BIST 9.390
DOLAR 34,46
EURO 36,34
ALTIN 2.865,00
HABER /  GÜNCEL

El Cezire mi Roj Cezire mi?

El-Cezire’deki yayınlanan PKK belgeseli büyük tepki topladı. İşte belgeselin deşifresi...

Abone ol

Ankara, ABD Dışişleri Bakanı Condelezza Rice’ın ziyaretiyle diplomatik yaraları sardığı saatlerde Kuzey Irak sınırında PKK’ya karşı ‘rutin’ ama kapsamlı bir askerî operasyon sürdürülüyordu. Rice’ın ziyaretinden hemen önce Arap dünyasının en çok izlenen haber televizyonu El Cezire’nin PKK kamplarında çekim yaparak sunduğu iki bölümlük ‘Dağ Devleti’ adlı belgesel haber görüntüleri yayınlandı. Arap dünyasının yanlış bilgilendirildiğine ve El Cezire’nin PKK propagandası niteliğinde yayın yaptığına dikkat çeken AK Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, Devlet Bakanı Beşir Atalay’a yönelttiği soru önergesiyle konuyu TBMM gündemine taşıdı.

Televizyonun Büyüteç isimli programında Ahmet Ezzavati tarafından sunulan 36 dakikalık belgeselde kadın teröristler ve kamp sorumlularıyla röportajlar yer alıyor. Kürdistan Ulusal Cephesi (ERNK) örgütünün öldürülen lideri Mahsun Korkmaz’ın adını taşıyan kampta çekilen belgesel, sınırsız teknoloji imkânları, terzi atölyesi, bir militanın şırıngayla fare beslemesi gibi ayrıntılar üstüne kurulmuş. PKK militanları çevreci, teknolojiyi son derece iyi kullanan, barışçı ama özgürlük savaşçısı olarak anlatılıyor. Belgeselin tamamının gayriresmi tercümesini yaptıran Çömez, “El Cezire’nin böyle bir program yapması tasvip edilemez. Bu basit bir habercilik anlayışı ile izah edilemez. Program deşifre edildiğinde sanki psikolojik bir operasyonun parçaları birleştirilmiş gibi. Arap dünyasının en önemli yayın organlarından biri olan El Cezire’nin tam da Türkiye’nin PKK’yı yok etme operasyonları yaptığı bir dönemde program yayınlaması dikkat çekici.” diyor.

Çömez, bir de uyarıda bulunuyor: “Belgeselin devamı olduğunu duyuyoruz. Dilerim yayınlar burada kesilir.” El Cezire Türkiye temsilciliği yetkilileri yayınla ilgili yorum yapmak istemiyor. Ancak daha önce Roj Tv ile ilgili yaşanan hareketlilik El Cezire belgeseli için de yaşanacak gibi. Askerî kaynakların verdiği bilgiye göre konu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de gündeminde. Ve önümüzdeki günlerde bu konuda ciddi adımlar atılması bekleniyor.

BEDEVİLİĞİ MEDENİYETE ÇEVİREN ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI!

Belgeselde yer alan ifadeler ise şöyle:

“Kendine özel bir hayat tarzı ve düzeni kurmuş olan komuta merkezine doğru yol alıyoruz. Kışla beraber burayı terk eden insanlar, kışın bitmesiyle yeniden buraya geliyorlar. Hayalini kurdukları Kürdistan devletinin oluşumu burada, dağda atılmış durumda. İşte bunlar Kürdistan İşçi Partisinin (PKK) savaşçıları, bedeviliği medeniyete dönüştürdüler.

“Komuta merkezinde örgütün 20 yılı aşkın süredir devam eden faaliyetlerini gün ışığına çıkartmayı ve insanları bilgilendirmeyi amaçlıyoruz... Hareket gece bile durmuyor. Burada kışın ve hayatın zor koşulları, insanları hayvanlarla uğraşmaya itmiş. Bu insanlar tabiat âşığı; ağaçları kesmiyorlar, zorda kalınca kuru ağaçları kesiyorlar. Isınmak ve yemek pişirmek için kullanılan kuru ağaçları bulmak için kilometrelerce yol alıyorlar. Avlanma ve tabiatı olumsuz etkileyecek her türlü davranış yasak.

“Bu insanlar, hayata çok önem verdikleri halde, ölüm enselerinde. Ailelerini terk etmişler ve bütün zorluklara rağmen, kendi dillerini kullanıyorlar, kendi kültürlerini yaşıyorlar. Kürt alfabesi Türkiye’de kullanılmıyor, Türkiye bu harfleri cezalandırıyor. Türkiye, güvenlik gerekçesiyle, bu meseleyle ilgili çok özel ve ciddi bir tutum sergiliyor; adeta kompleksli davranıyor.

“Türkiye, AB’ye doğru giderken, belki de bu Kürtlerle ilgili bakış açısını gözden geçirme ihtiyacı hissedecektir. Sınırın her iki tarafında da nelerin olacağını bekleyen insanlar var. Bunlar aynı zamanda yardımlaşmayı ummaktalar. Bu insanlar hâlâ bu durumun bedelini ödemeye devam edecek mi? 20 yıldır ödüyorlar. Daha ne kadar ödeyecekler?

“Oturduğumuz her yerde, savaşırken ölenlerin resimleri asılıydı. Çoğu Türkiye’de savaşırken ölmüş, bir kısmı da buradaki dağlarda savaşırken ölmüş. O ölenlerle iftihar ediyorlar; yeni katılanlara ölenlerin ismini veriyorlar. Savaşçıların yaşı ortalama 18-30. Ama Parti’nin yaşı daha fazla. Peki ilk başlayanlar nerede?

“Ne Türk kanunları bunları içine aldı, ne de bu insanlar Türk kanunlarını tanıdı. İşte bu yüzden çatışma meydana geldi. Her iki taraf da, çatışma olmaksızın, sadece diyalogla çözüme ulaşamadılar.”