Kasım 2003 tarihinde İstanbul kana bulanmıştı. Terör örgütü El Kaide bağlantılı iki saldırıdan başka mavi denizleri kırmızıya çevirecek bir saldırı daha yapılacaktı.
Abone olKapatılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, terör örgütü El-Kaide'nin Türkiye yapılanmasının, İstanbul'daki saldırılar dışında Alanya'ya gelecek olan bir İsrail gemisine de saldırı planladığı belirtildi. İddianamede, Türkiye yapılanmasını oluşturan 5 kişiden Habib Akdaş'ın sözde ''Türkiye emiri'', Gürcan Baç, Harun İlhan ve Baki Yiğit'in ''İstişare Şurası üyeleri'' olduğu, Adnan Ersöz'ün de ''yapılanmanın yurtdışı irtibatını sağladığı'' kaydedildi. El-Kaide'nin Türkiye yapılanmasının da irdelendiği iddianamede, ''cihat'' amacıyla 1994 yılı sonrası yurtdışına çıkan Habib Akdaş, Baki Yiğit, Gürcan Baç, Harun İlhan ve Adnan Ersöz'ün, aldıkları ''siyasi ve askeri eğitim''den sonra özellikle ''Selefilik akidesinin etkisinde kalarak örgütsel bir yapı oluşturdukları'' belirtildi. İddianamede, bu yapı oluşturulduktan sonra 2000 yılında yapılan görev paylaşımında, Habib Akdaş'ın örgütün sözde ''Türkiye emiri'', Gürcan Baç, Harun İlhan ve Baki Yiğit'in ''istişare şurası üyesi'' olarak seçildikleri, Adnan Ersöz'ün örgütün yurtdışı irtibatını sağlamakla görevlendirildiği, diğer sanıkların ise hücre yapılanmasını oluşturdukları kaydedildi. Bu paylaşımdan sonra Akdaş ve Yiğit'in, örgüt adına gerekli ortamı sağlamak üzere Afganistan'a gittiği, İlhan'ın ise siyasi ve askeri eğitim almak üzere yurtdışına gidecek kişilerin organizasyonunu sağlamak için Türkiye'de kaldığı anlatılan iddianamede, Ersöz'ün de Türkiye'den Afganistan'a gönderilecek kişilerin örgüt kamplarına ulaştırılmasını organize etmek için Pakistan'a gittiği vurgulandı. İddianamede, hücre yapılanması içinde yer alan bir kısım sanığın da, zaman zaman Afganistan'a giderek buradaki El-Kaide kamplarında siyasi ve askeri eğitim aldıkları ve ''cihat amacıyla çatışmalara katıldıkları'' bildirildi. LADEN'LE GÖRÜŞME Afganistan'a giden Akdaş ve Yiğit'in, önceden tanıştıkları Ürdünlü İbni Şeyh aracılığıyla El-Kaide'nin askeri kanat sorumlusu Ebu Hafs El Mısri ile görüştükleri ve Türkiye'den Afganistan'a gidecek kişilerin siyasi ve askeri eğitim görecekleri kampları belirledikleri ifade edilen iddianamede, Mısri'nin, Adnan Ersöz'ün de katılımıyla yapılan ikinci görüşmede Adana'da bulunan Amerikalılar'a ait İncirlik Hava Üssü ve Mersin Limanı'na gelip giden İsrail gemilerine eş zamanlı bombalı saldırı yapılmasının düşünüldüğünü, bu konuda yardım edip etmeyeceklerini sorduğu anlatıldı. Akdaş'ın da bu eylemleri kendilerinin yapabileceğini, ancak istihbarat ve fizibilite çalışmaları ile maddi desteğe ihtiyaç duyulduğunu söylediği belirtilen iddianamede, bunun üzerine El-Kaide karargahında örgüt lideri Usame Bin Laden ile görüşme ayarlandığı ve örgütün üst düzey yönetiminin de bulunduğu bir ortamda yapılan görüşmede anlaşma sağlandığı bildirildi. Bunun üzerine Akdaş'ın, eylemlerle ilgili çalışma yapmak üzere Türkiye'ye geldiği, Ersöz'ün ise finansman için Pakistan'da kaldığı anlatılan iddianamede, eylemler için gerekli olan 150 bin doların, Türkiye'de faaliyet gösteren El-Kaide üyesi ''Alaattin'' kod adlı Alaa Fettahi vasıtasıyla örgütten temin edildiği kaydedildi. İSRAİL GEMİSİ GELMEYİNCE... Örgütün şura üyeleri ve bütün hücre yapılanmasının 1997 ile 2001 yılları arasında Afganistan'ın Kabil ve Kandahar kentlerindeki kamplarda siyasi ve askeri eğitim aldığı ifade edilen iddianamede, eylemlerin organizasyonunun her aşamasında Akdaş, Baç ve İlhan'ın bulunduğu anlatıldı. İntihar eylemcilerinin seçiminde gönüllülük esasına başvurulduğu kaydedilen iddianamede, örgüt mensuplarının eylem öncesinde gizlilik kuralına bağlı kalarak, günlük yaşamlarını bu doğrultuda düzenledikleri, sık sık ikametgahlarını değiştirdikleri, sahte kimlik kullandıkları, telefonlarının kolay değişmesini sağlamak için de telefon bayisi açtıkları belirtildi. Örgüt üyelerinin ilk intihar saldırısını 7 Kasım 2003 tarihinde Alanya'ya gelecek İsrail gemisine yapmayı, bu eylemin gerçekleştirilmesi halinde 8 Kasım 2003 tarihinde sinagoglara eş zamanlı olarak ve bir hafta sonra da HSBC Genel Müdürlüğü'ne yapılmasını planladıkları ifade edilen iddianamede, ancak İsrail gemisinin beklenen tarihte Alanya'ya gelmemesi üzerine planda değişiklik yapılarak eylemlerin bir hafta sonraya ertelendiği anlatıldı. PATLAYICILARIN HAZIRLANMASI Patlayıcı yüklü kamyonların hazırlanmasında, öncelikle ana patlayıcı olarak tespit edilen TATP maddesini üretmek için ortam hazırlandığı, bu madde üretildikten sonra 5 kilogramlık tenekelere doldurulduğu, ayrıca el yapımı fünyelerle ateşleme düzeneği oluşturulduğu ve bu tenekelerin her bir kamyonet için 10'ar adet hazırlandığı ve kamyonetler içinde bulunan 3 sıra halinde 50'şer kilogramlık amonyum nitrat çuvallarının içine konulduğu belirtilen iddianamede, bütün bu işlemleri Afganistan'daki kamplarda aldığı eğitimle Habib Akdaş'ın gerçekleştirdiği, Fevzi Yitiz'in de kendisine yardımcı olduğu öne sürüldü. Patlayıcının elektrik düzeneğinin, el yapımı fünyelerden kablo ile uç alınmak suretiyle kamyonetin aküsüne yapılan bağlantılarla sağlandığı vurgulanan iddianamede, bu işlemi de Gürcan Baç'ın gerçekleştirdiği anlatıldı. KORKUNÇ SALDIRILAR... Patlayıcı yüklü kamyonetlerle 15 Kasım 2003 tarihinde saat 09.30 sıralarında Şişli'deki Beth İsrael ve Beyoğlu'ndaki Neve Şalom sinagoglarına yönelik eş zamanlı intihar saldırıları düzenlendiği belirtilen iddianamede, Beth İsrail Sinagogu'ndaki saldırıda ''canlı bomba'' Mesut Çabuk ile 14 vatandaşın, Neve Şalom Sinagogu'ndaki saldırıda da ''canlı bomba'' Gökhan Elaltuntaş ile 10 vatandaşın öldüğü, çok sayıda vatandaşın yaralandığı, işyerleri ve araçlarda hasarlar oluştuğu hatırlatıldı. Bu saldırıların ardından 20 Kasım 2003 tarihinde saat 10.55 sıralarında yine aynı şekilde patlayıcı yüklü kamyonetlerle Levent Büyükdere Caddesi üzerinde bulunan HSBC Bankası Genel Müdürlüğü binası ve 5 dakika arayla Beyoğlu'ndaki İngiltere Başkonsolosluğu'na yönelik 2 ayrı intihar saldırısı daha gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, HSBC'ye yönelik saldırıda ''canlı bomba'' İlyas Kuncak ve 15 vatandaşın, başkonsolosluğa yönelik saldırıda da ''canlı bomba'' Feridun Uğurlu ile İngiltere Başkonsolosu Roger Short ve 17 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin yaralandığı, işyerleri ile araçların hasar gördüğü kaydedildi.