Metin Işık, ÇGD'nin İsmail Hakkı Erdem adına verdiği ödüle dikkat çekti. Basın Yasasına da değinen Işık, yasalara değil, erdemli insanlara güvenilmesi gerektiğini söyledi.
Abone olHalk'a ve olaylara Tercüman Gazetesi yazarı Metin Işık, başlıklı yazısında Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin İsmail Hakkı Erdem adına verdiği anlamlı ödüle dikkat çekti.
Yeni Basın Yasası'na da değinen Işık, kanunda kişiye özel, kokan bir maddeye de değiniyor.
Erdemli gazeteciler
Önceki gece Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin ödül törenine katıldık. Dün de Ankara Gazeteciler Cemiyeti olağan kongresi yapıldı, yeni yönetim kurulu seçildi.
Her iki kuruluşun gündemini de, 'gazetecilik etiği' birinci sıraya oturdu. Yani, gazeteciler dün ve önceki gün Ankara'da çuvaldızı kendilerine batırdı diyebiliriz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Doğan Tılınç'ın konuşmasından sonra ödül törenine geçildi. Geçtiğimiz aylarda genç yaşta kaybettiğimiz İsmail Hakkı Erdem adına verilen ödül, duygusal olmanın yanı sıra, son derece de anlamlıydı. Hakkı Erdem adına verilen ödül, soyadı gibi gazeteciliğin, 'erdem' ödülüydü. Ömrünü, 'inandığı gibi' yaşayan Hakkı işsiz kalma pahasına kendisine yapılan önerileri, elinin tersiyle itmiş ve kabul etmemişti.
Erdem ödülü, çalıştığı medya kuruluşunda Hakkı Erdem gibi işsiz kalma uğruna arkadaşları aleyhine şahitlik yapmayı reddeden Fehmi Öztekin'e verildi.
Öztekin'in ödülünü Devlet eski bakanı Gürcan Dağdaş verdi. Zekeriya Sertel'in gazeteciye öğütlerini okuyan Dağdaş, Hakkı Erdem'in kişiliğinde de hayat bulan, 'sadece gazeteci' kimliğine vurgu yaptı, 'tüccar gazeteci'lerin sadece, 'kartvizitlerinde gazetecilik yazan insanlar olduğu' mesajı alkış aldı. Sertel'in, 'gazeteci tarihi yazan ve yansıtandır.
Baskılara ve kişisel menfaatlere boyun eğenlerin kartvizi gazetecidir' sözleri de ilgiyle izlendi.
Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de dünkü kongre konuşmasında 'düzgün gazeteci' tanımını irdeledi. Ayrıca, lehçelerde dil yayınının TRT eliyle gerçekleşmesini de eleştirdi. Bilgin alt kültürlere saygılı olduklarını ifade etti ve 'Kendi dernekleri bile Boşnakça yayınına karşı çıkıyor. Rüyalarında bile Türkçe rüya görenlere yayın yapmak, ayrışmayı körükler. Devletin TV ve Radyolarını bölücülüğe alet ettirmeyiz' dedi.
Basının saygın isimlerinden Nazmi Bilgin yeni Basın Kanunu'nda TC vatandaşı olmayan ve yüz kızartıcı suç işleyen şahısların medya patronu olmalarının önüne geçilmesini, 'olumlu bulduklarını' belirtti. Buna karşılık 'eser sahibi' tanımıyla yapılan düzenlemeleri ve soruşturma başladıktan, karar açıklanana kadar adli suçlarla ile ilgili haberlerin yayınlanmaması hükümlerini doğru bulmadıklarının altını çizdi.
Bilgin, yeni basın yasası ile ilgili olarak başka Devlet Bakanı Beşir Atalay, Adalet komisyonu Başkanı Köksal Toptan olmak üzere toplam sekiz görüşme yaptıklarını söyledi.
Yeni Basın Yasası, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in önünde onay bekliyor. Yasa'da tartışılmayan bir hususa da ben dikkat çekmek istiyorum. Anayasa Mahkemesi'nde olan, 'Patent Kanunu'nda' yer alan isim haklarındaki süre kısaltması bu kanunda da yer almış. Kişiye özel, 'kokan bu madde' herhalde Cumhurbaşkanı Ahmet Necnet Sezer'in ve hukukçuların da dikkatinden kaçmayacaktır. Çünkü, adaleti sağlamayan toplumların, kişisel mülk ve hakları koruyamayan toplumların demokrasiden söz etmesi mümkün değildir. Adaletin olmadığı yerde demokrasi de olmaz.
Bilgin'in altını çizdiği, 'davaların bitimine kadar haber yapılmaması' hükmü şu anlama geliyor. Bir adli olayı takip eden basın organları mahkeme bitene kadar o konuyla ilgili haber yapamayacak.
Bu da, bir adli olayın birkaç yıl haber olarak kamuoyuna iletilmemesi riskini gündeme getiriyor. Anayasamızın vatandaşın haber alma hakkını engelleyebilir.
Son notum hükümetle ilgili. Basın yasaları önemli olduğu kadar, risklidir de. Basın yasalarına 'tek taraflı' el atan iktidarların hemen hemen hepsi kısa sürede tartışılır hale geldi. Yasalara değil, erdemli insanlara güvenmeliyiz.
Yazı: Metin Işık
Kaynak: www.tercuman.com