CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, Hükümetin 2023 Vizyonu çerçevesinde ekonomik alanda ortaya koyduğu hedeflerin tartışmalı gözüktüğünü söyledi.
Abone olPlan ve Bütçe Komisyonu’nda Hazine Müsteşarlığı bütçesi üzerine yapılan görüşmelerde bir takım değerlendirmelerde bulunan Türeli, AKP’nin ortaya koyduğu 2023 hedeflerini eleştirdi. İktidarın Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olması ve kişi başına düşen milli gelirin 25 bin dolara yükselmesi hedeflerine değinen Türeli, gerek yapılan teknik hesaplamalar, gerekse hükümetin uygulamaya koymayı taahhüt ettiği politikalar açısından incelendiğinde bu hedeflere ulaşılmasının imkânsız olduğunu söyledi.
Ayrıca cari açığın çok büyük bir problem olduğunu söyleyen ve Orta Vadeli Programın tutarlı olmadığına değinen Türeli, Türkiye ekonomisinin ranta dayalı ve sıcak parayla değil, yatırımı ve üretimi arttıran bir büyümeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Hazırlanan dokümanlar arasında da bir uyumun olmadığını söyleyen Türeli, önümüzdeki 3 yılda ortalama büyüme hızının düşeceğini, cari açığın milli gelir içindeki payının yükseleceğini ve bunun da çok önemli bir problem olacağının altını çizdi.
Türkiye ekonomisinin yapısal problemleri var
CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Rahmi Aşkın Türeli, 2012 yılında dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olacağı hedefinin, Türkiye ekonomisinin konumunu ve yapısal problemlerini dünya ekonomisi ölçeğinde ve bu çerçevede gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırmalı bir perspektifte ele almayan bir varsayıma dayandığını söyleyerek, “Elbette, bir ülke çok iyi bir planlama süreciyle her yıl ekonomisinin ne kadar büyüyeceğini öngörerek milli gelirini artırabilir. Bununla birlikte, rakip ülkelerin büyüme performanslarını bilmek nasıl mümkün olabilir. Diğer bir ifadeyle, Çin’in, Hindistan’ın, Endonezya’nın, Malezya’nın veya sıralamada bizden daha altta olan bazı ülkelerin önümüzdeki yaklaşık 10 yıllık dönemdeki büyüme performanslarını nasıl bilebiliriz” diyerek bu çerçevede statik değil, dinamik bir analize ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Milli gelir hesaplamaları
“2017-2023 dönemini kapsayan 7 yılda Türkiye ekonomisi yüzde kaç büyürse kişi başına düşen gelir 25 bin dolar olacak?” sorusuna 3 ayrı hesaplama yaparak açıklık getiren Türeli şunları söyledi.
“1. senaryo göre, eğer kur yükselirse yani reel olarak Türk lirası değerlenirse bu hedeflere ulaşmak mümkün gözükmemektedir. 2. senaryoda ise kur reel olarak değişmezse yani kur artışı yurt içi yurt dışı enflasyon farkı kadar artarsa 2017-2023 döneminde ekonomide yıllık ortalama yüzde 14 büyümek gerekir ki bu da mümkün değildir. 3. ve son senaryoda kur hiç artmasa bile, gene yıllık ortalama yüzde 9 büyümek gerekiyor ki bu senaryoların hiçbiri tutarlı görünmüyor” dedi. Sonuç olarak, 2023 hedefi olan 25 bin dolara ulaşılabilmesi için geçtiğimiz 10 yılın yaklaşık iki katı düzeyinde bir büyüme oranının yakalanması gerektiğini söyleyerek Türkiye'nin hiçbir döneminde bu kadar uzun süreli yüksek büyüme oranları görülmediğini de sözlerine ekledi. Ayrıca Türkiye ekonomisinin uzun dönemde yıllık ortalama yüzde 5 büyüdüğünü söyleyen Türeli, “2017-2023 döneminde ortalama yıllık yüzde 5 büyüyeceğimizi düşünsek bile 25 bin dolara ulaşmak için dolar kurunun 2023 yılında 1,75 olması gerekiyor ki doların fiyatının şu anda 2 liranın üzerinde olduğunu hatırlatmak isterim” dedi.
Cari açık büyük problem
Rahmi Aşkın Türeli, önlem alınmaması durumunda Türkiye ekonomisinin artan cari açık nedeniyle büyük bir krize girebileceği uyarısında bulundu ve “Hükümet daha fazla gecikmeden cari açığa karşı ciddi tedbirler almalı. Aksi halde telafisi mümkün olmayan sonuçlarla karşılaşabiliriz” dedi. Türkiye’nin 1990’lı yıllarda yakaladığı yüksek büyüme hızlarına hiç cari açık vermeden ulaştığını hatırlatan Türeli “2003-2013 döneminde ise ekonomi büyüdü ama cari açık da hızlı bir biçimde arttı. Bu durum yurtiçi tasarrufların azaldığı bir konjonktürde uygulanmakta olan ekonomik modelin sürdürülebilirliğinin ancak hane halkları ve şirketler kesiminin borçlanması ile mümkün olduğunu göstermektedir” dedi.
OVP gerçekçi değil
Orta Vadeli Programın Türkiye’nin sorunlarına ve yaralarına merhem olmayacağını söyleyen Türeli, AKP hükümetinin kendi çıkardığı kanuna uymadığını ve Orta Vadeli Programın gene gecikmeli olarak çıkarıldığının altını çizdi. 5018 sayılı kanunda Orta Vadeli Programın ve Orta Vadeli Planın ne zaman yayınlanacağının belli olduğunu, ama hükümetin gene buna uymadığını ve programın eylül-ekim aylarına sarkıtıldığını söyledi. Onuncu Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve buna dayalı hazırlanan dokümanlar arasında ciddi bir uyumsuzluk olduğunu söyleyen CHP’li vekil, bu tutarsızlıklar sonucunda AKP hükümetinin ekonomiye doğru bir sinyal verebilme yeteneğinin kalmadığını söyledi. OVP'nin ilk hâlinde büyüme rakamının 2013 için yüzde 4, 2014 yılı için ise yüzde 5 öngörüldüğünü, 2012 yılında ise yüzde 4 büyüme hedeflenirken büyüme rakamının yüzde 2,2 de kaldığını söyleyen CHP’li vekil, altın ihracatı çıkarıldığı zaman büyümenin neredeyse sıfıra yakın olduğunu söyledi. Türeli sonuç olarak ülkemizin yatırımı ve tüketimi arttıran bir yapısal dönüşüme gitmesi gerektiğine işaret ederek “Rantla ve sıcak parayla değil, yatırımla büyüyen bir Türkiye hepimizin isteğidir” diyerek sözlerini tamamladı.