BIST 9.869
DOLAR 35,07
EURO 36,62
ALTIN 2.950,33
HABER /  MEDYA

Ekrem Dumanlı'dan hodri meydan

Ekrem Dumanlı Gülen cemaatine yönelik dindar ve iktidara yakın medyadan gelen eleştirilere, sert karşılık verdi.

Abone ol

Zaman si Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, iktidara yakın yazarların "bitersiniz" mesajlarına "Oysa bilemiyorlar ki Allah’tan korkan hiçbir şeyden korkmaz." diye cevap verdi.

Deshane tartışmasıyla alevlenen hükümet-cemaat gerilimi devam ediyor. Zaman'ın tepe ismi bugünkü köşesinde cemaate yüklenen ve 'yeni yetme' diye nitelediği yazarları topa tuttu.

Satır aralarında iktidara da çatan Dumanlı'nın asıl hedefinde ise, cemaate karşı karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası yürütmekle suçladığı iktidara yakın medyanın yazarları vardı. Yazar bu kesimlerin karanlık odalardan devşirilmiş tetikçi unvanıyla sahaya sürüldüğünü iddia etti.

Yakın zamana kadar bu ülkede cuma namazı kılınamayacağını iddia eden islamcı entelektüellerin şimdi devletin yanında saf tutmasını eleştiren Dumanlı, hedefindeki kesime böyle karşılık verdi:

"Bir zamanlar en müstağni kanaat önderlerini bile ‘devletçi’ olmakla suçlayan birileri, silahlı mücadele yerine gönül fethini tercih edenleri ‘korkaklık’ ve ‘pısırıklık’ ile itham etmiş, anarşiye karşı çıkmayı ‘devlete esaret’ gibi yaftalamışlardı. Şimdilerde devlet derken kendinden geçiyor, herkesi kafasındaki ‘yeni devlet’ karşısında secde etmeye zorluyor."

FAALİYETLERİ SÜREKLİ FONLANIYORSA

Cemaate karşı paralel devlet suçlamasına karşı öfkesini dile getiren Dumanlı, adını vermediği düşünce kuruluşuna ağır ithamlarda bulunmaktan kendisini alamadı:

"Bu ülkede vakıflar, dernekler, platformlar kurarak faaliyet gösteren kişileri ‘paralel’ olmakla suçlarsan, unutma ki, bu taciz gelir en başta seni vurur. Kendine düşünce kuruluşu diyen bir kurum, ‘paralel yapılar’ üzerinden korku salmaya kalkışıyorsa ve bu arada devlete ait bütün alanlarda kadrolaşıyorsa bir gün aynı suçlama ile yüz yüze gelmez mi? Hele bir de tayinlerde, terfilerde, tenkillerde etkin rol oynuyorsa, faaliyetleri sürekli fonlanıyorsa, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde gelir düzeyleri sürekli artıyorsa, bir gün benzer bir ithamla karşılaşmaları sürpriz olmaz ki!"

ŞİMDİ HEPSİ GAZETECİ-YAZAR SIFATIYLA EKRANLARDA BOY GÖSTERİYORLAR

Kraldan çok kralcılık yapmaya hevesli kişilerin ortada cirit attığını savunan yazar, kalemşörler eşliğinde infaz mangalarının kurulduğunu yazarak eleştiri dozunu yükseltti.

(...)Hiçbirinin birkaç yıl öncesine kadar adı sanı bilinmiyordu. Ama şimdi hepsi ‘gazeteci-yazar’ sıfatıyla ekranlarda boy gösteriyor, bol bol tweet atıyor. İl ve ilçe teşkilatlarına “Bu kişilerin mesajlarını takip edin” diye talimatlar veriliyor. Bazılarının adı sanı duyulmamış internet sitelerinden başka bir evveliyatı bulunmuyor. Bazıları karanlık odalardan devşirilmiş tetikçi unvanıyla sahaya sürülmüş. Yalan, iftira, karalama, itibarsızlaştırma...

ALLAH'TAH KORKAN HİÇBİR ŞEYDEN KORKMAZ

Vefasız, kadirnaşinas bazı coşkun kişilerin yanına başka diyarlardan devşirilmiş kişiler eklemlenmiş. Şimdilerde yükselmenin şifresi ‘cemaat’e saldırmak, insanları itibarsızlaştırmak, etrafa korku salmak. Oysa bilemiyorlar ki Allah’tan korkan hiçbir şeyden korkmaz.

BU NE KİBİR

‘Okur mektubu’ mahiyetinde yazarlara gönderilen karanlık mesajlardan bahsetmiyorum. Teşkilatta el üstünde tutulan, bilgi aktarımında bulunulan, adı sanı belli adamlar bunlar. Mesela biri küstahça diyor ki “Ya tüm cemaatler gibi hadlerini bilirler, ya da tamamen bitirilirler.” Vay vay vay! Bu ne büyük bir itham ve dengesiz bir iddia. Hangi cemaat/tarikat, fani bir güç karşısında diz çökmeyi, tevhit akidesi ve bin yıllık tasavvuf geleneğiyle telif edebilir! Bu ne kibir!"

YARIN EVLATLARININ YÜZÜNE BAKAMAYACAKLAR

Muhafazakar kesimde yer ednmiş insaların baskı ve zan altına altına alınmak istendiğini savunan Dumanlı, yazısını bu sözlerle tamamladı:

"Coşkunluğun tatminsiz gidişatı öteden beri yazı yazan ve toplumun bir kesiminde itibarı hâlâ devam eden insanları da tasfiye edecek bir azgınlığa doğru ilerliyor. Güdümlü ve hormonlu bir nesil, devşirilmiş yaban güllerini kulaklarının arkasına koyarak ikbal kapılarını zorluyor. Ne var ki belli bir duruş ile temayüz etmiş insanların ağzından çıkanı kulağı duymayan bu çocuklara yetişebilmesi imkânsız. Yetişseler kendi kendilerini bitirecekler; bildiğimiz haliyle kalsalar tasfiye edilmeleri söz konusu.

Herkes için zor günler. Bu dönem geride kalınca, tıpkı diğer çetin devirlerde olduğu gibi, kimin vicdanıyla kimin talimatla, kimin istihbarat fısıltısıyla kimin yüreğinin sesiyle yazı yazdığı ortaya çıkacak. Bugün eline tutuşturulan evrak-ı perişanı gazete yazısı sanan ve bangır bangır bağıranlar yarın evlatlarının yüzüne bakamayacak. Keşke bu kadar savrulmasa insanlar, keşke öbür alemin bize yüklediği sorumluluk hiç unutulmasa. Keşke..."