BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,71
ALTIN 2.967,32
HABER /  POLİTİKA

Ekrem İmamoğlu'ndan 'taksi projesi' tepkisi: Umurumda değil

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB'nin 6 bin taksi projesinin UKOME tarafından reddedilmesini değerlendirdi. İmamoğlu, "Bu işi çıkar haline getirmiş biri varsa, zarar görecekse, umurumda değil" tepkisini gösterdi.

Abone ol

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, UKOME'nin üçüncü kez reddettiği, kente 1000 tanesi dönüşmek isteyen minibüs ve dolmuş olmak üzere, toplam 6 bin yeni taksi kazandırılması talebini ısrarla gündeme getireceğini belirterek, “Bu işi çıkar haline getirmiş biri varsa, adı galericiyse, adı bilmem neciyse kusura bakmasın; zarar görecekse, umurumda değil” dedi.

6 bin yeni taksi kazandırılması projesi

İstanbul Ulaştırma Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) kentte yaşayan milyonlarca vatandaşın merakla beklediği 'yeni taksi' uygulamasını görüştüğü toplantı gergin anlara sahne oldu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başkanlığında yapılan UKOME toplantısında, 17 bin 395 taksinin bulunduğu İstanbul’a, 1000 tanesi dönüşmek isteyen minibüs ve dolmuş olmak üzere, toplam 6 bin yeni taksi kazandırılması oylaması öncesinde konunun paydaşları konuşmalar yaptı.

"Hangi gruba vaat verdiniz de..."

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir’in detaylı sunumunun ardından söz alan İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu, süreçte kendilerinin fikrinin alınmadığını ve yeni İBB yönetimi tarafından taksici esnafına eğitim verilmediğini iddia etti. Aksu, İmamoğlu’na yönelik, “Hangi gruba vaat verdiniz de bugün bu konuyu gündeme getiriyorsunuz” şeklinde sözler sarf etti.

Demir’den Aksu’ya dövizli yanıt

Bu iddialar üzerine yeniden söz alan Demir, Aksu’ya, eski İBB bürokratı, yeni Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun, bir ilçe belediye başkanı ile çekilmiş fotoğrafıyla yanıt verdi. Fotoğrafta, dönemin İBB bürokratı Bakan Karaismailoğlu’nun İstanbul için 6 bin 180 yeni taksiye ihtiyaç olduğunu gösteren bir dövizin yer aldığı görüldü. Aksu ise Demir’e verdiği yanıtta, “Sayın Bakanımızdan bahsettiğiniz iki tane tablo gösterdiniz. Ben anlayamadım. Sayın Bakanımız, sizin oturduğunuz makamdaydı, yıllarca görev yaptı. Hiç esnafı üzmedi ve böyle taksiciyi mağdur edecek söylemlerde de hiç bulunmadı. Aslında yetkisi de vardı, belki de yapabilirdi ama kesinlikle taksi sektörünü üzecek hiçbir konuşması olmadı. Her zaman bize de yardımcı oldu. Ben, buradan da Sayın Bakanımızın adı geçtiği için, o çalıştığı dönemlerde, yetkili olduğu dönemlerde bize verdiği destekten dolayı da kendisine teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.

"16 milyon esnafa ve 50-60 bin şoföre söz verdim"

Eyüp Aksu’nun konuşmasında ciddi anlamda siyaset yaptığını belirten İmamoğlu, “Son mesajıyla da siyasette Nirvana yaptı. Burada, kendisine 3-4 sene zam vermediğini söylediği insanlardan mutluluğunu dolu dolu dile getirdi. Burası, siyasi bir mecra değil. Aranızdaki tek siyasi de benim bu arada; herhalde tek siyaset yapmayan durumuna düştüm” dedi.

“Burada, 3-4 yıl zam verilmemiş bir ortamı ya da ‘Geçmişte eğitim veriliyordu, şimdi verilmiyor’ lafı, üstüne de bir ithamla, iftirayla, ‘Hangi gruba vaat verdiniz de bugün getiriyorsunuz’ diyerek hadsiz bir cümle kurdunuz” diyen Ekrem İmamoğlu, şunları söyledi: Benim söz verdiğim doğru; iki gruba söz verdim. Birincisi 16 milyon İstanbullu, ikincisi de onun içindeki 50-60 bin civarındaki şoför esnafı. Sözümü yerine getiriyorum. Onun için hem bu hadsiz cümleni iade ediyorum Sayın Başkan hem de katılımcılık konusunda sınıfta kalmış bir başkan olarak seni esnafın vicdanına havale ediyorum. Ben, katılımcılıkta sınıfta kalan biri olsaydım, burası naklen yayınlanmazdı. Ben, katılımcılıkta vatandaşın önünde her şeyi konuşuyorum.

"Gerçekleri yutkunarak konuşan bir insan değilim"

Sektör temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıya atıf yapan İmamoğlu, “Davet isteyip de davet ettiğimde yine bir heyet geldi; muhtemelen sizin de bilginizde. Çünkü içinde sizin de başkanvekiliniz de vardı. Siz gelmediniz. Gelseydiniz, ‘Hayır’ mı diyecektim.  ‘Kiralamayın, satın’ teklifi geldi bana o masada. ‘Madem böyle bir niyetiniz var, kiralamayın satın’ teklifi yapıldı. O masada da bu işe kimse karşı çıkmadı, ben karşı çıktım. Ben, gerçekleri yutkunarak konuşan bir insan değilim.

"Başını sallayan bürokratlar var bunu söylerken, görüyorum"

Şeffafça, halkımızda bu süreçleri paylaşan bir insanım.  Elbette bugün burada önemli bir işi tartışıyoruz. Onun için buradayım; doğru. İstanbul'un değişimi, karakteri ile ilgili bir süreci tartışıyoruz; doğru. Tartıştığımız konunun, pandemiyle kesinlikle bir ilgisi yoktur. Pandemi sürecindeki sıkıntıları çok iyi bilen birisiyim. Başını sallayan bürokratlar var bunu söylerken, görüyorum, takip ediyorum hepsini. Pandem ile ilgisi yoktur. Kapıda 5 bin taksi beklemiyor. Bu iş, süreçtir. Burada hamaset yapmanın bir anlamı yok” diye konuştu.

"Benim derdim ne olacak?"

“Biz insanız, vicdanımız var” diyen İBB Başkanı İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Piyasayı, burada bulunan herkes kadar iyi takip eden, kimsenin hakkını yememe konusunda da hiçbir zaman şüpheniz olmasın ki, bugüne kadar mağdur edildiğiniz hiçbir hususta esnafı mağdur etmeyecek kimlikte bir insanım. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Zam meselesi, politika meselesi yapıldı mı; yapıldı. ‘Biz yapmayacağız’ dedik. Bir siyasetçi için kolay bir şey değil. Benim zamla ilgili 7 ay, 8 ay ‘trollerin’ önünde kurban edildiğim zaman bir açıklama yaptınız mı; yok. Önemli değil ki. Sizin açıklama yapmanız da yapmamanız da önemli değil. Ben, hakkı olduğu için yaptım. Vali Bey orada; Vali Bey’le de konuştuk; ‘Bu işi, politik mesele olmaktan çıkaralım.’ Esnafın hakkıdır bu.

Türkiye'de enflasyon artıyorsa, lastiğine zam geliyorsa, mazotuna zam geliyorsa, bunu yapalım… Karar birliğimiz var. Ve her sene Aralık'ta, bu iş, tartışılmaksızın UKOME’ye gelmeli. Bunun politikası yok. Siz de insan geç indiriyorsun, sizin de aileleriniz var. Benim derdim ne olacak?

Benim derdim; 2 bin 300 lira bile maaş alamayan adama, 4 bin 200 lira maaş vermek.

"Bir kentin geleceğini değiştirmek istiyoruz”

Bizim, sizin satın almış olduğunuz 17 bin taksi ile ilgili bir derdimiz yok ki. Daha çok kazanın, helali hoş olsun. Değeri düşen şey, böyle artmaz. Bu iş, beni ilgilendirmiyor. Beni, bundan sonrası ilgilendiriyor. ‘Bakan’ın ne dediğini anlamadım’ dedin; elinde rapor var. ‘6000 küsur taksi daha ihtiyaç var’ diye elinde pano gösteriyor, fotoğraf çektiriyor. O var. Verirler size, bakarsınız. Önemli değil kimin ne dediği. Aklın yolu bir zaten. Ama şu pandemide, biz, ‘Kapıya 5 bin taksi dizeceğiz’ mi dedik.

Öyle bir şey yok. Kimse bunun üzerinden popülizm yapmasın. Biz neyi, ne zaman yapacağımızı da biliyoruz, yine onu sizinle tartışacağız. Ben ne dedim gelen temsilcilere; oda da girsin alsın, oda da iyi bir işletmecisi olsun, ihaleye girsin, oradan alsın. Rekabeti yaratacağız, hizmet rekabeti, standart. Bir kentin geleceğini değiştirmek istiyoruz. Burası bir siyasi masa değil; burası bir ortak akıl masası.

Kimse koro şefliği yapmıyor burada, yapıyorsa bilemem. Ben çoğul konuşmuyorum, belediye başkanıyım, ona rağmen konuşmuyorum. Kimse koro şefliği yapmasın. Ben, burada taksi sürücüsü kardeşlerime zerre bir zarar verecek işe imza atmam. Bu kadar netim.

"Taksi simsarları beni ilgilendirmiyor"

Ama bu işi çıkar haline getirmiş biri varsa, adı galericiyse, adı bilmem neciyse kusura bakmasın; zarar görecekse umurumda değil. Taksi simsarları ya da taksi işiyle sermaye döndüren birileri, beni ilgilendirmiyor. O, Maliye Bakanlığı’nın işi. Beni ilgilendirmiyor. Ben, taksinin başından, haddinden fazla 16-17 saat direksiyon başında duran insanın hakkını koruyacağım.

Onun evinin içindeki ekmeği de. Hiç endişeniz olmasın, hiç zerre endişeniz olmasın. Bunu keyifle üyelerinize söyleyebilirsiniz. Ben, seçimde verdiğim sözlerin teker teker hepsinde duruyorum. Esnafa dair her şeyin sözünde duruyorum. Ben, ‘Sizin taksi değerlerinizi artıracağım’ demedim. Ama artıyorsa artıyor, bana ne. Düşüyorsa da düşüyor. O da bana ne.

"İstanbul’u yönettirmiyoruz diyen akıl, duvara toslar"

23 Haziran’da seçim yaptık. 4 milyon 740 bin kişi, yüzde 55’e yakın oy verdi; doğrudur. Bugün, ‘Bir kanaatle sen seçildin ama biz sana İstanbul’u yönettirmeyiz’ diyen bir akıl var ise; o akıl duvara toslar, yürümez o iş. O bakımdan anlamlı bir oylama yapacağız burada.

Tarihe not düşecek, anlamlı bir oylama için buradayım. Siyaset, bu masaların işi değil. Az önce dinledim; sanırsınız ki pırıl pırıl bir sistemle yönetilmiş bugüne kadar. Kimsesin taksiyle sorunu yok. Adeta sokaktakilerin yüzde 90’ı memnuniyet dile getirecek, herkes mutlu; eğitimleri verilmiş, taksici mutlu, inen, binen herkes mutlu; pırıl pırıl bir şey.

Sanki ben, başka bir yerde yaşıyorum. Yüzde 90-95, vatandaşın mutsuz olduğu bir alanı anlatıyorum. Ben, 50 bin şoföre, esnafa zerre zarar gelecek bir şeye imza atmam. İkincisi, kimse pandemi üzerinden popülizm yapmasın. Biz, pandemiyi de bu işin zamanını da biliyoruz.

"Herkes vicdanıyla düşünsün"

Bir şey daha ifade edeyim: Para bulmak istesem, ‘Plakaları satıyorum’ derdim. İnanın ki, bu gürültü böyle çıkmazdı. Ben, şehre kalıcı bir değer oluşturmak peşindeyim. Regülatif, denetlenebilir bir kalıcı değer. Bir kişinin 50 mi, 100 mü taksisi var, bilip, çekme imkanım yok. Taksi sahipliğinin bir haritası yok ki; bilemem. Farazi olarak konuşuyorum, iddiada bulunmuyorum. Ancak iddiada bulunanlar var.

Eyüp Bey, ‘Herkesin bir taksisi var’ diyor. O da bir iddia. Herkes vicdanıyla otursun, düşünsün. Hangi iddia doğru? İki, üç nesildir bu işi yapan esnaf kardeşimin yanındayım. Hiç endişe duymasın. Hiçbir sorun yaşamayacak. İstanbul, 16-17 milyon nüfusa sahip. Bir o kadar da hareketliliğe sahip. Bugün esnafın yanındayız, merak etmeyin. Bu işin hazırlığı, sistemi, şusu busu, ortaya gelmesi 7-8 ay. Basit bir şeyden bahsetmiyoruz. Kapıyı çıkıp 5 bin taksi aramayacağız. Yok böyle bir şey. Yazıktır, günahtır.

Ağalık, paşalık, partizanlık, akrabalık, hemşehrilik bende yok kardeşim.

Birçok yorumu dinlerken, üzülüyorum. Cevap hakkımı kullandım. Müzakere yapıldı. Yatırımı yapmak vesaire, bunlar ayrı şeylerdir. Ağalık, paşalık, partizanlık, akrabalık, hemşehrilik bende yok kardeşim. Bir grupçuluk yok; herkes eşit. 16 milyon insan eşit. Herkesin hakkını korumak için, adaletli bir düzeni savunmak için buradayım.

Bu durumu görmek, tespit etmek ve şahitlik etmek istedim. Ben, analiz ediyorum, konuşuyorum ama herkesi bugünden sonra vicdanıyla baş başa bırakacağım. Herkes eve gidince yatağa başını koyduğunda ne düşünecek, bakacağım. Kendi ekibim de arkadaşlarım da bilir; müzakereyi bol tutarız. Hiç birisine koro şefliği yapmadım. Hiç birisinin iradesine koro şefliği yapmadım. İnşallah, İstanbul’umuz için iyi bir karar veririz.

BU FOTO GALERİYE BAKIN
2020'ye damga vuran inanılmaz fotoğraflar! AFP yılın fotoğraflarını seçti
Foto Galeri 2020'ye damga vuran inanılmaz fotoğraflar! AFP yılın fotoğraflarını seçti Galeriye Gözat