BIST 9.550
DOLAR 34,59
EURO 36,29
ALTIN 2.962,78
HABER /  POLİTİKA

Ekrem İmamoğlu'ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a: Bırakın bu beton kafalılığı

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, deprem bölgesinde yaşananlarla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. “Akşamdan sabaha, ‘Biz, 1 yılda bina yapacağız. Nasıl bina yapacağız? Nerede yapacağız? Kaç kat olacak’ vesaire. Bırakın bu beton kafalılığı” diyen İmamoğlu,

Abone ol

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsılan bölgedeki izlenimleri, yaşananlar, tartışmalar ve olası İstanbul depremiyle ilgili soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deprem bölgesindeki konutları bir yılda yeniden yapma sözlerine gönderme yapan Ekrem İmamoğlu, "Bırakın bu beton kafalılığı" dedi. İşte Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları...

- Depremin doğal afet olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani deprem bir kader. Doğanın bir kuralı. Sadece Türkiye’ye has bir durum da değil. Dünyanın birçok coğrafyasında, insan tarihi boyunca var olan ve bundan sonra da var olacak bir gerçek.

- Ama kader olmayan bir şey var: O da binaların yıkılması, insanların ölmesi… Bu kader değil. Yani buraya bu yaklaşımla bakamayız. Ve bu bizim inancımıza da aykırı. 

Hangi periyotlarla deprem oluyor

- Deprem bölgesinde yaşadığını bilen yöneticileriz bizler. Ya da İstanbul’da ya da Türkiye’nin diğer yerlerinde fay hatlarının nereden geçtiğini, tarih boyunca hangi periyotlarda nasıl şiddetli depremler olduğu, bilim insanları tarafından mütemadiyen önümüze koyulan bir gerçek.

Yıkımın sebebi kader değil bizleriz

- Dolayısıyla burada, bu yıkımın sebebi bizleriz. ‘Bizleriz' derken, bunun içinde yöneticiler var. Bunun içinde teknik insanlar var. Bunun içerisinde o sektörü ilgilendiren, inşaat sektöründen tutun da birçok paydaşı, birçok aşaması var. İmalatını yapan insanlar var; eğitimli mi, değil mi? Bu sürece nasıl baktığımız önemli.

Kendi kendimizin tabutlarını yaptık

- Ne yazık ki biz, kendimize bina yapmadık, ev yapmadık, iş yeri yapmadık; kendimize tabut yaptık. Bakın bu kadar net. Bu söylemden vazgeçmeyeceğim. Çünkü görüntüler, çok üzüntü verici.

 Sorumlular bizleriz... 

- Bakın her cümlemde ‘siz', ‘biz' kelimesi kurmuyorum. Her cümlede ‘sen', ‘ben' diye bir tarif de yapmıyorum. Kendimi dışında tutarak da konuşmuyorum. ‘Sorumlular bizleriz' diyorum. Demek zorundayız. İşin özgül ağırlığı, hesaplaşma, sorgulama…

Neredeyse şehirlerin yüzde 60'ı gitmiş

- Bugün gördüğümüz yıkımlarda, neredeyse şehirlerin yüzde 60'ı gitmiş. Bazı şehirlerde yüzde 70-80'i kullanılamaz halde yıkılmış ya da yıkılmak zorunda.

- E peki ne yaptık biz buraları yönetirken? Kim yönetti? Hükümet kimlerdi? Belediyeler kim? Bizler nasıl imaller yaptık? Böyle bakmayacak mıyız sürece? Böyle bakmayacağız.

Bırakın bu beton kafalılığı

- Efendim akşamdan sabaha, ‘Biz, 1 yılda bina yapacağız. Yani gene nereye döneceğiz? ‘Kaç metrekare alacaksın? Nasıl bina yapacağız? Nerede yapacağız? Kaç kat olacak vesaire. Bırakın bu beton kafalılığı. Bu beton anlayışı. Beton yapmak! Öyle bir şey değil.

Geçmişle bağ kuran şehirler kurulmalı

- Binlerce yıllık Hatay’ı, orada yaşayan ve ‘Ben binlerce yıldır burada yaşayan bir Hataylıyım. Bana bina ver' mi diyor Hataylı; demiyor. Adıyaman mı öyle mi diyor? Hayır demiyor. Kahramanmaraşlı öyle mi diyor? Hayır demiyor.  ‘Bana' diyor dayanıklı bir şehir ver. ‘Geçmişle, maneviyatıyla bağ kuran, geleceğe umutla bakan bir Hatay sun bana.

1 yılda binaları yapmanı beklemiyor kimse

- Öyle bir Hatay olsun ki, dünya bu Hatay'ı konuşsun. ‘Bir yılda bütün binaları yapar veririm!' Bunu bir kimse beklemiyor sizden şu anda. Hala aynı noktada duruyoruz. Hala böyle bir noktada duramayız. ‘Yerel halkla konuşacağız' diyelim.

- ‘Bütün paydaşlarla oturup, bir arada çalışacağız' diyelim. Bakın o koltukta bugün siz varsınız. Belki birkaç ay sonra yoksunuz. Dolayısıyla oturalım, hep birlikte biz konuşmayı başaralım. ‘Arkadaşlarımla ne zaman konuşacağım, oynayacağım' diyen çocuklarla biz başka bir hayali, başka bir geleceği konuşalım.

İstanbul'da 317 bin bina 'barış' yaptı

- İstanbul’da imar barışı uygulamalarında yapı kayıt belgesi verilen 317 bin yapı var. Devlet bunu yapmamalıydı. Yani milletin bir belge  alma adına parasını alıyorsunuz ama bina sakat. Bina yanlış yerde. Bina başına çökecek. Böyle bir anlayışla  İstanbul’da hareket edilemez.