BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Ekşi'den Altaylı'ya 'adamlık' dersi!

Altaylı'nın basın kuruluşları hakkındaki iddiaları üzerine Ekşi, Altaylı'nın yazdıklarını yalanlayan mektup yolladı. Ancak, Altaylı mektubu yayınlamayınca kıyamet koptu...

Abone ol

Fatih Altaylı 5 Nisan'daki köşesinde Basın kuruluşlarının çekiştiğini yazmıştı. Oktay Ekşi, Fatih Altaylı'nın yazısından sonra Altaylı'ya bir mektup yolladı. Ekşi, mektubunda Altaylı'yı tamamen yalanlıyordu. Ekşi yolladığı mektubu Altaylı'nın köşesinde yayınlamasını sabırla beklemeye koyuldu.

Ancak Altaylı bugüne kadar ne mektubu yayınladı, ne de aldığı tepkiyi kamuoyuna duyurdu. Bunun üzerine Ekşi dayanamadı, "Ders?.." adlı köşesinde mektubu yayınlayarak Altaylı'ya ağır eleştirilerde bulundu. Ekşi, şunları aktardı:

Mecburiyet nedeniyle bugün kural dışına çıkacağız. Lütfen hoş görün.

Mecburiyet, Fatih Altaylı’nın, Hürriyet’teki sütununda 5 Nisan günü çıkan ‘Basın Kuruluşlarının Çirkin Çekişmesi’ başlıklı yazısından doğdu.

Altaylı ele aldığı konunun gerçeklerini bilmeden, araştırmadan, ilgili kişi ve kuruluşlara sormadan, bu arada başkanı olduğum Basın Konseyi’ni -isim vermeden- suçlamıştı:

Başbakanlık bize ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne ‘gelin şu Ceza Yasası meselesini konuşalım’ diye randevu vermiş ama biz kendi aramızdaki çekişmeler nedeniyle bu randevuyu reddetmişiz. O nedenle çok ama çok ayıp etmişiz.

Altaylı’ya o gün (5 Nisan) bir mektup yazıp durumu olduğu gibi açıkladım. Dört gün süreyle bu yanıtımı sütununda yayınlamasını bekledim. Ama yayınlamadı.

Sorulunca -hatta sorulmadan her vesileyle- cevap hakkına saygılı olduğunu vurgulayan, herkese doğru yol, dürüst tavır dersleri veren Fatih Altaylı, aynı gazetenin bir yazarına bile tanımadığı cevap hakkını başkalarına ne ölçüde tanır, takdirinize bırakıyorum. Ancak onun tanımadığı bu hakkımı mecburen bu sütunda kullanıyorum. Şimdi lütfen kendisine yazdığım mektubu okuyunuz:

‘Sevgili Fatih,

Hürriyet’teki ‘Teke Tek’ başlıklı sütununda ‘Basın kuruluşlarının çirkin çekişmesi’ başlıklı yazını okuyunca şaşırdım. Yazdıkların gerçeği yansıtsaydı, o yazının altına ben de imza atardım. Uzatmadan anlatayım:

Basın Konseyi’nin hiçbir kişi ve kuruluşla ‘çekişmesi’ hem yok, hem de esasen olamaz. Çünkü birileriyle çekişen bir Basın Konseyi ‘taraf’ haline gelir. O da Konsey’in ‘tarafsız olmak’ yükümlülüğüne ters düşer. Buna rağmen Konsey’in birileriyle bir sorunu veya çekişmesi olduğunu söyleyen varsa lütfen örnek göstersin.

İkinci nokta... Biz Basın Konseyi olarak sadece 15 Mart günü Sayın Başbakan’dan randevu istedik. Ama 13 gün bekleyip yanıt alamayınca 28 Mart sabahı talebimizi iptal ettik. Maksadımız Başbakan’ın yanıtına göre Adalet Bakanı’ndan da randevu istemekti. Birincisi olmayınca ikincisini de gereksiz gördük.

Ama yeni gelişmeyi ekleyeyim: Görüşme isteği dün (4 Nisan günü) Başbakan’dan geldi. 6 Nisan Çarşamba günü görüşeceğiz. Adalet Bakanı’ndan da aynı gün görüşmek için randevu isteyeceğiz. O nedenle yazındaki ‘Başbakan’dan ve Adalet Bakanı’ndan randevu istediğimiz’ yanlış. ‘İki meslek kuruluşuna da randevu verildiği’ -en azından bizim açımızdan- yanlış. ‘Bu randevu önerisini kabul etmediğimiz’ daha da yanlış. ‘Çünkü bu iki meslek örgütü birbirini rakip görüyor’ cümlesi ondan da yanlış. Nedeni de şu:

Öteki dediğin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin görevi farklı, yapısı farklı, amacı -yer yer bizimkiyle ortak noktalar olsa da- farklı, işlevi tamamen farklı. Basın Konseyi açısından o nedenle ne ‘rekabet’ ne de olumsuz bir tavır koymak söz konusudur. Tam tersine, kurulduğumuz 6 Şubat 1988 tarihinden beri biz de aynen senin istediğin işbirliği anlayışıyla elimizi uzattık bekliyoruz. Dahasını söyleyeyim... Biz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti dahil istisnasız her meslek kuruluşuyla işbirliğine her zaman hazırız. Çünkü bundan ulusumuzun ve mesleğimizin kazançlı çıkacağının idraki içindeyiz. Sevgilerimle.

Oktay Ekşi

Basın Konseyi Başkanı’


Son söz. Hani Altaylı her gün hepimize ‘nasıl adam olacağımıza’ dair hayat dersleri veriyor ya? Orada galiba bir dersi eksik bırakmış:

‘Haddimizi bilmeyi ne zaman öğrenirsek, o zaman adam oluruz.’

Yazı:Oktay EKŞİ
HÜRRİYETİM