Erbakan dirildi!
Çocukluğumdan beri inanırım yaptıklarının bedelinin sadece
öldükten sonra ödenmeyeceğine…
Bu dünyada da ödenir bedeller…
Bu yüzden çok severim şu cümleyi; “Seyreyle gözüm
seyreyle…”
Hani “Kimsenin ahı kimsede kalmaz”, hani “Zalimin zulmü varsa
sevenin Allah’ı var” gibi her zaman kullandığımız
sözler…
Elbet ödenir bedeller…
…
Bazıları, bu dünyada verilen cezaların farkına varmazlar, o
kadar varmazlar ki aynı günahları işlemeye devam
ederler…
…
Dün İstanbul’un Fethi’nin yıldönümünde eski Refah Partisi
başkanı esmiş, gürlemiş…
Artık o haldeyken ne kadar esebiliyorsa!
Hani sağlığı yerinde değil diye affettiler ya ben o açıdan “O
haldeyken” diyorum…
Şimdi hepiniz bana eser gürlersiniz biliyorum…
Ama umursamıyorum!
Bu adam değil miydi kayıp trilyonların hesabını veremediği için
cezalandırılan?
Bu adam değil miydi “yaşlı” diye cezasını cezaevi yerine
saraydan bozma yazlığında geçiren…
Bu adam değil miydi yazlığında bile cezasını
çekemeyen…
Bu adam değil miydi aylar öncesinde “sağlığı yerinde
değil” diye affedilen?
Siz kayıp trilyonların, o paranın gitmesi gereken yere gitmeyip
birilerinin cebine girmesini görmezden geldiniz…
Yetimin, fakir-fukaranın paralarının birileri tarafından
afiyetle yenmesini göz ardı ettiniz…
“Adamın sağlığı yerinde değil, zaten yaşlı affedilsin”
dediniz…
Yoksa “Varsa cezası Allah verir” mi
dediniz?
İnanırım ben günahın bedelinin bu dünyada da
ödeneceğine…
Ama içim rahat değil…
O sağlığı yerinde olmayan, yürümekte zorlanan adam
“trilyonlarını” bulmuş gibi şimdi!
Maşallah ağzı laf yapıyor, konuşmak için kalabalıkları
topluyor!
Bu nasıl bir vicdandır ki, “çaldığı” paraların günahıyla
hala milleti galeyana getirebiliyor!
Zamanında “Kanlı mı olacak, kansız mı” diye orada burada
kalbinden kanlar saçarak konuşan bu adam, şimdi yeniden milleti
birbirine düşürmeye çalışıyor…
Kimselere beddua edemem, bilirim günahtır o da ya…
Bana öyle geliyor ki…
Bazılarını Allah bile yanına almak istemiyor…