Ekran başında 90 dakikalık işkence

Avusturya ile berabere kalan Türk milli takımını uzun yıllar hiç bu kadar kötü oynarken görmemiştik...

İNTERNETHABER.COM- Kötü oyun ama mücadele yönü iyi bir maç oldu. Maçı izlemeye gelen UEFA Başkanı Michel Platini ile dayanamayıp 75. dakikada stadı terketti.

"Uyutan" futbolda birbirleriyle yarışan iki takıma seyirciler de katılınca, ortaya 90 dakikalık işkence çıktı. 4 pası üst üste yapsak rakibin beli kırılacaktı. Ama olmadı, yan ve hatalı paslar, rakibe kaptırılan toplar nedeniyle hayal oldu.

Ekran başındaki futbolseverler bile dayanamayıp başka kanallara geçti. Avusturya seyircisi de ikinci yarının ortalarından itibaren sustu ve "kabir azabına" ortak oldu.

Ayağa pas yapamayan bir orta saha ile bu kadar olur. Arda dışında topu oyun sokabilecek futbolcu yoktu. Burak ileride delice koştu, arkadaşları seyretti.

Sabri bal yapamayan arı gibi. Çabalıyor ama sonuç yok. Kendi takımında bile tartışılan futbolcuya, o mevkinin emanet edilmesi ne kadar doğru?

Sol kanat zaten felç olmuş. Hakan Balta önceki maça göre daha derli topluydu ama hücumda verimsiz. Milli takım kanadı kırık halde.

Selçuk ve Mehmet Topal düz oyuncular 'pas fukarası' futbolcular oldukları her hallerinden belli. Özellikle Selçuk'un pasları takımı frenlediği gibi hazırlıksız yakalanan takımı zor durumda bıraktı.

Yakalanan bir iki pozisyon da hızlı ve isabetli seri paslarla gelmesi beraberliğin nedenini açıklamaya yetiyor.

Selçuk İnan ve Emre Belözoğlu'nu sahada "mumla aradık" dersek yeridir. Teknik yönü zayıf ama mücadele yönü yüksek bir futbolcuların olduğu bir 11 vardı sahada.

Piyango gibi çıkan penaltıyı bile atamadık. "Hak etmeden" gelecek galibiyete "ilahi adalet" engel oldu belki de. En iyi ikincilik şansı Ernst Happel'in çimlerine gömüldü.

Dün gece karşımızda Avusturya değil de dişli bir takım olsaydı sonucu kestirmek zor değildi.

Zayıf Avusturya önünde bile zaman zaman mahkum oynayan milliler, hangi hesap ve oyunla 2012 biletinin peşinden koşacak?