Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç'tan Kürt siyasetçileri kızdıracak bir seçim ve çözüm süreci yazısı geldi.
Abone olSabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, Kürtlerin taleplerinin yerine getirilmesi için AK Parti'ye oy verin çağrısı yaptı.
"Akıllı Kürt'e yol haritası" başlıklı bugünkü yazısında Ardıç, çözüm süreci paketinde 'bağımsızlık' talebinin olmadığını hatırlattı ve "Demek ki bir avuç serseriden başka bağımsızlık isteyen Kürt yok" dedi.
Kürtlerin özerklik taleplerinin bugünkü siyasi yapıda çözüm bulmayacağını da söyleyan Ardıç,"Bugün itibarıyla, ister Tayyip Erdoğan ister AKP hükümeti, bu alanda başka bir şey yapamaz. Hiçbir kuvvet durduğu yerde Kürtler'e özerklik verdim" diyemez dedi ve Kürtleri uyardı:
"Bu ancak iki şekilde mümkün olabilir: Ya AKP, mecliste gerekli çoğunluğu kazanır (hiç olmazsa 335 kişi) ve bu işi en geç 2016 yılında bitirir... Ya da, diyelim 320'de falan kalırsa, mecliste destek ve ittifak arar. Bu da ancak HDP'den gelebilir."
İşte Ardıç'ın yazısından öne çıkan bölümler:
AKILLI KÜRT'E YOL HARİTASI
İster şahin olsun ister güvercin, Kürt talepleri şöyle özetleniyor:
"Kürt varlığının anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulması, demokratik özerkliğin kabulü, anadilde eğitim, Öcalan dahil tüm tutuklu PKK'lıların serbest bırakılması ve siyasete dönüşlerinin önünün açılması..."
Bunu, "Kandil kurmaylarından" Mustafa Karasu özetlemiş, çıkıntılığıyla ünlü Sırrı Süreyya önder bile kabul etmiş ve yeterli bulmuş. Eh, bu pakette bağımsızlık yok. Demek ki bir avuç serseriden başka bağımsızlık isteyen Kürt yok.
İmdi, bu paket "hayata nasıl geçebilir?" Anayasal güvence, adı üstünde, ancak yepyeni bir anayasayla olur. Diğer "Kürt yasaları" da ona göre ve ona dayanarak oluşturulurlar.
Öcalan ve PKK'lıların serbest bırakılmaları da ancak yeni anayasadan sonra çıkarılacak ve ona dayanacak bir afla mümkündür. (Şu anda denenecek bir affı CHP ve MHP engellerler. Olmadı, AYM taş koyar.) Özerklik, ister demokratik olsun ister alafortanfonik, anayasa değişmeden mümkün değildir. (Anadilde eğitim konusunda önemli adımlar atılmıştır, arkası gelecektir, bunu da inkâr edemezler.) Bugün itibarıyla, ister Tayyip Erdoğan ister AKP hükümeti, bu alanda başka bir şey yapamaz. Hiçbir kuvvet durduğu yerde "Kürtler'e özerklik verdim" diyemez, Türkiye'de hiçbir kişi ya da kurumda böyle bir güç yoktur. Bunun için "padişah otoritesi" gerekir, o da ancak Tanzimat'tan önceki "mutlakiyet" otoritesi... Bunu Atatürk bile yapamazdı.
İKİ YOL VAR!
Demek ki, yeni bir anayasa ve onu uygulayacak (engelleme girişimlerine karşı koyabilecek) güçlü bir başkan, Kürt meselesinin çözümü için "olmazsa olmaz" koşuldur.
Bu ancak iki şekilde mümkün olabilir:
Ya AKP, mecliste gerekli çoğunluğu kazanır (hiç olmazsa 335 kişi) ve bu işi en geç 2016 yılında bitirir...
Ya da, diyelim 320'de falan kalırsa, mecliste destek ve ittifak arar. Bu da ancak HDP'den gelebilir. (CHP ve MHP, yeni bir anayasa istemediklerini defalarca belli etmişlerdir. CHP anayasa yapımına açıkça engel olmuş, MHP de "Kürt meselesinin çözülmesini istemediğini ve savaşa devam yanlısı olduğunu" açık seçik ortaya koymuştur.)
Üçüncü bir yol yoktur çözüm için.
"Yeni bir anayasaya evet ama başkanlık sistemine hayır" cümlesiyle özetlenebilecek bugünkü Selahattin Demirtaş ve HDP politikası, iktidarı bıktırıp "yapmıyorum ulan anayasa manayasa, dört sene daha aynen böyle devam etsin" noktasına getirir ki, bundan iktidar zararlı çıkmaz, Kürt zararlı çıkar.
Hele hele, birtakım içi boş laflara kanıp ilelebet muhalefete mahkûm CHP'yi "sol sanması" ve ona yaklaşmaya çalışması, enayilikten başka bir şey değildir. Bu politika son derece yanlıştır.
Bu durumda akıllı Kürt ne yapar?
HOCAEFENDİYE...
AKP'yi baltalamaya çalışmaz, ya ona destek olur ya da meclise anlamlı bir çoğunlukla girip orada yardımcı olmayı hedefler. Çünkü akıllı Kürt bilir ki, çoluk çocuğu sokağa döküp ölümlere yol açmakla ve ortamı germekle bugün sahip olduğu pozisyondan daha fazla bir şey kazanamayacaktır. .. Amacı savaşı sürdürmekse ya da Hocaefendi'ye yaranmaksa, o başka tabii.