Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi Yazarı Nuh Gönültaş, bugünkü yazısında 'gerçek bir skandal'a yer verdi. Meclis'teki skandal şöyle gelişti:
Abone olİşte Nuh Gönültaş’ın yazısı Mareşal, Mezarcı'dan Hüsrev Kutlu'ya miras kaldı! Emin Pazarcı AK Partili Hüsrev Kutlu için “AK Parti'nin yeni Hasan Mezarcı'sı" demiş. Bir anlamda doğru. Fakat daha doğru olan şey sözkonusu mareşal üniformalı Atatürk Portresi'nin Refah Partili Hasan Mezarcı'dan AK Partili Hüsrev Kutlu'ya miras kaldığıdır! Biliyorsunuz, Hasan Mezarcı'nın Mesih'liğine giden yol onun milletvekili olmasıyla başladı. Mezarcı milletvekili iken bende parlamento muhabiriydim. Kendisi ile tanıştıktan sonra yaptığım bütün uyarıları belki de sakalım olmadığı için hiç dikkate dikkate almadı. Ona çok defa “Geçmişle değil, gelecekle uğraşmalısınız. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Geçmiş geçmiştir, geçmişi düzeltemezsiniz, gelecek ise gelmemiştir ve şekillendirilebilir bir şeydir" demişimdir. O beni dinlemedi, kendisine akıl veren Kadir Mısıroğlu gibi “tarihçi"leri dinledi. Ama malesef O, değilde O'na güya akıl veren bir iki kişi sadece ülkeyi germekle kalmadı, bugün Hüsrev Kutlu'nun yaptığı gibi gerginlik malzemesi üretti. Eğer... Hüsrev Kutlu gerek AK Parti'li yetkililerinin gerekse dostlarının gerginlik malzemesi olmaması yönünde yaptığı uyarıları dikkate almazsa O'da sonunda Mezarcı gibi Mesih olacaktır! AK Parti'de disiplin kurulunda Kutlu'yu cezalandırıp bundan sonra gelişebilecek böyle olayların önüne geçmeli... Bizden söylemesi... Gelelim miras işine... Hasan Mezarcı Milletvekili iken hep meclis kulisinde bulunan yüksekçe bir yere otururdu. Orası hem kulise hâkim, hem de pek kalabalık olmazdı. Mezarcı sürekli oraya oturduğu için Meclis yönetimi biraz da muziplik olsun diye mevta Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in hediye ettiği halıdan yapılmış Mareşal üniformalı Atatürk portresini Mezarcı'nın sürekli oturduğu koltuğun arkasına astı. O zaman meclis başkanı yanılmıyorsan Mustafa Kalemli idi... Hatırlamıyorum, Mezarcı ondan sonra oraya oturmaya devam etti mi yoksa bir daha oraya oturmadı mı. İşte Kutlu'nun sözünü ettiği Mareşal Atatürk fotoğrafı o fotoğraftır. Mezarcı Meclis Lokantası'nda Kemal Paşa tatlısı çıktığında da o tatlıdan da hiç yemezdi... İran'dan ve rejiminden hiç hoşlanmaz, göğsünde Kadir Mısıroğlu gibi, kocaman bir Osmanlı İmparatorluğu'nun arması ile dolaşırdı! Mezarcı'yı o zaman Refah Partisi'nin genel başkanı olan Necmettin Erbakan'da çok uyarmıştır. Bir gün Erbakan Mezarcı'yı odasına çağırdı. Odada üçüncü bir kişi daha vardı. Erbakan önce o kişiyi Mezarcı'ya tanıştırdı. “Bu beyefendi Özel Harp Dairesi'nden... ..." dedi. Ama Mezarcı Özel Harp Dairesi destekli uyarıları da dinlemedi ve bildiği yoldan gitti. Şimdi... Mareşal üniformalı Atatürk resmine diyecek yok. Denilmemeli de. Atatürk zaten bir askerdir. Bu meclisin de kurucusudur. Ancak Atatürk resmi tartışmasının meclisteki askeri birlik konusunun önüne geçmemesi lazım. Meclis bahçesi içinde niçin bir askeri tabur vardır ve neyi korumaktadır? Yoksa askeri darbe dönemlerinde meclisi rahat teslim almak için sürekli bir hazır kuvvet görevi mi görmektedir? Asıl bu konunun çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Ara sıra eğitim de yapmaktalar ve asker yüksek sesle bağırtılmakta “yaylalar" marşının sesleri kulislere kadar gelmektedir! 27 Mayıs'da askerin meclise karşı siper almış fotolarını Sabah Gazetesi yayınlamıştı, onu hatırlatmakta fayda var. Bir de Albay Osman Köksal'ı hatırlayalım. O da 27 Mayıs'ta Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay komutanıydı. Alparslan Türkeş darbe bildirisini okuduğunda o da Cumhurbaşkanı'nı teslim alıyordu... Tabur meclisten çıkartılamasa bile askerin değil meclisin kurallarına göre çalışmalı! Komutanlarına değil Meclis Başkanı'na tabi olmalı...