Empati...
Daiş'ın, daha önce YPG'ye kaptırdığı Kobani'ye bir kez daha girmesiyle birlikte bölge bir kez daha cehenneme döndü.
Daiş'ın, daha önce YPG'ye kaptırdığı Kobani'ye bir kez daha
girmesiyle birlikte bölge bir kez daha cehenneme döndü.
HDP kanadından feryatlar yükseldi.
Bir yandan doğudaki vatandaşlara, Kobani'de canlı kalkan olmaları
için sınıra gitmeleri çağrısı yapıldı. Diğer yandan Türkiye'yi
karalayan demeçler yayınlandı.
HDP, Daiş'ın Türkiye üzerinden Kobani'ye geçtiğini iddia etti,
partililer ise paralel yapının desteğiyle Twitter'da da
"TerroristTurkey" adında bir gündem başlığı
açtı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Daiş militanlarının
Kobani’ye Türkiye’den girdiği iddialarını yalanladı,
"Elimizde görüntü var. IŞİD militanları Cerablus üzerinden
geçti" dedi. YPG'nin üst kadrosu "Daiş Türkiye'den
gelmedi" diye açıklama yaptı ama HDP'nin ateşini soğutmayı
başaramadı.
Geçtiğimiz hafta Kobani'de yaşananların kısa özeti bu...
Aslına bakacak olursanız Kobani'ye yönelik bir saldırı, toplum
olarak hepimizin empati yapması için müthiş bir fırsat oluşturdu.
Bugün bu empatiyi en başta PKK'nın ve onların kanlı saldırılarını
her fırsatta savunan HDP'lilerin yapması gerekiyor.
İnsanın canı nasıl da yanıyor değil mi?
Bir gecenin zifiri karanlığında veyahut bir sabahın şafağında
vurulmak insanı nasıl cayır cayır yakıyor değil mi? Bir terör
örgütünün dağlardan, su yataklarından, patikalardan sinsice inerek
pusu atması nasıl da yakıp kavuruyor.
30 yıldır bu topraklarda böyle yaşadık...
Hangi karakolun ayın kaçında ve saat kaçta baskına uğrayacağını,
kaç kınalı kuzunun evine şehadet şerbeti içip döneceğini
kestiremeden bekledik.
Bir canlı bombanın nerede, saat kaçta kendini patlatacağını
bilemeden yaşadık. Hangi belediye aracına, hangi caddede, hangi ara
sokakta molotof atılacağını kestiremeden korku ve endişeyle
evlerimize, işyerlerimize gidip geldik.
Güneydoğu'ya giden öğretmenlere, mühendislere, mimarlara ve dahi
imamlara nerede pusu atılacağını bilemeden her gün ölüp ölüp
dirildik.
Sizlerin sadece birkaç aydır Kobani üzerinden yaşadığınız korkuyu,
dehşeti ve acıyı bu ülkenin insanı tam 30 yıldır yaşadı ve
yaşıyor!
Sizler sadece iki kez "Yine mi saldırdılar?"
dediniz. Oysa bizler, 30 koca yıldır her acı haber geldiğinde,
"Yine mi?" demekten yorulduk.
Daiş'ın çatışmalarda öldürdüğü bir kaç PYD milatanının sokakta
yatarken çekilen ceset fotoğrafını görünce yüreğinize adeta küçük
yıldırımlar düştü değil mi?
Bu görüntüler bize yabancı değil oysa ki...
Çarşı izninde ensesinden vurulup, up-uzun bir kan izinin başucunda
yatan mehmetleri hep böyle izledik yıllardır. Sıra sıra
tabutları, babasının tabuttaki yatışını anlamsızca izleyen hiç bir
şeyden habersiz çocukları kahır ve isyan içinde seyrettik.
Ne kadar zor imiş değil mi?
Aylardır ortada bir belge, bir kanıt yok iken bile, Türkiye'nin
Daiş terör örgütüne destek verdiğini dünyayı ayağa kaldırarak
dillendirdiniz.
Birilerinin, sizi can evinizden vuran o terör örgütünün arkasında
olduğundan şüphelenmek nasıl kahredici bir durum değil mi?
Sizler Kobani'ye yapılan ilk saldırıda bölge insanını sokaklara
çıkmaya, isyan etmeye çağırdınız. Sokağa çağırdıklarınız ev ev
dolaşarak 51 masum insanı barbarca katletti. Yasin Börü ve
arkadaşlarına yapılanı kurt kuzuya yapmazdı.
Oysa 30 yıldır bu ülkenin hiç bir yöneticisi sizden gelen saldırı
sonrası halkına, "Sokaklara çıkın, evlerini ateşe verin,
çocuklarını katledin!" demedi. Bu ülke insanın 5'te biri
size aynı düşmanlık ve zalimlikle yaklaşsaydı ne olurdu hiç
düşündünüz mü?
Türkiye Cumhuriyeti'nin yöneticileri Daiş'i bir terör örgütü olarak
gördüğünü her fırsatta dile getirdi ve getirmeye devam ediyor. Tüm
devlet kadroları, bu terör örgütünü desteklemediğini ve bundan
sonra da desteklemeyeceğini söylüyor.
Bunun yanı sıra Kobani'den kaçıp gelen kürtlere sınırlarını,
sofrasını, yüreğini açıyor. Ama tüm bunlara rağmen açıklamalar ve
tavırlar size inandırıcı gelmiyor değil mi?
Anlamadığınız yer işte tam da burası...
Türk milleti sizden de aynı davranışları bekliyor. PKK'nın bir
terör örgütü olduğunu, barışın gelmesi için silah bırakması
gerektiğini haykırmanızı istiyor.
Siz bunu söylemediğiniz, söyleyemediğiniz için ülke halkı sizin
"Barış istiyoruz" söylemlerinize inanmıyor. Bunun
için sizleri terör örgütü destekçisi olarak görüyor.
Artık silahla beraber yalanlarınızı da bırakmanız gerekiyor.
Dünya alem biliyor ki Avrupa'nın bir dizinde Daiş isimli terör
örgütü varsa, öteki dizinde PKK, YPG, HDP, yani kısaca siz
varsınız.
Amerikan Başkanı Obama daha bir kaç gün önce, "Türkiye
Daişş konusunda bize yeterince destek vermedi" diye
açıklama yaptı. Belli oluyor ki Amerika bölgeyi devamlı gözetliyor
kuş uçsa haberleri oluyor. Bölgeden Kobani'ye geçiş olsa şimdi
Holywood'da sinema filmini izliyor olurduk.
Onun için ya söylediklerinizi ispat edin, ya da “Kobani'ye
saldıran IŞİD Türkiye'den destek almıyorsa, hükümet bunu
kanıtlamalı” tarzı gülünç açıklamalar yapmaktan
vazgeçin.
Yoksa bunun acısını hep birlikte çekeceğiz!
Empati demişken...
Galiba aynı empatiyi Kobani'ye saldırı oluyor diye sevinenlerin de
yapması gerekiyor. Yaşadığımız acıyı şimdi içinde kadınların,
çocukların ve masumların olduğu bir başka halk yaşıyor.
Kobani'de binlerce akrabası olan Kürt kardeşimizin olduğunu
unutmayın. Bizi ancak ve ancak yaşadığımız ortak acılar bir araya
getirecek.
Terör kimden gelirse gelsin lanetleyeceğiz ve barışın tesisi için
hep birlikte çalışacağız. Çünkü tek çıkış yolumuz bu!