Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, 2006-2007 yıllarında iddia edildiği gibi bir enerji darboğazının olmayacağını belirtti. Güler, 2010-2011 yıllarına dikkat çekti.
Abone olGüler, yapılan hesaplara göre 2010-2011 yıllarında enerji darboğazı olabileceğini söyledi. Hükümetin, enerji üretimi konusunda tercihleri arasıda nükleer enerji santralinin de bulunduğunu belirten Güler, bu santrallerin tedbir alındıktan sonra bir sorun yaratmayacağını belirtti. Güler, TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda ele alınan bakanlığı bütçesi ile ilgili olarak milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Enerjiye bakış açılarıyla ilgili ''duruşunu'' anlatmak istediğini dile getiren Güler, enerji sektöründe ''sessiz bir devrim'' yaptıklarını söyledi. CHP grubunda yaptıkları çalışmalarla ilgili sunuş yapabileceğini, yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verebileceğini, bildiren Güler, enerjinin sadece petrol ve doğalgazdan ibaret olmadığını, bunun içinde elektrik, su ve diğer kaynakların da bulunduğunu vurguladı. AR-GE projeleri ve diğer çalışmalar hakkında bilgi verirken, kendisinin, ''heyecanlı olduğu'' ifade edilerek eleştirildiğini söyleyen Güler, ''biz işsiz olduğumuz için milletvekili, bakan ya da siyasetçi olmadık. Buraya da tombaladan çıkarak gelmedik. Ben kömürü de doğalgazı da bor madenini de tanıyarak geldim'' diye konuştu. ''HÜKÜMETLER GÖTÜRDÜ'' Hiç kimsenin, bir diğerinden daha az vatansever olmadığını, herkesin yolsuzluğa karşı çıktığını, amacının temiz gelip temiz gitmek olduğunu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın ''hükümetler kurdurduğunu, hükümetler götürdüğünü'' dile getiren Güler, şöyle konuştu: ''2 seneyi yakın görev yapıyoruz. Bir günde bile bozulabilirdik. Bu öyle bir bakanlık ki bir günde bile bozulabilir. Ama şu ana kadar çok şükür, en azından sizin yüzünüze bakabilecek durumdayım. Yerli ve milli kaynaklara önem veren, sizler gibi bir kişiyim, ekibim de öyle. Biz, şu ana kadar ne dediysek yaptık. Bana şu ana kadar yanlış yaptığımız bir şey söyleyin. Şimdi, biz bir sürü anlaşmayı kucağımızda bulduk. Hatta bunların içinde herşeyi usulen uygun mukaveleler geldi önümüze... Biz onları teker teker masaya yatırdık, oturduk inceledik. Bu işe kafamızı değil sadece gönlümüzü koyduk. Ülkemiz için yaptık. Soruşturmalarla ilgili dosyalara bir baksanız, çalışan arkadaş bulamayız. Bunlar suçlu anlamında söylemiyorum. Bu soruşturma mekanizması, teftiş mekanizması ile ele alınması gereken bir nokta.'' PETROL KAÇAKÇILIĞI Konuşmasında, petrol kaçakçılığına da değinen Güler, ''biz aslında düğmeye çoktan bastık'' dedi. Bakanlık bünyesinde çalışmaların sürdüğünü, giderek rakamın azaldığını bildiren Güler, bu işin çok yönlü, parametreli bir olay olduğunu kaydetti. Güler, ''onun için burada topun direkten dönmemesi lazım. Avuta da çıkmaması lazım. Ama buradaki amaç, bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Bu işi yapanları sisteme sokmak. Burada amaç, cezadan ziyade olayı legalize etmek, sisteme sokmak'' diye konuştu. Zor sorunların kolay çözümleri olmadığını anlatan Güler, bu olayın üzerine sistematik şekilde gittiklerini, ama tarzlarının, ''bu işleri davul zurna çalarak yapmak olmadığını'' söyledi. ''Bazı şeyler söylenmez, yapılır'' diyen Güler, bununla ilgili çalışmaların devam ettiğini, sonuç alınacağından da emin olduğunu kaydetti. Bioenerji konusunda da bilgi veren Güler, bu konudaki çalışmaların başladığını bildirdi. ''SIKINTI 2010-2011 GÖRÜNÜYOR'' Bakan Güler, Türkiye'nin kişi başına düşen elektrik tüketiminin 2 bin 150 kilowatt/saat, Avrupa'da ise bunun yaklaşık 3 katı olduğunu söyledi. Hilmi Güler, önceki hükümetin enerji talep projeksiyonu çıkardığını, buna göre 2007'de bir sıkıntı olacağından bahsettiğini anımsattı. Kendilerinin bunu yeniden ele aldığını ve hesabını yaptıklarını anlatan Güler, ''Bu hesap 2010-2011 görünüyor. O bakımdan bir sıkıntımız yok. Ve kimseyi de (enerji krizi oluyor, şu yatırıma bu yatırıma zorlamıyoruz. Yani kimsenin kapalı kapılar ardında, kaşla göz arasında bu yatırımı filan teşvik etmeye de çalışmıyoruz. Bizim her şeyimiz açık. Bir yasa çıkarırken de herkesi çağırıyoruz'' dedi. Yaptıkları çalışmalar içinde yenilenebilir enerji başta olmak üzere, dünya ne yapıyorsa onu yaptıklarını, kimseden aşağı kalır bir çalışma tarzlarının olmadığını dile getiren Güler, ''bütün mesele gafil avlanmamak, affedersiniz enayilik yapmamak'' dedi. Güler, şöyle devam etti: ''Kömürümüz var, suyumuz var. Bunları kullansanız dahi, 2020 yılına kadar biz kaynaklarımızı kullansak, yine de bizim ya ithal doğalgazla, ya ithal kömürle ihtiyacımızı karşılamamız lazım. Veya elektrik satın alacağız. Bu da bir yol, bu da tercih. Biz doğrularla tercihler arasında çalışma yapıyoruz. Yaptığımız hesapta şu var: Şu anda hemen 2006-2007 diye bir darboğaz yok. 2010 veya 2011 bugünkü hesaba göre... Yaptığımız çalışmalar bunu gösteriyor. Burada da ne kadar bilinen yerli kaynaklar varsa, bütün kaynaklarımızı kullansak dahi açığımız kapatamıyoruz. Ya Kolombiya, Güney Afrika gibi kömür ithal edeceğiz, ya doğalgaz getireceğiz, ya petrolden üreteceğiz ya da elektrik satın alacağız. Veyahut nükleer enerjiye geçeceğiz. Tercih meselesi.'' 'NÜKLEER BİLİNÇ'' Türkiye'nin nükleer enerji konusuna ''sıfırdan başlayan bir ülke'' olmadığını dile getiren Güler, ''nükleer teknolojiyi yeni öğrenen bir devlet değiliz'' dedi. Çernobil'den sonra nükleer enerji konusundaki hassasiyetin daha da artığını anlatan Bakan Güler, şöyle devam etti: ''Bütün sınırlarımız nokta nokta kontrol ediliyor. Sonra biz yapmamış olsak bile, Ermenistan'da, İran'da, Rusya'da Bulgaristan'da, Romanya'da var. Yani gözlerinizi kapatırsanız, sadece kendinize gece olur... Yani dünya dönüyor. O zaman şunu yapacağız; 441 tane nükleer enerji santrali çalışıyor şu anda, 31 tanesi inşa ediliyor. Kapasitelerini artırıyor, ya da rehabilite, modernize ediyorlar. Giderek düşüyor bunun fiyatı. İsterseniz petrolden yapın, isterseniz nükleer alın. Tercih sizin... Bunun ilk yatırımı bir miktar pahalı, ondan sonra düşük. Üstelik stabil elektrik yapıyor. Tamam deprem, doğrudur... Japonya da deprem ülkesi, orada da var. Nükleer denizaltıları aynı zamanda enerji üretiyorlar. Üstelik dalgalarda, fırtınalarda sallanıyorlar. Bunun tedbirini aldıktan sonra bir sorun yok. Ama siz derseniz ki (almayalım da başka birşey yapalım). Tamam tercih sizin. Ama biz hükümet olarak bunu programımıza koyduk. Önlemini alırsanız, yatırımını ona göre yaparsanız, paranızı bastırırsanız duvarlarını daha kalın yaparsınız, tedbirini alırsınız, atık meselesini de çözersiniz. Hiçbirimiz enayi değiliz, çoluğumuz çocuğumuz var. Neler olduğunu biliyoruz, aynı gemideyiz. Olay bu... Bir karbondioksit olayı var, bir de bu var. Ama derseniz ki, bioenerji olayı var, onu da başlattık. Taş Devri, taşlar bittiği için değil, teknoloji değiştiği için başka bir devre geçildi. Petrol de belki devrini hidrojene geçirecek. Devirler de değişiyor. Bizim tercihimiz bu. Hiçbiri şıkkı da olabilir. Kandille de oturabiliriz. Bu işin şakası.''