Basın tarihinin hakkında en çok spekülasyon yapılan ve dedikodu üretilen transferinin içyüzünü Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut anlatıyor..
Abone ol
Engin Ardıç'ın AKŞAM'a transferinin altında yatan gerçek neden Engin'in bizde yazmaya başlaması üzerine pekçok spekülasyon yapıldı, çok dedikodu üretildi. Gerçek nedeni en iyi bilen insan olarak artık boşa giden dedikodulara, harcanan lüzumsuz zamanlara bir son vermem gerektiğine karar verdim. Gayet tabii onun müthiş yazar olması transfer nedenlerinden bir tanesi, ama bu sadece bir tanesi ve de en önemli faktör değil. Onu AKŞAM'a davet etmemde en önemli neden onu sürekli kontrol altında tutma imkanını yakalamaktı. Şöyle açıklayayım meseleyi: Biliyorsunuz, Marduk adındaki gezegen'in 2012 yılında veya daha önce gelip dünyaya çarpacağı şeklinde bir düşünce, inanış var ortada. Engin ise bu konuda Türkiye'deki, hatta Dünya'daki en bilgili insanlardan biridir. Bu mesele ile ilgili bütün kitaplar evinde vardır. Anlayacağınız, eğer ortada Marduk adında bir gezegen varsa ve o da gelecekse bunun ne zaman geleceğini Türkiye'de bir tek Engin bilir. O Star Gazetesi'nde arada bir izine çıkar ve ortadan yokolurdu. Onun her gidişinde benim yüreğim ağzıma gelirdi, çünkü, bana paranoyak diyebilirsiniz ama, ben onun Kuzey Kutbu'nda bir evi olduğuna inanırım ve arada bir oraya gidip saklandığını düşünürüm. O her defasında bir süre sonra yeniden döner ve aradaki dönemde Paris'te olduğunu açıklardı. Ben, tabii ki onun yalan söylediğini bilirdim, çünkü bir insanın bu kadar sık Paris'e gitmesi için makul bir neden olamazdı. Bence o, arada bir Marduk hakkında yeni duyumlar alıyordu ve Kuzey Kutbu'ndaki evine gidip gizleniyordu. ('Neden Kuzey Kutbu' diye merak edenler olursa diye açıklayayım, çünkü, Marduk'un dünyamıza güneyden yaklaşacağı da biliniyor.) Gayet tabii ki o başka gazetedeyken izini sürüp gerçekleri bulabilmem mümkün değildi. Ama o AKŞAM'a geldikten sonra seyahat planlarını yakından takip etme imkanına da sonunda kavuştum ve içim rahatladı. Bundan sonra, baktım o yine kaçıyor, ben de aynen bavulu toplayacağım. Gerçi benim evim yok Kuzey Kutbu'nda, o yüzden, umarım ki Engin misafirperverdir, çünkü kapısına dayanacağım orada. Benim misafirliğimden korkmasına gerek yok aslında, çünkü artık perhizdeyim; bir bardak su, biraz ekmek yeter de artar... Şarap falan da istemem... Üstelik söz veriyorum ki tansiyon haplarımı da kendisiyle paylaşırım, içi rahat olsun. Diyeceğim o ki sevgili okurlar, eğer Engin ve ben aynı anda ortadan kaybolursak, dedikodu yapmakla hiç vakit kaybetmeden derhal Güney ufkundan gökyüzünü inceleyin olur mu?.. Eğer yaklaşmakta olan bir kırmızı cisim görürseniz 'bu adamlar yine haklı çıktılar, pes vallahi' diye düşündüğünüzde, hiç değilse o anda hakkımızı teslim edin bari, tamam mı? Bizim ülkemizde en sık yapılan şey bir konu hakkında bilgilenme ihtiyacı hissetmeden kolayca fikir bildirme adetidir. Bu Marduk konusunda da böyle oldu ve oluyor. Size birşey söyleyeyim mi, Engin birgün kafaya koysa ve Marduk ile ilgili bildiklerini köşesinde bize açıklasa ağızlarınız hayretten açık kalır ve sonunda da korkarsınız. Şimdi sizler, arada bir, bizlerin neden hayatta çok az şeyi ciddiye aldığımızı ve nasıl olup da bu şekilde yaşayabildiğimizi merak ediyorsanız onun da cevabı burada gizlidir. Yani, biz Marduk ile ilgili gerçekleri biliyoruz da onun için sizlere önemli gelen şeyleri fazla ciddiye alamıyoruz. Bizim AKŞAM'da yapacağımız tek hizmet size bizleri 'yakından izleme' fırsatı vermektir. Engin ile ben kaçtığımızda da, siz de hiç durmayın, kaçın diyorum ben. Gelin Kuzey Kutbu'na... Nasıl olsa oradaki tüm sektörlerde boşluk vardır. Atta dönerci bile yoktur henüz orada. Bence çokları için iş imkanı vardır. Şunu bilin ki Türkler, dünyanın neresine giderlerse gitsinler, aç kalmaları mümkün değildir. Benim bu yazıyı yazmakta olduğum ve Allah'ın yarattıktan sonra yerini unuttuğu bu Alman kasabasında bile Türkler hemen herşeyi ele geçirmiş durumdalar. Aslında, bizim AB üyeliğimiz konusunda bunların hiç durmadan kıvırtmaya çalışmalarının tek nedeni de Türklerden çok korkmalarıdır. Çünkü biliyorlar ki, bizimkiler gittikleri ülkelerde gündelik yaşamı tamamen ele geçirme becerisine sahipler. Ben onun için, AB konusunda duşünmeyi hepten bıraktım; çünkü o konu feci rutin geliyor bana. Onun yerinde Marduk'u ve dönünce bu konuda Engin ile nasıl dedikodu yapacağımızı ve 'gezegenden son haberler'i paylaşıp alternatif tüyme planları yapacağımızı düşünüyorum. Bu, kabul etmelisiniz ki, çok daha heyecanlı oluyor. Umarım bu yazıyla, Engin'in AKŞAM'a transferi ile ilgili dedikodu yapma ihtiyacında olan arkadaşları da sonunda tamamen susmaya ikna edebilmişimdir. AKŞAM / SERDAR TURGUT