"Siz AB'ye girdiğiniz gün yanıldım der ve gazeteciliği de yazarlığı da bırakır, gider balık tutarım" bu iddiayı ortaya atan Star yazarı Engin Ardıç'ın haklı nedenleri de
Abone olDEP'li eski milletvekillerinin tahliye kararını "AB yolu tamamen açıldı" şeklinde yorumlayanlara demediğini bırakmayan Star yazarı Engin Ardıç, yine bayramlık ağzını açtı... Ardıç'ın haklı yönleri bir hayli fazla.
Gene almazlar yavrum, gene almazlar
Önce bir tesbit, isterseniz ‘saptama’: Bizim memlekette, sürmekte olan dava sırasında tahliye demek, ‘gözün aydın, hadi yırttın, bu davadan nasıl olsa hapis kararı çıkmaz artık’ demektir. Yattığın yanına kalır, üstüne bir bardak su içer, ‘buna da şükür’ der yorganını toplarsın.
Gerçi beraat edersen tazminat davası açma hakkın da vardır ama, bir-iki milyar lira verirler, fazla konuşamazsın.
Fakat Türkiye’de hukuk ve adalet vardır, üstelik yargı da bağımsızdır.
Bağımsız yargının bağımsız kararı, tam da devlet televizyonunda göstermelik Kürtçe müsamere yapıldığı güne denk düşebilir. Bunda kasıt arayan vatan hainidir!
Avrupalı da eşek olduğu için bizim Boşnakça, Arapça, Çerkezce soytarılıklarımız arasında Kürtçe dümenimizi de yutacak, sevinecektir.
Sonra bir değerlendirme, dilerseniz yorum: Eski DEP milletvekilleri on sene yatıp çıktılar, kimileri bunun da Avrupa Birliği’ne girmemiz sürecinde önemli bir adım olduğunu sanıyorlar.
İşin en güzel yanı da şu: Karar Yargıtay kararı olduğu için, hiçbir babayiğit açık açık ‘niçin bıraktınız’ diyemiyor!
Efelerin efelenmelerinin buraya kadar olması, Türkiye’de solun da sağın da fazla ciddiye alınmaması gerektiğini kanıtlayan güzel bir örnek... Apo’yu öldüremedikleri için meclis dışı kalan aslanlara, pardon, kurtlara da oturup televizyonda Kurtlar Vadisi’ni seyretmek kalıyor.
Kimi ahmaklar, ‘şimdi artık bize hayır diyemezler’ sanıyorlar, bu gelişmeler üzerine...
Üstelik, ‘girmeyelim’ diyenle ‘almazlar’ diyeni aynı kefeye koyup hepsine birden hakaretler yağdıracak kadar kafasız herifler bunlar. Bu tutum, döneklerin, komünistlikten serseriliğe dönüş sürecinde bir aşama olsa gerek.
Ne yazık ki, hayatım boyunca karşıma çıkan sosyaldemokratların çoğu dallama, komünistlerin çoğu taşkafa, milliyetçilerin çoğu kıro, liberallerin çoğu da sapısilik ve serseriydi... Bu da benim makus talihim.
Canım kardeşim, Apo’yu da serbest bıraksanız, sizi Avrupa’ya almazlar.
Sorun, yapmanız istenen ‘reformlar’ meselesi değildir.
Türkiye, istediği kadar reform yapsın, yoksul bir ülkedir. Eskisi kadar, bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde olduğu kadar yoksul değil tabii, ama gene de Avrupa boyutlarına göre epey geri.
İkincisi, ‘demografik’ gerçek çok ürkütücü. Türkiye, çoğu köylü, ama asıl ezici çoğunluğu gecekondu lumpeni olan bir ülke.
Türkiye’de kitap okuyan birkaç bin kişi, gazete okuyan birkaç yüz bin kişi var, ekonomik açıdan iyi kötü ‘kendini kurtarmış olan’ da hepi topu beş-altı milyon insan... Geriye altmış beş milyonluk amansız bir kara kalabalık kalıyor.
Avrupa, bu kitleyi içine sokmaz.
Hadi buna ‘din farkını’ da ekleyin.
Dinden önemlisi, yaşama biçimi farkını, anlayış farkını, zihniyet farkını katın.
Sizin düşünce kalıplarınız ve davranış biçimleriniz orada geçmez.
Dar çevrenizdeki insanların ‘Avrupai’ olması da bütün Türk milletinin Avrupai olması anlamına gelmiyor.
Avrupa, kendi antitezi olan Osmanlı’yı arasına almaz. Alırsa kendi kendini inkar eder.
‘Osmanlı geride kaldı’ demeyin, hiçbir bok geride kalmadı, yaşıyor. Üstelik Osmanlı bozgunu ve bunun getirdiği çapaçulluk da bilinçaltımızda sürüyor.
Basında at oynatan puştlara kanmayınız, onlar bu girişi ‘çantada keklik’ gibi göstermeye çalışıyorlar.
Bu o kadar böyle ki, hala birçok şaşkın, aralık ayında bize ‘giriş tarihi’ vereceklerini sanıyor. Onları kınayamayız, çünkü kandırılıyorlar.
Hayır, girebilmek için tartışmaya başlama tarihi verecekler. Bu da garanti değil ha, belki onu bile vermeyebilirler.
Bu tartışmalar başlayıp bittikten sonra da giriş tarihi verebilirler ya da vermeyebilirler, onu da bilin.
Kusura da bakmayın, benim görevim size gerçekleri anlatmak, bunun için ücret alıyorum. Size yalan söylersem yediğim lokma boğazımdan geçmez ve gece rahat uyuyamam.
Siz Avrupa Birliği’ne girdiğiniz gün ‘yanıldım’ der ve gazeteciliği de yazarlığı da bırakır, gider balık tutarım, alın işte bu kadar da açık ve dürüst konuşuyorum. İsterseniz bu yazıyı kesin saklayın, girdiğiniz gün suratıma çarpın.
Yazı: Engin Ardıç
Kaynak: