Küresel ekonomik büyümeye yönelik tedirginlikler, dolardaki güçlenme ve FED'in faiz artırımının damga vurduğu 2015 yılında, yurt içinde de atlatılan 2 seçim süreci ile jeopolitik riskler gündeme yön verdi.
Abone olYurt içi ve yurt dışında siyasi gündemin yoğun ve belirsizliklerle dolu olduğu 2015 yılında, yükselen döviz kurları ve faizlerin, yıl boyunca sert dalgalanmaların yaşandığı pay piyasalarını baskıladığı görüldü.
Geçen yılı, düşen petrol fiyatlarının desteğiyle yüzde 26,4'lük yükselişle tamamlayan Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi bu yıl eksiye geçerken, TL'nin dolar karşısındaki kayıpları yüzde 9'u aştı.
Fransa'da haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo'ya ve Sultanahmet'te Turizm Şube Müdürlüğü'ne yönelik saldırılarla ocak ayında belirginleşen küresel jeopolitik riskler yılın geneline de yansıdı. Bu dönemde merkez bankaları düşük büyüme riskiyle karşı karşıya kalan ekonomilerine çare bulmaya çalışırken, yılın ilk ayında politika faizlerinde beklenmedik indirimler öne çıktı.
İsviçre Merkez Bankası, üç yıldan daha fazla bir süredir uyguladığı kurda alt band uygulamasını kaldırırken, Danimarka Merkez Bankası negatif faizlerini daha da düşürdü, Hindistan Merkez Bankası da program dışı toplanarak politika faizinde indirime gitti.
Mısır, Peru ve Kanada, ocak ayında politika faizlerini düşüren ülkeler arasına katıldı. Bu dönemde Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise eylül 2016'ya kadar aylık 60 milyar avroluk tahvil alımı yapacağını duyurdu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), söz konusu ayda politika faizinde 50 baz puan indirime giderken, 2014'te enflasyonun yüzde 8,17 ile yüzde 5 hedefinin üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle 27 Ocak'ta hükümete açık mektup gönderdi.
Bu dönemde yıla pozitif bir başlangıç yaparak ocak ayında 91.805,74 puana kadar yükselen BIST 100 endeksi, küresel piyasa faizlerindeki yükseliş eğilimi ve doların değerlenme süreciyle düşüşe geçti. Dolar/TL ise yıla başladığı 2,3351 seviyelerinden yükselişe geçerek, ocak ayını 2,44 seviyelerinden tamamladı.
YUNANİSTAN'DA ERKEN SEÇİM VE ÇİN MERKEZ BANKASI HAMLESİ
Avrupa tarafında, yılın ilk ayında Yunanistan'da erken seçim nedeniyle ortaya çıkan siyasi belirsizlik Avro Bölgesi ülkelerinde tedirginliklere yol açarken, bu dönemde radikal görüşleri olan Syriza partisi halihazırda ekonomik çıkmaz içinde bulunan ülkeye ilişkin vaatleriyle gündeme geldi.
Erken seçimlerden, Yunanistan'da ülkenin borçlarının yeniden yapılandırılması gerektiğini savunan Syriza partisinin galip çıkmasıyla, ülkenin avro para biriminden çıkabileceğine ilişkin Almanya merkezli görüşler Avrupa'da yankı buldu.
Söz konusu gelişmeler; avro/dolar paritesinin yıla başladığı 1,20 seviyelerinde düşüşe geçerek ocak sonunda 1,10 sınırına gerilemesine yol açarken, aynı dönemde pay piyasalarında da sert satış görüldü.
Şubat ayı boyunca Yunanistan odaklı gelişmeler küresel piyasaların gündeminde kaldı. Ayın sonuna gelindiğinde Avro Bölgesi maliye bakanlarının Yunanistan mali programının 4 ay şartlı uzatılması konusunda anlaşmaya varmasıyla Avrupa piyasaları rahat bir nefes aldı ve avro/dolar paritesi 1,11 seviyelerinde dengelendi.
Öte yandan, geçen yılın mart ayında Rusya ile Ukrayna arasında başlayan gerilimin, 5 Şubat'ta taraflar arasında ateşkes imzalanmasıyla son bulması sonrasında, Brent petrolün varil fiyatı 62,97 dolara kadar yükselirken, Rusya'da RTSI endeksi ise şubat ayını yüzde 22,6 yükselişle tamamladı.
Aynı ayda BIST 100 endeksi ocak ayındaki kazançlarının tamamını geri vererek eksiye geçti, dolar/TL ise yükseliş eğilimini sürdürerek 2,50 psikolojik sınırı aştı.
Yıl başından bu yana ekonomik büyümesine ilişkin endişelerin bulunduğu Çin'de, ülke merkez bankasının şubat sonunda mevduat ve faiz oranlarında 25 baz puan indirime gitmesi de piyasalarda iyimserlik yarattı.
Tüm bu yaşanan jeopolitik ve ekonomik gelişmeler sonrasında, uluslararası kuruluşlar harekete geçerek küresel ekonomiye ilişkin uyarılarda bulunurken, gelişmekte olan ülke piyasalarının finansal dalgalanmalar karşısındaki volatil seyri, söz konusu ülkelerdeki kırılganlıkları gözler önüne serdi. Bu durum ise Fed'in para politikalarında normalleşme adımları kapsamında, son 2004 - 2007 yılları arasında görülen faiz artırım sürecine yeniden girme hazırlıklarının yıl sonuna ertelenmesini beraberinde getirdi.
ÇİN'DE BÜYÜME, NÜKLEER MÜZAKERELER VE FED'İN "SABIRLI"DAN VAZGEÇMESİ
Finansal piyasalar, mart ayına Çin hükümetinin ülke büyüme hedefini yüzde 7'ye çekmesinin yarattığı tedirginlikle girerken, bu dönemde ECB'nin tahvil alımlarına başlaması söz konusu endişelerin hafiflemesini sağladı.
Söz konusu ayda Çin merkez bankasının yuan işlem bandını genişleteceğine ilişkin haberlerle 13 Mart'ta 100,39 ile son 12 yılın zirvesine çıkan dolar endeksi, pay piyasalarını da negatif etkiledi.
Ayın ortalarına gelindiğinde, merakla beklenen Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında faiz artırımına ilişkin yönlendirmede kullanılan "sabırlı" ifadesi karar metninden kaldırırken, üyelerin enflasyon, faiz ve büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize etmeleri ise piyasalara rahat bir nefes aldırdı.
Dolar/TL, mart ayında da yükseliş eğilimini sürdürerek 2,6486 seviyesine tırmandı, BIST 100 endeksi ise değer kaybeden para biriminin etkisiyle 76.642 puana kadar indi.
Buna karşın uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, 21 Mart'ta yaptığı değerlendirmede Türkiye'nin "BBB-" kredi notunu ve "durağan" not görünümünü teyit ederken, kurda yaşanan oynaklığın "yatırım yapılabilir" notuna dahil olduğunu bildirdi.
Küresel piyasaların gündemine nisan ayında, İran ile Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ve Almanya'dan oluşan P5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakerelerde uzlaşılması damga vurdu. Bu durum, petrol fiyatlarının nisan ayında 53,97 dolara kadar gerilemesini beraberinde getirse de dolar endeksinde gözlenen düşüş fiyatların yeniden 66 doların üzerine çıkmasına yol açtı.
Bu arada, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, daha önce 10 Nisan'da yapacağını bildirdiği not değerlendirmesini pas geçerek, Türkiye'nin kredi notu ve görünümünü güncellemedi.
YUNANİSTAN TEDİRGİNLİKLERİ VE 7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
Piyasalarda, şubat sonlarında rafa kalkan Yunanistan'a ilişkin tedirginlikler mayıs ayında yeniden gün yüzüne çıktı.
Bu ayda, Avro Bölgesi maliye bakanları reformlar konusundaki hazırlıklarını yetersiz buldukları Yunanistan'a kalan kredi dilimini serbest bırakmazken, Yunanistan da Uluslararası Para Fonu'na (IMF) olan borcunun haziran taksitini ödemeyeceğini açıkladı. Bu durum, Yunanistan'ın olası iflasının, istenilen ekonomik toparlanmaya bir türlü ulaşamayan Avro Bölgesi'ne etkilerine ilişkin tedirginlikleri artırırken, Avrupa piyasaları bu dönemde satış baskısı altında kaldı.
Avrupa'daki durum karşısında Fed'den mayıs ayı toplantısında faiz artırımına ilişkin karışık sinyaller gelirken, ABD'de ilk çeyreğe ilişkin büyüme verisi de yüzde 0,2 artıştan, yüzde 0,7 düşüşe revize edildi. Bu gelişmeler sonrasında IMF de ABD için büyüme tahminlerini düşürdü ve faiz artırımına 2016'ın ilk yarısında başlanmasının daha iyi olacağı yorumunda bulundu.
Yılın ortasında, yurt içi piyasalarda 7 Haziran seçimlerinden çıkacak sonuçlara odaklanıldı. Sonuçların hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşmamasına işaret etmesi sonrasında, piyasalarda gözler koalisyon görüşmelerine çevrildi.
Bu dönemde siyasi belirsizliğin yön verdiği piyasalarda BIST 100 endeksi 7 ayın en düşük seviyesi olan 75.268 puana gerilerken, dolar/TL 2,80 sınırını aştı, 10 yıllık tahvil faizleri ise yüzde 10 sınırına dayandı.
Öte yandan en önemli ticaret ortaklarındaki ekonomik sorunlar ve jeopolitik risklerle karşı karşıya kalınmasına karşın, 10 Haziran'da Türkiye ekonomisinde büyümenin ilk çeyrekte yüzde 2,3 olduğu açıklandı.
YUNANİSTAN TEMERRÜDÜ, PETROL FİYATLARI VE DAEŞ'LE MÜCADELE
Haziran ayının son günlerine gelindiğinde Çin Merkez Bankası yeniden devreye girerek, faiz oranları ve zorunlu karşılık oranlarında indirime giderken, Avro Grubu'nun Yunanistan'ın mali krizine ilişkin müzakerelerde anlaşmaya varamaması üzerine Yunanistan hükümeti halk oylamasına gitme kararı aldı. Bu karara karşılık Avro Bölgesi maliye bakanları da Yunanistan'ın kurtarma programını uzatmayı reddetti ve ülke IMF'e borçlarını ödeyemeyerek 7. kez temerrüde düştü.
Referandumda, halkın yüzde 61,3'ünün hayır oyu vermesi üzerine Avro Grubu Yunanistan'dan yeni teklif sunmasını isterken, 13 Temmuz'da ağır şartlar karşılığında Atina'ya üçüncü kurtarma paketi konusunda anlaşma sağlandı.
Aynı tarihlerde İran'la nükleer müzakerelerde de anlaşmaya varılırken, tüm bu gelişmeler karşısında petrol fiyatları yüzde 18'lik düşüşle ayı 51,6 dolardan tamamladı.
Piyasalarda, ağustos ayında siyasi gelişmelerin gündemdeki ağırlığı artarken, partilerin koalisyon görüşmelerinden olumlu bir sonuç çıkmaması sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 20 Ağustos'ta erken seçime gidileceğini açıkladı.
Çin başta olmak üzere Avrupa ekonomilerindeki talebin zayıf seyrini sürdürmesi, jeopolitik risklerin artması ve yükselen doların yarattığı baskıyla Brent petrolün varil fiyatı ağustos ayında 42,19 dolara indi, BIST 100 endeksi ise 2015'in en düşük seviyesi olan 69.797,40 puanı gördü. Söz konusu ayda dolar/TL ise tarihinde ilk kez 3 sınırını aştı. Küresel risk barometresi olarak nitelendirilen S&P 500 endeksi de bu dönemde 1.893,70 puanla yılın en düşük seviyesine geriledi.
Tüm bu negatif gelişmelere karşın, Türkiye ekonomisi büyümeye devam etti ve Gayrisafi Yurt içi Hasılasını (GSYH) yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 artırmayı başardı.
Öte yandan küresel piyasalarda nefeslerin tutulmasına neden olan Fed'in eylül toplantısında, uluslararası gelişmeler gerekçe gösterilerek faizlerde artırıma gidilmedi. Bu pozitif gelişmeye ilaveten, 18 Eylül'de Fitch Ratings, Türkiye'nin "BBB-" ile "yatırım yapılabilir" seviyede bulunan kredi notunu ve "durağan" not görünümünü teyit etti.
Eylül ayının sonuna yaklaşıldığında yurt içinde jeopolitik gelişmeler yeniden ön plana çıkarken, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriye sınırında DAEŞ'in Türkiye'ye dönük tehdit oluşturan bütün yapılarının önemli ölçüde etkisiz kılındığını bildirdi. Bu gelişmelerin ardından, dolar/TL yılın en yüksek seviyesi olan 3,0753'ü gördü.
1 KASIM SEÇİMLERİ VE RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ
Ekim ayına gelindiğinde Çin'de 3. çeyrek GSYH artışı, ülkenin ekonomisine ilişkin tedirginlikleri haklı çıkararak yüzde 6,9 ile 2009 yılından bu yana en yavaş büyümeye işaret etti.
Bu dönemde yurt içi piyasalarda ise Ankara'daki terör saldırısı sonrasında tedirginliklerin artmasıyla tüm gözler siyasi gelişmelere çevrilirken, BIST 100 endeksi son aylardaki düşüşüne son vererek yeniden 81 bin puanı test etti, dolar/TL ise 2,85 seviyelerine geriledikten sonra 2,91'de dengelendi.
Piyasalarda, 1 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin tek başına hükümet kuracak çoğunluğa erişmesiyle ise seçim belirsizliği ortadan kalktı ve BIST 100 endeksi 84.354 puanı aştı. Dolar/TL de yeniden 2,85 seviyelerine geriledi.
Buna karşın Paris'te 13 Kasım'da meydana gelen terör saldırıları bir anda dünyanın gündemine yerleşerek, jeopolitik riskleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Türkiye ise 15-16 Kasım'da tüm dünyanın yakından takip ettiği G20 Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Merakla beklenen zirvenin sonuç bildirgesinde, terörle mücadele başlığı ön plana çıkarken, küresel ekonomik büyümenin artırılması, istihdam oluşumunun desteklenmesi, dayanıklılığın güçlendirilmesi, kalkınmanın teşvik edilmesi ve politikaların kapsayıcılığının artırılması diğer önemli başlıklar oldu.
Gündem, 24 Kasım'da Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesiyle yeniden siyasi gelişmelere odaklandı.
Tüm bu yaşananlar sonrasında BIST 100 endeksi kasım başındaki kazançlarını geri vererek, ayı 75.232 puandan tamamladı. Brent petrol ise artan jeopolitik risklere karşın düşüşünü sürdürdü ve 43,13 dolara geriledi.
ABD, DÜŞÜK FAİZ DÖNEMİNDE YOLUN SONUNA GELDİ
Yılın son günlerinde, yurt içi ve yurt dışı piyasalarda hareketlilik arttı. Moody's'in 5 Aralık'taki Türkiye değerlendirmesinde kredi notu ve görünümde bir değişiklik yapmamasıyla yurt içi piyasalarda stres yaratan önemli gündem maddelerinden biri ortadan kalktı.
Bununla birlikte, 10 Aralık'ta Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 4 büyüdüğünün açıklanması, piyasalardaki olumlu havaya katkı sağladı. Aynı tarihte açıklanan ödemeler dengesi verileri de Türkiye'nin yıllık cari açığının 38,1 milyar dolarla son 5 yılın en düşük düzeyine gerilediğini ortaya koydu.
Buna karşın dolardaki güçlenmenin devam etmesiyle BIST 100 endeksi satış baskısı altında kalırken, endeks yeniden 70 bin puan seviyelerine geriledi. Bu dönemde Brent petrolün varil fiyatı da 37,33 dolar düzeyine indi, altının onsu 1.046,43 dolarla Şubat 2010'dan bu yana en düşük seviyeyi gördü.
Küresel piyasalarda nefeslerin tutulmasına neden olan Fed'in aralık toplantısı öncesinde piyasaların ateşi yükselirken, başta emtia olmak üzere tüm piyasalarda volatilite sürdü. Bu dönemde BIST 100 endeksi 20 ayın en düşük seviyesine indi, dolar/TL de yeniden 2,99'u aştı. Brent petrolün varil fiyatı ise 36,32 dolara gerileyerek 7 yılın en düşük seviyesini gördü.
Söz konusu Fed toplantısından, gösterge faiz oranının 0,25 puan artırılarak yüzde 0,25-0,50 aralığına yükseltilmesi kararı çıktı. Böylece 2006 yılından bu yana ilk kez faiz artıran Fed, yeni bir dönemin de kapısını aralamış oldu. Fed Başkanı Janet Yellen'ın bu kararla başlayan normalleşme sürecinde kademeli bir yol izleneceğini açıklaması ise pay piyasalarına pozitif yansıdı. Dolar gelişen ülke para birimlerine karşısında değer kaybederken, gelişmiş ülke para birimleri karşısında yükseliş kaydetti.