Emin Çölaşan çok sevdiği Sezer için bakın neler yazmış!
Emin Çölaşan çok sevdiği Sezer için bakın neler yazmış!
Emin Çölaşan tarzı bir yazı yazacağım bugün izin verirseniz..
Emin abimizin sokağın orta yerinde, aracından inerek kendisiyle
tokalaşan Sezer'i göklere çıkarması, bana bundan birkaç yıl
öncesinde yazılanları hatırlattı...
Vay vay vay...
***
Emin abimiz neler yazmış neler...
Bakın Çölaşan, bugün göklere çıkardığı Sezer'i 2 Haziran 2001
tarihli "Türkiye'nin talihsizliği (!)" yazısında nasıl yere
çakıyor:
-(...) Sezer'i giderek daha iyi tanıyoruz. İçine kapanık, başı
önüne eğik, konuşmayan, ilişki kuramayan, herkesten kaçan, devlet
yönetimine duygularını karıştıran, başbakanla bile küsen,
sorumluluktan kaçınan biri. Çeşitli kesimleri karşısına almak
istemeyen, açık tavır koyamayan bir kapalı kutu. O, kendisini
Çankaya'ya seçtiren Ecevit'in bir yanılgısı. Bugüne kadar
devletteki ağırlığını sadece geri çevirdiği yasalar ve
kararnamelerle hissettik ve hepsi o kadar!
***
Sezer'i YÖK düşmanı olmakla suçlayan Çölaşan, 10 Ocak 2001 tarihli
"Bay Cumhurbaşkanı okuyunuz" yazısında, daha da sertleşiyor:
-(...) Devletin kurumlarıyla sözlü olarak bile
muhatap olmuyor. YÖK salt çoğunluğunu
yitirmiş, çalışmak ve karar almak için Bay
Cumhurbaşkanı'nın ""yüksek
iradesini'' bekliyor. Bir devlet kurumunu çalışamaz duruma
sokuyor. Nedeni, YÖK'le kavgalı! YÖK'ü sevmiyor! Aynen
Fazilet Partisi ve yobaz takımı gibi!
***
Ve Emin abimizden kritik bir soru:
-Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'da tanımlanan görev,
yetki ve sorumlulukları arasında böyle duygusal
davranmak, kişisel kaprislerle ve adamına
göre muamele etmek var mı?
Hepsi bu mu?
Hayır!
***
Emin abimiz coştukca coşuyor:
-(...) Bizim medyamız bazen, birileri için abartılı bir
""şişirme'' ve ""övme'' hastalığına tutulur. Ahmet
Necdet Sezer bu hastalıktan iyi yararlandı! ""Kırmızıda
duruyor, yeşilde geçiyor... Tasarrufçu cumhurbaşkanı Çankaya'da
elektrikleri söndürdü... Dükkána gidip yoğurt aldı, vay bee...
Türkiye böylesini görmedi...
Bitmedi...
2 Haziran 2000 tarihli "Ciddiyetsiz komisyonlar" yazısında Sezer'i
"işbirlikçi" ilan eden Emin abimiz 2000 yılının 2 Haziran'ın da
Emin Çölaşan'ın acımasızlığı devreye giriyor:
-(...) Çoğu kararda ve seçimde Haşim Kılıç'ın başını çektiği
gerici ekip ağırlık koyuyor. Ahmet Necdet Sezer
onların oylarıyla başkan oluyor, Mustafa Bumin aynı kesimin
oylarıyla önceki gün başkan seçiliyor
***
Söz uçar, yazı kalır sözü çok doğru...
O yüzden Emin abimizin geçmişte yazdığı yazıların ardı arkası
kesilmiyor...
Tarih 23 Ağustos 2000.
Emin abimiz, bugün gurur duyduğu Sezer'e "Ahmet Bey" diye hitap
ediyor:
-Hükümet ortakları tarafından dün yapılan yazılı açıklamada
çok önemli, çok çarpıcı iki cümle var. Bunlara aynen
katılıyorum:
1- Tartışmalı bir konuda
kendisini Anayasa Mahkemesi yerine koymuştur. 2-
Kastı elbette öyle olmasa bile, rejim düşmanlarını
yüreklendirmiştir. Ne adına? "Hukuk''
adına!
Ve final...
Emin abimiz ne yapıyor biliyor musunuz?
"Bilanço" yazısında, Sezer'in Atatürkçülüğü'nü sorguluyor:
-(...) 'Bilanço' başlıklı yazısına, "Cumhurbaşkanı'nın ağzından hiç
Atatürk lafı çıkmadı.
***
Bugüne baktığımızda Emin abimizde Demirelvari bir dönüş
görüyoruz:
-Dün dündür, bugün bugündür.
Bu dönemde Cumhurbaşkanı sadece bir defa geri çevirdiği bir
kararname nedeniyle Emin Çölaşan tarafından tebrik ediliyor.
AK Parti döneminde ise Çölaşan tamamen Sezer'ci oluveriyor!
Nasıl?
Vay vay vay...
Değil mi?