BIST 9.109
DOLAR 34,24
EURO 37,63
ALTIN 2.921,56
HABER /  GÜNCEL

Enver Paşa da aç kalmış!

Enver Paşa'nın idama mahkum ettiği Albay Arif Baytın'ın Sarıkamış günlüğü yayınlandı

Abone ol

İNTERNETHABER

Osmanlı Devleti I. Dünya savaşında en ağır mağlubiyeti kuşkusuz Kafkas Cephesinde yaşadı. 1914 yılının kasım ve aralık aylarında Sarıkamış’ta meydana gelen muharebeler, gerek tabiat şartları gerekse düşman kuvvetlerinin ateş ve lojistik üstünlüğü nedeniyle Osmanlı orduları açısından trajik sonuçlar doğurdu. On binlerce askerimizin şehit olduğu Kafkas Cephesi’nde yaşanan hezimetin en yakın tanıklarından olan 9. Kolordu 29. Tümen Komutanı Albay Arif Baytın’ın hatıraları geçtiğimiz günlerde Yeditepe Yayınları tarafından yayımlandı. Albay Arif Baytın’ın kitabında, Kafkas cephesi’nde askeri birliklerin toplanışından, ordunun dağılma safhasına gelişine kadar yaşanan süreç, neden sonuç ilişkileriyle birlikte anlatılıyor.

KİTAPTAN BAZI BÖLÜMLER

“Sonumuz Balkan Orduları Gibi Olur”

Başkumandan vekili Enver Paşa tarafından 24 Kasım 1924’te 9. kolordu komutanlığından, emekli edilerek alınan Ahmet Fevzi Paşa savaşın gidişatıyla ilgili o günlerde şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

“Düşmanın ilk tecavüz günlerinde bazı sevkulceyş hataları irtikâp edildi. Eğer bu hatalar meydan bulmamış olsaydı “Köprüköy” ve “Azap” gibi iki meydan muharebesini kazanmış olan ordumuz bugün hiç olmazsa “Sarıkamış” meşeliğinden sırtını ısıtabilmek için kuvvetli bir ateş yakacak vaziyette bulunabilirdi. Bunu maatteessüf yapamadık. Bugüne kadar kıtaatın gösterdiği gayret ve fedakârlıkla istihsali tabii olan bir netice bu akşam lüzumsuz yere yaptığımız şu ricat hareketiyle kaybedilmiş demektir. Bu gibi ahval temadi ve tekerrür ederse bu ordunun akıbeti de Balkan ordunu akıbetinden gayri bir şey olamayacak diye korkuyorum.”

“Savaş İlkbaharda Başlamalıydı”

ÇOK ÖZEL SARIKAMIŞ FOTOĞRAFLARI

Genelkurmay Başkanlığı Sarıkamış cephesinden fotoğraflar yayınladı. Bu çok özel arşivi görmek için tıklayınız.
Ahmet Fevzi Paşa savaşın zamanlaması ile ilgili ise şu değerlendirmelerde bulunmuş: “Askerliğin siyasetle bir ortak noktası varsa o da ilan-ı harp zamanını tayin meselesinden ibarettir. Bu savaş kararının hiç olmazsa ilkbaharda verilmesinin icap ettiği zannındayım.”

Türk Askeri Dondurucu Soğukta Çıplak Savaşıyordu

İstanbul’dan yola çıkan ve 9. kolorduya her türlü giyecek ve teçhizatın taşındığı Mithat Paşa Vapuru’nun Karadeniz’de Ruslar tarafından batırılmasıyla birlikte lojistik destek ümitleri de tamamen suya düşmüştür. 29. Tümen, Erzincan garnizonundan çıkarak Erzurum ovasına geldiği ve burada geçirdiği süre zarfında ele geçen yazlık, kışlık elbise, kaput, çamaşır, ayakkabı ve daha ziyade çarıklarla donatılmış

“Enver Paşa ve Maiyeti de Yiyecek Bulamıyordu”

Başkumandan vekili ile maiyeti açıkta geçirdikleri ilk gecede bile civardaki birliklerden yiyecek istemek mecburiyetinde kalmışlardı. Artık hangi derece ve mevkide olursa olsun her şahıs kendi hayatıyla uğraşmak zorunda kaldığından torbadaki cepte saklanan peksimet kırıntıları ile kifaf-ı nefse uğralıyorlardı. Gıdasızlıktan dolayı vücudun harareti kaybolduğundan donma vakaları artmakta ve hayatta kalanların yüz el ve ayakları araza uğrayarak hayaletler gibi serseri bir halde dolaşmaktaydılar.

“Hayvanlar birbirlerinin semerlerini ve yelelerini kemiriyordu”

Hayvanlar ise ayaklarıyla eşeleyerek bulabildikleri ot sapları ve fırsat buldukça birbirlerinin semerlerini kuyruk ve yelelerini kemiriyorlardı. İşte şu bir iki tablo 3. ordu birliklerinin iaşe noktasında uğradıkları yoksulluğun pek acıklı ve ibrete değer örnekleridir.

“Ordu’da, ağaç kesecek Balta Bile Bulunmuyordu”

Orman içinde bulunulduğu halde ateş yakılarak ısınmak da kabil olamıyordu. Çünkü kalın gövdeli ağaçları devirecek sağlamlıkta balta ve testere olmadığından portatif baltalar ve küreklerle ufak çam fidanları kesilerek veya kurumuş dallar toplanarak ateş yakılıyordu. Bu Suretle ufak çam fidanlarında yapılan tahribat, esir düştüğümüz gün kafile yanında giden Rus neferlerinin dikkatini çekmiş ve yanlarında giden arkadaşlara “nasıl olup da bu genç fidanlara kıydınız!” diyerek eseflerini ve aynı zamanda ağaç sevgilerini intibah-ı calip bir surette izhar etmişlerdi.

“Rus Askerinin Sırt Çantası Tıka Basa Doluydu”

Bizim bu elim ve yoksul durumumuz karşısında düşmanın hali varlıklı bir âlemdi. Rus eratının, üst başları topuklarına kadar uzanan kaputlarla, sıcak iç elbiseleriyle, ayakları havanın yağışlı veya don olduğuna göre deri veya keçe çizmelerle muhkem surette giydirilmiş arka çantaları çay, şeker, demirbaş tayınlarla doldurulmuş olup herhangi bir surette bunları elde eden eratımızdan biri en büyük bir ganimete sahip olmuş gibi arkadaşlarının gıptalarını uyandırmakta idi. Buna karşılık, başkumandan vekili’nin ordu komutasını ele almak üzere cepheyi ziyareti sırasında bu eşya ve levazımı pek sade görerek yalnız göğüslerde imanla zafere erişileceğini telkinden geri durulmuyordu.

Toplar Soğuktan Çalışmıyor

Savaşın ilerleyen zamanlarında kış mevsimi ve lojistik yetersizliğin etkisiyle Türk ordusunun büyük oranda mücadele kabiliyetini yitirdiğini ifade eden Albay Arif Baytın kitabında, top ve makineli tüfeklerin baskı yağları ve piyadelerin tüfek mekanizmalarının soğuğun şiddetinden donduğu gibi topların kızakları üzerindeki yuvaların da buzlanarak işlemez duruma geldiği bilgisine yer veriyor.

“Ruslar, Türk Esirlere Rus Üniforması Giydirerek Önümüze Sürüyordu”
Rusların garp tarafından 28. ve 29. tümenler arasına sokularak ormanların içerisinde kalan döküntüler ve 28. tümen sıhhiye bölüğünü daha dünden toplamış olduğunu ve Rus erlerinin muhafazasında Çerkezköy yakınından istasyona doğru götürdükleri görüldü. Bu ilk esir kafilesinde Rus kıyafetlerinin bulunması, daima görünmek istenilen gerileme nevinden bir hareket olduğu zannını verdiğinden üzerlerine ateş edildi. Kafilede hâsıl olan kaynaşma ve işaretlerden bizimkiler olduğu anlaşılması üzerine derhal ateş kesildi.

“Enver Paşa, Hakkımda İdam Kararı Verdi”

Ruslarla girişilen bir muharebede zorunlu olarak 400 metre geri çekilmek durumunda kaldıklarını belirten Albay Arif Baytın, Enver Paşa’nın bu ricatları nedeniyle hakkında idam kararı verdiğini ancak 9. Kolordu komutanı tarafından müdafaa edilmesi nedeniyle bu kararın geri çekildiği bilgisine de kitabında yer veriyor.

Enver Paşa, Felaketin Şahitlerini Ortadan Kaldırmaya Çalıştı

Bu zamana kadar 9. Kolordudan ayrılmayan Başkumandan Vekili ve karargâhı da sıkıştıkça yer değiştire değiştire sığındığı bir dere içinde 29. Tümen’in geri çekilişi hakkındaki kolordu raporunu alınca pek ziyade tevehhüre kapılarak ve iki üç topun terk edildiğini sebep göstererek tümen komutanının idamı emrini vermiş bulunuyordu. Hâlbuki tümen emrindeki bataryaların topları ne gibi bir sebeple zarara uğrayarak işlemez bir halde karlar içerisinde gömülüp kaldığı ve Rusların obüs toplarının müthiş ateşleriyle er ve hayvanların mahv ve telef olarak hepsinin öteye beriye gittiği nakledilmişti. Böyle bir emrin verilmesi Sarıkamış faciasının şahitlerini ortadan kaldırmaktan gayri neye hamledilebilir ki?

Enver Paşa’nın Savaş Alanında Aldığı Bazı Kararlar…

Göreve giden 29. topçu alayı batarya komutanı yolda şehit olmuştur. Komutanı şehit olan bataryanın telaşla geri döndüğü o civardaki ordu karargâhından görülerek vaziyeti anlamak üzere Kurmay Binbaşı Celal bataryayı karşılamaya ve toplamaya gitmiştir. Binbaşı Celal’e tesadüf eden Başkomutan vekili Enver Paşa hiddetten sararan bir çehre ile “terki mevki etmiş kurşuna dizin” emrini vermişse de Bay Celal kurşuna dizilmemiş fakat apoletleri sökülerek askerlikten tard gibi ağır cezaya uğramıştır.”

Albay Arif Baytın, Kafkas Cephesine Bakışını ve Savaşın kaybedilme Sebeplerine ise kitapta şu şekilde yer veriyor:

Ordu ve kolordu komutanlarının seferin en hararetli bir devrinde değiştirilmesi gibi vakitsiz tedbirlere müracat edilmiştir.
Ordu komutanlığının, ihata manevrasını sevk ve idarede uğradığı güçlükler ve başarısızlık alametlerine ilavetek Başkumandan vekili’nin yakın maiyetini teşkil eden Alman Kurman General ve subaylarının, arazi ve iklim şartlarını bir tarafa bırakalım; birliklerin bünyelerine ve ruhi hallerine hemen hemen lakayd kalarak maddi bir cephe göstermeleri ve nisfet ve itidal yerine şiddet ve istical suretini ihtiyar etmeleri birçok cihetten menfi tesirler husule getirmiştir.