BIST 9.360
DOLAR 34,56
EURO 36,30
ALTIN 2.999,61

Emine Erdoğan'dan önce, Emine Erdoğan'dan sonra!..

Bu ülke de Cumhurbaşkanı eşlerinin ülkeleri adına nasıl sorumluluk alması gerektiği adına Emine Erdoğan örnek olmuştur...

Bakın Cumhuriyet tarihinde Cumhurbaşkanlarımız ile birlikte eşlerini de tanıdık…

Kuşkusuz her biri son derece değerli ve saygın birer hanımefendi olarak karşımıza çıktı..

Bazılarının az veya çok bu ülkede sosyal çalışmaları oldu…

Bazıları önemli izler bıraktı…

Ama bugün görüyoruz ki bir isim çok farklı…

İşte o isim  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan…

İdlib kampanyasına  57 briket ev yardımında bulununca  bugüne kadar ki duruşu ile ilgili yazı yazmamak haksızlık olurdu…

Asla “First Lady” havasında olmadan  dün neyse bugünde “Emine Hanım” yaklaşımı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yürüyor…

Hiç işin görüntüsünde olmadı...

Toplumda en küçük 'Bu  hiç olmadı' dedirten en küçük bir tavrı görülmedi...

Hep örnek oldu..

Neredeyse 18 yılı olağanüstü gelişmelerle geçiren bir Cumhurbaşkanının eşi olarak sınav vermek kolay mı?

Sessizce hep devreye girdi, duyulmasını istemediğini öğrendiğimiz bir çok  sosyal olay karşısındaki duruşu ve çözüm üretişini kimseler bilmez...

Son derece vakur duruşunu takdir etmemek mümkün mü?

Ara sıra olmaz sözlere uğramasına rağmen asla medya da veya başka yerlerde asla İsminin kullanılmasına izin vermedi.

İlk zamanlarda askerin ve diğerlerinin takındığı tavıra rağmen son derece olgun davranmasını öğretti...

Hz. Mevlana’nın;

“Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.

Gece gibi ol ayıpları örtmekte.

Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte. 

Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.

Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.

Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol”

sözünün hakkını veren bir Cumhurbaşkanı eşini konuşuyoruz..

Uzun yıllardır takip ediyoruz...

Mütevazı…

Şefkatli…

Merhametli…

Cömert…

Tevazu sahibi

Kimsesizlerin kimsesi...

Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan bir Cumhurbaşkanı eşi…

Ve en önemlisi toplum için  ülkesi ve milletinin sağlıklı nesli için proje üreten bir anne o...

Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı döneminde de öyle örnek çalışmalara imza atarken onlara karşı  bir gazeteci olarak kayıtsız kalmak mümkün değil…

İşte bu yazımın da nedeni de işte bu…

İşte başlı başına muhteşem bir proje  “SIFIR ATIK…”

Altında Emine Erdoğan imzası var!..

Bu mücadeleyi o himayesine aldı...

Ve hep o mücadelenin içinde oldu...

Cumhurbaşkanı eşi olarak 2017 yılında himayelerine alarak başlattığı Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum  ile  adeta "Ana oğul " gibi mükemmel bir şekilde yürütüp halkın bilinçlendirilmesi  noktasında  önemli yol katettiği  “SIFIR ATIK PROJESİ”  başlı başına büyük bir olaydır…

Çevre adına...

Toplum  adına...

Gelecek adına...

Daha yaşanabilir bir Türkiye adına...

Hayati bir meseleye el atarak son derece önemli bir sorunu ülke gündemine taşımakla kalmayıp çözüm üretti...

Emine Erdoğan'dan önce "SIFIR ATIK" bu ülkenin gündemine böylesine seferberlik başlatacak kadar var mıydı?

Son derece önemli bir sorunu gündeme taşımakla kalmayıp sorunu çözme noktasında dünyadaki bütün devlet başkanlarının eşlerine karşı  da örnek oldu…

Öyle ki…
 
Türkiye’de “SIFIR ATIK” seferberliği başlatırken BM Genel Kurulu kapsamında düzenlenen “Sıfır Atık'la İlgili Ulusal Girişimler Neden Önemli?” başlıklı panele katılarak görüşlerini bütün dünya ile paylaştı…
 
“Bilinçsiz tüketimden doğan kirliliği ve doğal kaynakları tüketilmiş bir ülkeyi, çocuklarımıza miras bırakamazdık, sizde bırakmayın” vurgusu yaparken çevre krizinin sadece bir çevre kirliliği meselesi olmadığı, hayatın tüm yönlerini etkileyen  hatta insan neslinin devamlılığı ile  konu olduğunu anlattı..


Kullan-at, giy-at diye, büyük bir başarı gibi sunulan yaşam tarzlarının, aslında ne kadar ilkel olduğu bu ülkede Emine Erdoğan’ın böylesine önemli bir projeyi himayesine almasıyla fark  etmeye başladı bu ülke..

Bu sayede de  Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın başlattığı, 'atık azaltma' girişimi dahi başlatıldı…
 
Yani  Emine Erdoğan bir Cumhurbaşkanı eşinin “SIFIR ATIK” gibi hayata bir proje ile neler yapabileceğini kullanıp hemen atmamak, yeniden kullanmak, uzun süre giymenin yeniden kazanmamız gereken refleksler olduğunu  topluma enjekte ettiriyor.

Emine hanım bu  projeyi himayesine almasaydı toplumda “sıfır atık “ konusunda böylesine bir duyarlılık  başlar mıydı?

Bunun cevabı “Daha önce neden yoktu?” sorusudur…

Emine Erdoğan hiç yerinde durmadı...

Görülüyor ki boşa vakit harcamadan eşinin yüküne sosyal sorumluluk projeleri ile el attı..

Yetmedi…

Denizlerde de temizlik seferberliği başlatıldı..
 
TURMEPA öncülüğünde yapılan bu seferberlikle, Türkiye'nin önde gelen 760 kuruluşunun denizlerin kirliliğini önlemek için ‘Sıfır Atık Mavi Sözü’nü  dahi aldı…
 
O nedenle Cumhurbaşkanı eşinin sadece bir Cumhurbaşkanı eşi olmadığı  ülkesinin sosyal sorunları için  yeri geldiği zaman  sorumluluk alması ve takipçisi olması gerektiğini anlattı bu topluma…
 
İsterse otururdu Külliye’ de  böylesine duyarlılık göstermez sadece işin havasında kalırdı!

Yapmadı…

Sadece sıfır atık mı?

Değil…

Bilmediğimiz bir çok hayır işinin içinde bizzat olduğu söyleniyor…
 
Bakın…

Emine Erdoğan sadece görüntü veren Cumhurbaşkanı eşi olmaz iken sessizce önemli  çalışmaların altına imza attı.
 
Koronavirüsle mücadelede kayıtsız kalmayıp hiç kimsenin yapmadığını yaparak dünya liderlerinin eşlerine 28 Nisan'da birer mektup da gönderdi...

 
Türkiye'de bu sürecin erken dönemde alınan tedbirler ve sağlık sisteminin güçlü altyapısıyla birçok ülkeye oranla daha az zayiatla geçirildiğini vurgularken, ülkelere tıbbi malzeme yardımı yapıldığını anlattı…
 
En önemlisi  ders verdi..

Tüketim odaklı hayatların çevreye verdiği zarar ve iklim krizinde tehlike çanlarının çaldığının tartışıldığını anımsatırken COVID-19'da uygulanan kısıtlamalarla tabiatın son iki ayda şaşırtıcı bir hızla kendine gelmeye başladığına da işaret etti..
 
Bilim insanlarının kirlilikte ve karbon gazı salınımında ciddi bir azalma olduğunu vurguladığından söz edip buna örnek olarak yavaşlayan su taşımacılığı trafiği ile de İstanbul Boğazı'nda yunusların daha sık görülmeye başladığını vurgulaması ders gibi..
 
Emine Erdoğan bu ülke de Cumhurbaşkanı eşlerinin de  ülkesinin sorunlarına karşı sosyal  projelerde  görüntü olarak değil icraat olarak sorumluluk alması gerektiğini anlattı…
 
O nedenle  Türkiye'de  Cumhurbaşkanı eşi olmak Emine Erdoğan’dan önce Emine Erdoğan’dan sonra diye adlandırılacaktır diye düşünüyorum…

Emine Erdoğan bir Cumhurbaşkanı eşi olarak duruşu ve ortaya koyduğu sorumluluk alma duygusu ile bence milattır...

Çünkü sönmemesi gereken bir ışık vermiştir…
 
Tek başına “SIFIR ATIK” projesini bile tarih yazacaktır ki bu  tarih yazış, gelecek nesillerin sağlıklı yaşamı için bir dua gibi karşımıza çıkacaktır…
 
Üstat İsmet Özel’in çok güzel bir sözü vardır…

Der ki;
 
“Ancak içinden aydınlanan, dışına ışık verir”
 
Emine Erdoğan hem duruşu hem duyarlılığı hem de sorumluluk alma yürekliliği ile içinden aydınlanan ve dışına ışık veren  bir Cumhurbaşkanı eşi olarak karşımızdadır…

Belki görünmüyor ama kimsesizlerin de anası oluyor, mazlumların da, göçmenlerin de...

Bir çok Afrika ülkesinden  "hayır duası" almak da yine o var..

18 yıldır ailece bütün belaları bertaraf edip milletine hizmet eden Tayyip Erdoğan'ın arkasındaki gücün hep bu hayır duaları olduğunu yazdım..

Emine Hanım'ın İdlib kampanyasına  duyarsız kalmayıp 47 briket ev ile katılması ne kadar duyarlı olduğunu göstermedi mi?

Emine Erdoğan yüreğine  dokunan, bütün kimsesizleri ve mazlumları kucaklamaya çalışacak kadar şefkatli  bir anne olduğunu gösteriyor...

İnsanların acılarını umursayan, onları dinleyip, anlamaya çalışan, dayanak olan güçlü bir karakter o...

Biliyor ki;

İnsanoğlu güçsüzdür, bunca ağır yükü kimse tek başına kaldıramaz. Acıya düşmüş insanların çaresizlik, umutsuzluk girdabına sürüklenmelerine izin vermemek, Onların karanlık dünyalarına ışık ve umut olmak gerek!..

Takip ederken gördüğümüz Emine Erdoğan gerçeği bu...

Hiç tartışmasız Tayyip Erdoğan'ın en büyük şansı da o...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve  eşi Emine Erdoğan’ın  anlatmak için son sözü de Cenap Şehabettin’e bırakarak yazımızı noktalayalım. 
 
"Hakiki büyük adamlar güzel ağaçlara benzer. Dallarında yuvalar kurulur, gölgesinde yorgunlar dinlenir, çiçeklerine sürünenler güzel koku alırlar, meyvesiyle açlar doyar ve yaprakları arasından dökülen güneş damlaları toprağa hayat verir."

Allah onlara birlikte uzun ömürler versin...