BIST 9.673
DOLAR 35,16
EURO 36,58
ALTIN 2.959,13
HABER /  GÜNCEL

Emin Çölaşan kime taş attı?

Denktaş'la alay eden sonra onu New York'ta kahraman ilan eden gazeteci kim? İşte Çölaşan'ın tepkisi.

Abone ol

New York'ta yaplan Kıbrıs görüşmeleri medyamızda genel olarak tarihi bir zafer olarak sunuldu. Hürriye yazarı Emin Çölaşan ise aksini iddia ederek bunun bir zafer değil hüsran olduğunu iddia etti.

Çölaşan ayrıca görüşmeler öncesi Denktaş'ı yerden yere vuranların şimdi övgü yarışına girdiğini yazdı.  Çölaşan bu sözlriyle kendi grubunda yazılar yazan ve görüşmeler sırasında ekranlarda KKTC lideri Denktaş'ı ve Türk tarafının politikmasını yer göğe sığdıramayan Mehmet Al Birand'a gönderme yaptı.

Çölaşan, önce medyamızın attığı başlıkları sıraladı:

Rumlar şaşkın. -Türkiye satrançta büyük kazandı.-Devam Rauf Bey, tarih seni yazar.-Rumları köşeye sıkıştırdık. -Denktaş borsayı coşturdu. -Türkiye kazandı. -Ankara çok memnun. Erdoğan Denktaş'a teşekkür etti. -Planımız tuttu. Barış isteyenin Türkiye olduğu ortaya çıktı. -Takım oyunu. Siyasi kararlılık, diplomatik yaratıcılık ve yeni politikalar üretme cesareti, Ankara'yı Kıbrıs'ta çözümün mimarı yapıyor.

Zafer diye takdime edilen görüşmelerin aslında sonucunu kimsenin kestiremediği bir durumda olduğu belirten Çölaşan şu değerlendirmeyi yapıyor.

Ortada kimsenin zaferi falan yok. Biz masadan kaçmadık. Çözüm istediğimizi gösterdik. Ancak sonrasında ne olacağını da henüz hiç kimse bilmiyor. Bizim New York'ta yaptığımız, Türkiye Kıbrıs konusunda uzlaşmaya varmaz imajını değiştirmeye çalışmaktı. Önümüzde çok uzun bir müzakere süreci var. Sonrasını hiç kimse bilmiyor. 

ÇÖLAŞAN'DAN BİRAND'A TAŞ

Denktaş'ı sürekli eleştiren yazılarıyla dikkat çeken Mehmet  Ali Birand'ı hedef alan Çölaşan, şaşkınlığı gizleyemediğini şu satırlarla ifade ediyor:

Bir şey daha dikkatimi çekti! Daha düne kadar Denktaş'la alay edenler, aşağılayanlar, şimdi ona övgüler düzüyor! Bu nasıl iştir, nasıl bir dönmedir, ben anlamıyorum.

Müzakereler başlayacak, KKTC ile Rum tarafı arasında uzlaşma olmazsa -ki büyük olasılıkla olmayacak- yine Annan'ın dediği olacak. Annan bile dün akşam saat l8.45'te ‘‘ortada çözüm yok, bizi zor sorunlar bekliyor’’ diyordu.

Acaba planını kabul etmediğimiz Annan son sözünü nasıl söyleyecek? Karşısında boynumuz kıldan ince mi olacak? O takdirde ne değişmiş olacak?

Yoksa dereyi görmeden paçaları mı sıvadık? Aman haaa, bunca pompalama, bunca beyin yıkama sonrasında bizi attan indirip eşeğe bindirmesinler!

Sonra eşekten düşmüş gibi olmayalım!