BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.010,26
HABER /  GÜNCEL

Ekranın vazgeçemediği tema: şiddet

Televizyonun kültürel işlevlerinin incelendiği doktora tezi, televizyon dünyasına erkeklerin egemen olduğunu gösterdi. İşte çalışmadan çarpıcı ayrıntılar...

Abone ol

Araştırmayı yapan öğretim görevlisi Ömer Özer, erkek egemen haberlerin Amerika Birleşik Devletleri televizyon dünyası için de geçerli olduğunu bildirdi. Araştırmaya konu olan televizyonlar, ana haber bültenlerinde yer alan haberlerin 3’te birinde şiddet olaylarına yer veriyor, aynı zamanda İstanbul ile Ankara merkezli habercilik yapıyor. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Yard. Doç. Dr. Ömer Özer, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Bölümü’ne sunduğu doktora tezinde televizyonun kültürel işlevini inceledi. 4-8 Mart 2002 tarihinde atv, Kanal D, Show TV, Star ve TRT 1’de yayınlanan 467 haber üzerinde gerçekleştirilen araştırmaya göre ciddi haberlerin ana haber bültenlerindeki payı yüzde 77. Komik haberlerin oranı ise yüzde 12. Araştırmaya göre TV’ler, İstanbul ve Ankara merkezli habercilik yapıyor. İstanbul ve Ankara merkezli haberlerin bütün haberler içindeki payı yüzde 68. İstanbul’un toplam payı ise yüzde 41. Bu da televizyon izleyicilerini İstanbul ve Ankara merkezli bir dünyaya tabi kılıyor. Araştırma döneminde TV’lerde yapılan incelemede, yüzde 25’lik bir oranla en çok Kanal D haber sunuyor. Kanal D’yi sırasıyla, atv, TRT, Show ve Star izliyor. Medya kendisiyle ilgili haberlere ana haberlerinde yer vermiyor. Ömer Özer, medyaya yönelik haberin az verilmesinin, medyanın kendisini sorgulamadığını ortaya koyduğunu ifade ediyor. Araştırma, televizyonların cinsellikle ilgili haberlere de yoğun olarak yer verdiğini gösteriyor. Ana haber bültenindeki 467 haberden 35’inde cinsellikle ilgili görüntüler bulunuyor. Araştırma sonuçları, televizyon dünyasına erkeklerin egemen olduğunu gösterdi. Erkeklerin ana haberlerde ana karakter olarak gösterilme sayıları 352, yüzde karşılığı ise 78. Bu rakamlara göre haberlerde, erkekler kadınların 3 katından daha fazla temsil ediliyor. Ana karakterlerin çoğunluğunun kamu-siyaset alanında çalıştığını, bunun siyasetin erkek işi olduğuna yönelik bir mesaj olduğunu savunan Özer, erkek egemen haberlerin Amerika Birleşik Devletleri televizyon dünyası için de geçerli olduğunu aktarıyor. Haberlerde yer alan ana karakterlerin, sosyo-ekonomik durumlarında yapılan incelemede ise zenginlerin oranı yüzde 63 olarak belirlendi. Yüzde 38’le kamu-siyaset dünyasından, yüzde 18’le de eğlence dünyasından haberler veriliyor. Eğlence dünyasının oranının yüksek olması, TV’lerin magazinel habercilik yaptığının göstergesi. Ne kadar şiddet o kadar reyting Özer’in araştırması, televizyonların şiddet içeren haberlere oldukça fazla yer verdiğini ortaya koydu. Ana haber bültenlerinde yer alan haberlerin 3’te birinde şiddet bulunuyor. Şiddet görüntülerine en fazla yer veren kanallar yüzde 30 ile atv, yüzde 25 ile Kanal D, yüzde 22 Star, yüzde 18 ile Show TV. Kamu hizmeti yayıncılığı yapan TRT ise yüzde 4 ile en az şiddet görüntüsüne yer veren kanal. Bazı haberlerde şiddet sunulurken yararlanılan canlandırmalar, haberden çok dramayı yansıtıyor. Soygun, yangın, intihar, cinayet, savaş, trafik, alkol ve kaza, semt kavgası, namus ve arazi sorunları vb. haberleri şiddetle “yoğrulmuş” olarak izleyiciye sunuluyor. Özer’e göre ticari kanalların şiddet haberlerine daha fazla yer vermesi, şiddetin reyting kaygısıyla kullanıldığını gösteriyor. Ömer Özer, televizyon dünyası ile gerçek dünya arasında farklılıklar bulunduğuna da dikkat çekiyor. Muhabirlere göre medya yöneticileri iş takibi yapıyor Yard. Doç. Dr. Ömer Özer’in tez çalışmasının bir bölümünü de “Medya durum tanımlaması” konulu araştırma oluşturuyor. Araştırmaya televizyonlardan TRT, atv, TGRT, STV, Işık TV, Kanal D, NTV, Star, CNN Türk; gazetelerden Sabah, Cumhuriyet, Radikal, Milliyet, Star ve Türkiye ile Anadolu Ajansı’ndan 120 muhabir katıldı. Çalışma sırasında verilen cevaplara göre muhabirler, üst düzey yöneticilerin, medya patronunun çıkarlarıyla uyuşan haberleri yayınladığını ifade ediyor. Halk, sivil toplum kuruluşları ve muhabirler ise yayın politikasının belirlenmesinde en az etkili olan kesim. “Medya kurumlarının sahip ve yöneticileri genel yayın politikasını belirlerken mutlaka devletin konumunu dikkate almaktadırlar.” diyen Özer, bu sonuçların medya sahiplerinin sadece medya alanında iş görmediğini gösterdiğini öne sürdü. Araştırmaya katılan muhabirler, 5 üzerinden yapılan derecelendirmede 4,03 gibi yüksek bir oranla medya kurumu yöneticilerinin, çalıştıkları kurumun patronunun çıkarına iş takipçiliği yaptığı görüşüne katılıyor. Ömer Özer, bu konuda da “Halk gazete okuyarak, televizyon seyrederek bilgilendiğini, dünyada olup bitenleri öğrendiğini sanmaktadır. Konunun en ‘acı’ tarafı ise böyle bir durumun muhabirler tarafından saptanması, bilinmesi ve kanıksanmasıdır.” diyor. Haber: Metin Arslan Kaynak: Zaman