Fenerbahçe taraftarı haklı olarak 'neden biz?' diye soruyor çünkü...
Abone olİNTERNETHABER.COM- Kötüyü kötüyle örnek vermek yanlış olsa da, bataklığı andıran futbol dünyasının tek günah keçisi olarak Fenerbahçe'nin seçilmesi vicdanları kanatıyor.
Sarı lacivertlilerin isyan nedenlerinin başında da bu durum geliyor. Soruşturmanın Almanya'da patlak veren soruşturmayla başlaması iddianameyi savunanları ne kadar haklı çıkarıyor? Eski davaların zaman aşımına uğraması kırılan gönülleri tamir etmeye yeter mi?
2003-2004 sezonunda Beşiktaş-Rize maçında şike yapıldığına ilişkin belgeler yayınlanmadı, Telefon kayıtları çarşaf çarşaf basında yer aldı. Ve Beşiktaş, Rize'ye verilen "ilginç" bir penaltıyla maçı 1 - 0 kaybediyor. Sonuçta Rizespor 42 puanla 1. Lig'de kalıyor. 40 puanlı Bursaspor ise küme düşüyor. Dosyalar halının altına süpürüldü.
Yine o sezon Sivasspor, Samsunspor, Diyarbakırspor ile Akçaabat Sebatspor'un maçları örtbas edilen şike gelişmeleri olarak basına yansıdı.
Denizli-Fenerbahçe maçında Galatasaray'ın teşvik primi iddialarının cevabı verilebilmiş değil. Daha eskilere gidilirse meşhur Galatasaray'ın Ankaragücü'nü "8-0" yendiği maç önümüze çıkıyor. Sarı kırmızılı taraftarlar kabul etmese de, kamuoyunda şike kanaati hasıl oldu. Daha eskilere de gidilebilir. Sayısız örnekler kuşkusuz çıkacaktır karşımıza.
Uzağa gitmeye de gerek yok aslında. Kayserisporlu futbolcu Ambarat'a "el altından teklif" götüren Galatasaray yönetimi hangi kefeye konulacak. Fenerbahçe'nin Emenike transferi ile Amrabat'ı "ayartma" girişimi arasında farklar olsa da özünde aynı şey aslında.
"Geçen sezon Galatasaray şampiyonluk yarışında olsaydı bile şike olaylarına karışmazdı" cümlesine kim gönül rahatlığıyla katılabilir?
31 Mart 2011'de yapılan menajerlik sınav sorularını iddianamede adı geçen Peker'in adamları tarafından çalındı. Soruları para karşılığı sızdırmakla suçlanan kişinin TFF yetkilisi değil miydi?
İddianamenin ek klasörlerinde derbi hakeminin değişmesi için TFF Başkanı Özgener'e Fenerbahçe'nin baskı yaptığına ilişkin konuşmalar yer alıyor. Büyük takımların hakem atamalarına ilişkin rahatsızlığı yeni bir durum mu?
Hakem ayarlamaları ilk mi oluyor? Şike ya da teşvik primi iddialarını ilk kez duymuş gibi hareket edenler şaşırmamak elde değil. Geçmişte bu tür haberler spor basınının manşetlerini süslemedi mi? "O hakemi bir daha maçımıza istemiyoruz" sesleri işitilmedi mi?
Hatta yabancı hakemlerin bile istendiği bir ülkede yaşadığımız unutulmasın. Üstelik öyle telefonda filan değil kameralar önünde söylendi. Bu tür müdahalelerle belki de şampiyonluğa ulaşan başka takımlar oldu.
14 Nisan'da çıkartılan yasayı milat alan alanlar geçmişin üzerine sünger çekiyor. Adaletsizlik de buradan başlıyor.
Neden Fenerbahçe hedef alındı sorusuna Etik Kurulu raporunda yer alan "Beşiktaş’ın ve Trabzon’un maçlarında şike olmadığı belirlenmiştir" raporunu delil gösterenler geçmişi günahlarını silemiyor. Daha doğrusu vicdanlarda açılan yarayı tedavi etmeye yetmiyor.
Adaletin bir diğer anlamı "hakkı olanı verme, hakkı gözetme" değil mi? Ortaya çıkan fotoğrafı adalet terazisinin neresine konulacak? Gırtlağına kadar batmış neresinden tutulursa elde kalan Türk futbolunun kötü adamı sadece Aziz Yıldırım mı?Esas sorulması gereken de bu olmalı.