yoğunu on yıllardır devam eden savaşlarda kaybetmişti. Tam bir yoksulluk manzarası vardı. Ama bu millet umudunu asla ve asla kaybetmedi. İstiklale olan azmini ve kararlılığını hiç yitirmedi. Ülkeyi işgalden kurtarma yönündeki iradesini hiçbir zaman eksiltmedi. 13 Eylül 1921'de bir ülkenin, bir milletin kaderini değiştirecek zaferi beraberinde getirdi. Ben bu anlamlı yıl dönümünde tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Tüm gazileri minnetle, rahmetle yad ediyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşımızın tüm kahramanlarını şükranla yad ediyorum.
Bakınız Gazi Mustafa Kemal burada Polatlı'da Sakarya Meydan Muharebesi sırasında son derece anlamlı tarihe geçmiş olan bir ifade kullandı. Bu ifadeyi bir kez daha ve altını kalın hatlarla çizerek hatırlatmak istiyorum. 'Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz'. O gün Gazi Mustafa Kemal de silah arkadaşları da her bir Mehmetçik de bu hattın herhangi bir yerinden yarılması durumunda, bütün vatan satıhının büyük bir tehlike altına girdiğini çok iyi biliyordu. Belki Ankara elden gidecekti. Milletimizin kalbi durumunda olan Türkiye Büyük Millet Meclisi elden gidecekti. Belki düşman içerilere kadar ilerleyecek ve ülkenin kaderi tamamen değişecekti. İşte onun için bütün bir vatan satıhının savunulması söz konusuydu. Aynı anlayış cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra da devam ettirildi. Tüm bir vatan satıhının kalkındırılması, bütün vatan topraklarının imar edilmesi, yeniden inşa edilmesi bir hedef olarak ortaya kondu. Bugün de yine aynı anlayışla, ruhla, heyecanla bizler 780 bin kilometrekarelik vatan toprağının eş zamanlı olarak kalkınması, ilerlemesi, muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için var gücümüzle gayret ediyoruz.''