BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,47
ALTIN 2.937,99
HABER /  GÜNCEL

Erbakan'ın arşivleri bulunsun çağrısı

Gazeteci Abdurrahman Dilipak Erbakan'ın arşivinin bulunması için çağrı yaptı.

Abone ol

Bağcılar Belediyesi eski başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı vefatının 2’inci yılında düzenlediği panelle andı. “28 Şubat Süreci ve Vefatının 2’inci Yılında Necmettin Erbakan” konulu panelde Gazeteci yazarlar Abdurrahman Dilipak ile Ekrem Kızıltaş, 28 Şubat darbesini ve Necmettin Erbakan’ın süreçte yaşadıklarını değerlendirdi. Mehmet Akif Ersoy Kültür Sanat Merkezi ve Müzesinde gerçekleştirilen panele Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, AK Parti İlçe Başkanı İsmet Öztürk ve çok sayıda vatandaş katıldı.

BAŞKAN ÇAĞIRICI: “28 ŞUBAT İHTİLALİNDE İNANCINDAN DOLAYI DARBE GÖREN BİR NESİL VARDI”

Panele ev sahipliği yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “Türk siyasi tarihine damgasını vurmuş en kritik dönemlerde gerek ülkemizde gerek dünyada insanlığın mutluluğu için çalışmış Erbakan Hocamızı yad etmek için bulunuyoruz. Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun. Bu ülke 28 Şubat’ı gördü. Bu ihtilalin diğerleri gibi hem sağcıları, hem solcuları hedef almadı. Bu ihtilalde inancından dolayı darbe gören bir nesil vardı. 28 Şubat’ın bedelinin 291 milyar dolar zarar olduğunu belirten Başkan Çağırıcı, “Eğer müsaade edilmeseydi, 4 partinin dördü de kapatılmamış olsaydı partiler kapatılmasaydı, 12 Eylül’den sonraki terör olayı asla ve asla hayata geçmeyecekti” dedi.

28 Şubat sürecinden ülkenin de, kendisinin de zarar gördüğünü belirten Başkan Çağırıcı, Necmettin Erbakan’a rahmet dileyerek, “Seni çok ama çok sevdik. Seni sevmeye devam edeceğiz” dedi.

DİLİPAK: “ERBAKAN’IN BİR KISIM MAL VARLIĞI BENİM ÜZERİMEYDİ”

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, Necmettin Erbakan’la tanıştığı yılları anlatarak darbe sürecinde Erbakan’ın ve partililerin çok zor günler yaşadıklarını belirtti.
Abdurrahman Dilipak, 12 Eylül darbesinin bilinmeyenlerini anlatarak, şunları söyledi;

“1970-80 arası Erbakan’la beraber çalıştım. Erbakan benim bütün reflekslerimi bilir. 11 Eylül gibi Erbakan ile beraberdik. Darbe olacağını biliyorduk. Görüşmeler yapıldı askerler geldi. Erbakan garip bir şekilde çalışmaya devam etmemizi istedi. Yapacak bir şey yoktu. Sabah erken kalktım. Radyoyu açtım darbe olmuştu. Erbakan’ın bir kısım mal varlığı benim üzerimdeydi. Uluslar arası ilişkiler dosyası, bazı evraklar bendeydi. Hemen genel merkeze gitmem gerekiyordu. Ama önce eşimi ve çocuğumu bırakacak bir yer bulmalıydım. Oturdum apartmanda bizim düşüncemizden olmayan tek bir kişi yoktu. Eşimi kabul eden bir kapıdan başka hiçbir kapı yoktu. Orada birçok belgeyi yaktım. Elbette suç oluşturacak şeyler değildi. Mısır’dan bir şeyhin gönderdiği mektuplar gibi.”

ABDURRAHMAN DİLİPAK’TAN “KAYIP ARŞİV” ÇAĞRISI

Dilipak 1980 döneminde çalıştığı Milli Haber Ajansı’nda bahsetti. Ajans üzerinden o döneme dair birçok önemli belgeler arşivlediğini, arşivin kaybolduğunu belirten Dilipak, arşivin bulunup müze yapılaması konusunda çağrıda bulundu. Dilipak, “Milli Haber Ajansı’nın arşivinin yok edildiğini belirten Dilipak, “Milli Haber Ajansı’nın üzerinde ben arşiv tuttum. Eğer o arşiv kimdeyse, ailede ise aile versin. Kişisel bir şey değil o. O bir ümidin, bir siyasi mücadelesinin bakiyesidir. Kimdeyse, neredeyse bunların çıkartılıp bir müze olarak fiilen de internet üzerinden de sergilenebilir. Benimle ilgili bir yazı varsa, şu hatayı yaptın diye bir şey varsa o da yayınlansın” dedi.

EKREM KIZILTAŞ: “BETER OLSUNLAR”

Ekrem Kızıltaş ise, yaptığı konuşmada darbeci askerleri eleştirdi. 28 Şubat’ın faturasının ağır olduğunu belirten Kızıltaş, “28 Şubat’la alakalı 70 küsur asker tutuklu ama 28 Şubat şunun için yapıldı diye net bir yanıt yok. 28 Şubat elit Türkler dediğimiz, Türklükle ve Müslümanlıkla alakası olmayan insanların yaptığı bir hareketti. Devletin parası değildi giden, bizim paramızdı. Bunun bedelini ödedik” dedi.

Kızıltaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların hesabının sormaya başlandığı, hatta içimizden bazılarının yazı adamcağızlara dediği bir dönemdeyiz. Biz yine acıma hislerimizi kaybetmeyelim ama adalet denilen şeyin çok gerekli olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım. Çünkü bu ülkedeki insanları insan bile kabul etmeyip, gerekirse 3 milyonu öldürürüz ne olacak? Diyen birileri bugün yargılanıyor. Sırf karıları istiyor diye çoluk çocuğumuzun okullara başörtülü gitmesini engelleyen insanlar yargılanıyor. Dolayısıyla beter olsunlar demekten başka yapacak bir şey yok. Allah beter eylesin.”