BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Empati...

Daiş'ın, daha önce YPG'ye kaptırdığı Kobani'ye bir kez daha girmesiyle birlikte bölge bir kez daha cehenneme döndü.

Daiş'ın, daha önce YPG'ye kaptırdığı Kobani'ye bir kez daha girmesiyle birlikte bölge bir kez daha cehenneme döndü.

HDP kanadından feryatlar yükseldi.

Bir yandan doğudaki vatandaşlara, Kobani'de canlı kalkan olmaları için sınıra gitmeleri çağrısı yapıldı. Diğer yandan Türkiye'yi karalayan demeçler yayınlandı.

HDP, Daiş'ın Türkiye üzerinden Kobani'ye geçtiğini iddia etti, partililer ise paralel yapının desteğiyle Twitter'da da "TerroristTurkey" adında bir gündem başlığı açtı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Daiş militanlarının Kobani’ye Türkiye’den girdiği iddialarını yalanladı, "Elimizde görüntü var. IŞİD militanları Cerablus üzerinden geçti" dedi. YPG'nin üst kadrosu "Daiş Türkiye'den gelmedi" diye açıklama yaptı ama HDP'nin ateşini soğutmayı başaramadı.

Geçtiğimiz hafta Kobani'de yaşananların kısa özeti bu...

Aslına bakacak olursanız Kobani'ye yönelik bir saldırı, toplum olarak hepimizin empati yapması için müthiş bir fırsat oluşturdu. Bugün bu empatiyi en başta PKK'nın ve onların kanlı saldırılarını her fırsatta savunan HDP'lilerin yapması gerekiyor.

İnsanın canı nasıl da yanıyor değil mi?

Bir gecenin zifiri karanlığında veyahut bir sabahın şafağında vurulmak insanı nasıl cayır cayır yakıyor değil mi? Bir terör örgütünün dağlardan, su yataklarından, patikalardan sinsice inerek pusu atması nasıl da yakıp kavuruyor.

30 yıldır bu topraklarda böyle yaşadık...

Hangi karakolun ayın kaçında ve saat kaçta baskına uğrayacağını, kaç kınalı kuzunun evine şehadet şerbeti içip döneceğini kestiremeden bekledik.

Bir canlı bombanın nerede, saat kaçta kendini patlatacağını bilemeden yaşadık. Hangi belediye aracına, hangi caddede, hangi ara sokakta molotof atılacağını kestiremeden korku ve endişeyle evlerimize, işyerlerimize gidip geldik.

Güneydoğu'ya giden öğretmenlere, mühendislere, mimarlara ve dahi imamlara nerede pusu atılacağını bilemeden her gün ölüp ölüp dirildik.

Sizlerin sadece birkaç aydır Kobani üzerinden yaşadığınız korkuyu, dehşeti ve acıyı bu ülkenin insanı tam 30 yıldır yaşadı ve yaşıyor!

Sizler sadece iki kez "Yine mi saldırdılar?" dediniz. Oysa bizler, 30 koca yıldır her acı haber geldiğinde, "Yine mi?" demekten yorulduk.

Daiş'ın çatışmalarda öldürdüğü bir kaç PYD milatanının sokakta yatarken çekilen ceset fotoğrafını görünce yüreğinize adeta küçük yıldırımlar düştü değil mi?

Bu görüntüler bize yabancı değil oysa ki...

Çarşı izninde ensesinden vurulup, up-uzun bir kan izinin başucunda yatan  mehmetleri hep böyle izledik yıllardır. Sıra sıra tabutları, babasının tabuttaki yatışını anlamsızca izleyen hiç bir şeyden habersiz çocukları kahır ve isyan içinde seyrettik.

Ne kadar zor imiş değil mi?

Aylardır ortada bir belge, bir kanıt yok iken bile, Türkiye'nin Daiş terör örgütüne destek verdiğini dünyayı ayağa kaldırarak dillendirdiniz.

Birilerinin, sizi can evinizden vuran o terör örgütünün arkasında olduğundan şüphelenmek nasıl kahredici bir durum değil mi?

Sizler Kobani'ye yapılan ilk saldırıda bölge insanını sokaklara çıkmaya, isyan etmeye çağırdınız. Sokağa çağırdıklarınız ev ev dolaşarak 51 masum insanı barbarca katletti. Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılanı kurt kuzuya yapmazdı.

Oysa 30 yıldır bu ülkenin hiç bir yöneticisi sizden gelen saldırı sonrası halkına, "Sokaklara çıkın, evlerini ateşe verin, çocuklarını katledin!" demedi. Bu ülke insanın 5'te biri size aynı düşmanlık ve zalimlikle yaklaşsaydı ne olurdu hiç düşündünüz mü?

Türkiye Cumhuriyeti'nin yöneticileri Daiş'i bir terör örgütü olarak gördüğünü her fırsatta dile getirdi ve getirmeye devam ediyor. Tüm devlet kadroları, bu terör örgütünü desteklemediğini ve bundan sonra da desteklemeyeceğini söylüyor.

Bunun yanı sıra Kobani'den kaçıp gelen kürtlere sınırlarını, sofrasını, yüreğini açıyor. Ama tüm bunlara rağmen açıklamalar ve tavırlar size inandırıcı gelmiyor değil mi?

Anlamadığınız yer işte tam da burası...

Türk milleti sizden de aynı davranışları bekliyor. PKK'nın bir terör örgütü olduğunu, barışın gelmesi için silah bırakması gerektiğini haykırmanızı istiyor.

Siz bunu söylemediğiniz, söyleyemediğiniz için ülke halkı sizin "Barış istiyoruz" söylemlerinize inanmıyor. Bunun için sizleri terör örgütü destekçisi olarak görüyor.

Artık silahla beraber yalanlarınızı da bırakmanız gerekiyor.

Dünya alem biliyor ki Avrupa'nın bir dizinde Daiş isimli terör örgütü varsa, öteki dizinde PKK, YPG, HDP, yani kısaca siz varsınız.

Amerikan Başkanı Obama daha bir kaç gün önce, "Türkiye Daişş konusunda bize yeterince destek vermedi" diye açıklama yaptı. Belli oluyor ki Amerika bölgeyi devamlı gözetliyor kuş uçsa haberleri oluyor. Bölgeden Kobani'ye geçiş olsa şimdi Holywood'da sinema filmini izliyor olurduk.

Onun için ya söylediklerinizi ispat edin, ya da “Kobani'ye saldıran IŞİD Türkiye'den destek almıyorsa, hükümet bunu kanıtlamalı” tarzı gülünç açıklamalar yapmaktan vazgeçin.

Yoksa bunun acısını hep birlikte çekeceğiz!

Empati demişken...

Galiba aynı empatiyi Kobani'ye saldırı oluyor diye sevinenlerin de yapması gerekiyor. Yaşadığımız acıyı şimdi içinde kadınların, çocukların ve masumların olduğu bir başka halk yaşıyor.

Kobani'de binlerce akrabası olan Kürt kardeşimizin olduğunu unutmayın. Bizi ancak ve ancak yaşadığımız ortak acılar bir araya getirecek.

Terör kimden gelirse gelsin lanetleyeceğiz ve barışın tesisi için hep birlikte çalışacağız. Çünkü tek çıkış yolumuz bu!