BIST 9.949
DOLAR 35,16
EURO 36,67
ALTIN 2.977,66

Engin Ardıç, üniversite öğrencisi çocuklarımdan ne istiyor?

Engin Ardıç, avukat ordusunu salıyor üzerimize. Sindirmek istiyor, korkutmak istiyor, geri adım atmamızı istiyor. Çok beklersin Engin Bey.

Türkiye'de köşe yazarları  kodu mu oturtuyor!

Kimi küfürbaz...

Kimi hakaret ediyor...

Kimi dalgasını geçiyor...

Kimi küçümsüyor, kimi aşağılıyor, kimi hor görüyor.

                 ***

Ve tabii bunları yapmanın bir de kulpu var:

-Eleştiri hakkını kullanıyor.

Kodu mu oturtan yazarlar, yargının huzurunda hesap vermeye gelince, en çok bu yalana başvuruyorlar.

Oysa eleştiri hakkı falan yok.

Düpe düz küfür var, düpedüz hakaret var o yazıda.

                 ***

Savcılar ve hakimler hakkaniyetli davrandığında ise...

Eyvah!

Gitti, "basın özgürlüğü!"

Ya da...

İktidar o yazarı susturmuş oluyor!

            
                       ***

Peki...

Bu kadar esip gürleyen yazarlar hakkında bir şeyler karalandığında...

Gözünün üzerinde kaşın var denildiğinde ne oluyor dersiniz?

Çok şey!

                        ***

Dün bir kez daha savcının huzurundaydım.

Türkiye'nin en küfürbaz yazarı Engin Ardıç, bana ve yedi sülaleme dava açmak için dilekçe vermiş.

Evet yedi sülaleme!

İnternethaber Yayın Grubu'nun tüm ortaklarını dava etmiş.

Yeditepe'de okuyan kızım Nazlı da bu davaya dahil edilmiş.

Haliç Üniversitesi'nde okuyan oğlum Rıdvan da...

Allah'tan Engin Ardıç, 16 yaşındaki oğlum Mustafa'yı es geçmiş.

Topyekün şikayet!

Sebep?

"Basın yoluyla hakaret!"

                     ***

Engin Ardıç'ın köşesinde hakaretler havada uçuşurken, o bize bir avukat ordusuyla, (20'ye yakın avukat) dava yağdırıyor.

Engin Bey de bu dilekçelerden bir şey çıkmayacağını biliyor.

Bildiği halde, üşenmeden ordusunu üstümüze salıyor.

Peki nedir derdi?

Kelle istiyor bizden.

Evet kelle istiyor.

Gazeteciler.com sitesinde yazan Adnan Berk Okan'ın kellesini istiyor.

Ve gariptir...

Müstear yazan Berk Okan'ı eski bir dostuyla, arkadaşıyla karıştırıyor.

                           ***

Engin Ardıç'a buradan sesleniyorum.

Senden korkmuyoruz.

Üstümüze saldığın avukat ordusu da bizi korkutmuyor.

Bizi böyle sindireceğini sanıyorsan.

Ya da bizden kelle alacağını sanıyorsan...

Daha çok beklersin.

Beklerken de...

Bu işlere çoluk çocuğu karıştırma...

Teke tek...

Ben varım karşında....

Davanı açacaksan bana aç...

Mert insana, yürekli insana davaya çoluk çocuk karıştırmak yakışıyor mu?

Şirket ortağı olan kızımın, oğlumun bu işle ne alakası var.

Ha sen, şimdiden onların önünü kesmek istiyorsan söyle.

                          ***

Ha sen şimdiden onları tehlike görüyorsan.

Ve yarın başına musallat olmasınlar diye, tedbir alıyorsan o başka.

Ama unutma...

Dün onlar da aynı şeyi söylediler...

"Baba Engin Ardıç bizi korkutmuyor, kafana takma.!"

Bilgine Engin Bey!