BIST 9.792
DOLAR 35,10
EURO 36,64
ALTIN 2.929,97
HABER /  GÜNCEL

Eğitimin ücrete yansımıyor

Eğitimin ücrete yansımıyor! Lise ve üniversite mezunu arasında 19 milyon TL maaş farkı var

Abone ol

Lise mezunu bir kişinin kamuda memur olarak çalışması halinde 25 yıl üzerinden ortalama aylık geliri 405 milyon lira. Bu rakam iktisat Fakültesini mezunu bir memur için 424 milyon lira. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Kesik'in ''Yüksek Öğrenimde Yeni bir Finansman Modeli Önerisi: Bütünsel Model'' konulu araştırması, Türkiye'de yüksek öğretimde yaşanan gelişmeleri ve dünyaya göre hangi noktada bulunduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre: -Ülkelerin yükseköğretimdeki okullaşma oranları ile gelişmişlik düzeyleri birbirlerine paralel gidiyor. Güney Kore'de yükseköğretimdeki patlamanın hemen ardından hızlı kalkınma sürecine girildiği dikkat çekiyor. Türkiye'de yükseköğretimdeki okullaşma oranı 1950-51 öğretim yılında yüzde 1.3 seviyesindeyken, bu oran 1985-86 döneminde yüzde 10.7'ye, 1990-91 döneminde 15.7'ye, 2000'lerin başında ise 27.4'e ulaştı. Böylece yüzde 31'lik hedefin gerisinde kalındı. Yüksek öğrenimdeki okullaşma oranı Belçika'da yüzde 56, Fransa'da yüzde 51, Almanya'da yüzde 46, Hollanda'da yüzde 48, ABD'de yüzde 81, Kanada'da yüzde 88, Japonya ve İsrail'de yüzde 41, Güney Kore'de de yüzde 52. Bu oran, Mısır'da yüzde 20, Hindistan'da ise yüzde 7. -Son 20 yılda Türkiye'de üniversite sayısı 19'dan 73'e, fakülte ve yüksekokul sayısı 334'den bin 332'ye yükseldi. Bu dönemde öğrenci sayısı 240 bin 403'den 1 milyon 133 bin 768'e, öğretim elemanı sayısı da 22 bin 223'den 36 bin 530'a çıktı. Söz konusu süreçte, üniversite sayısında 3.8, fakülte ve yüksekokul sayısında 4, öğrenci sayısında da 4.7 kat artış olurken, öğretim elemanı sayısındaki artış 1.6 kat olarak gerçekleşti. Böylece 1982'de öğretim elemanına 10 öğrenci düşerken, 2002 sonunda öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı 31'e yükseldi.Bu rakam eski devlet üniversitelerinde 27, yenilerde 35, vakıf üniversitelerinde ise 17 olarak hesaplandı.2005 yılında okullaşma oranının yüzde 40'a yükseltilmesi hedefi dikkate alındığında 6 bin yeni öğretim üyesinin yetiştirilmesi ve biran önce göreve başlatılması zorunluluğu bulunuyor. -1983 yılında toplam bütçe ödeneklerinin yüzde 3.8'i üniversitelere giderken, bu oran 2002'de yüzde 2.5'a, 2003'de ise yüzde 2.3'e geriledi. Devlet, son 5 yılda üniversitelere istedikleri ödeneğin ancak yüzde 46.3'ü verebildi. -Öğrenci başına bütçe harcamalarında da ciddi bir gerileme yaşandı. 1982 yılında bütçesinden öğrenci başına bin 297 dolar, 1983 yılında ise bin 556 dolar harcama yapan devlet, daha sonraki yıllarda bu rakamda kısıntıya gitti. 1989'da 661 dolara düşen öğrenci başına bütçe harcaması, 1993'de tekrar bin 256 dolara yükseldiyse de sonraki yıllarda sürekli olarak bin doların altında kaldı.2001'de öğrenci başına 506 dolar olan harcama, geçen yıl ise 709 dolar olarak gerçekleşti. Bu durum devletin yüksek öğrenim için önceden belirlenmiş bir kaynak paketi bulunmadığını da gözler önüne serdi. -Devletin bütçeden bilimsel araştırmaya tahsis ettiği ödenek toplamı ise 2000 yılında 13 milyon, 2001'de 12.1 milyon, 2003'de de 14.9 milyon dolar olarak belirlendi. -Ödenek kullanımında da belirli bir standart sağlanamadı. 2002 yılında üniversite gençliğinin yüzde 4.7'sine eğitim hizmeti veren Selçuk Üniversitesi'nin bütçedeki yükseköğretim kurumları ödeneğinden aldığı pay yüzde 2.6 oldu. Yüzde 4.5'luk öğrenci grubuna eğitim veren Marmara Üniversitesi'ne de bu ödenekten yüzde 2.9'luk pay verildi. Buna karşılık, öğrencilerin yüzde 1'inin okuduğu Boğaziçi bütçeden yüzde 1.5, yüzde 2.1'inin okuduğu Çukurova yüzde 3, öğrencilerin yüzde 1.9'unun okuduğu ODTÜ ise yüzde 3 pay aldı. -Türkiye, özel yüksek öğrenim harcamalarının GSYİH'ya oranı açısından da çok gerilerde kaldı. Avustralya'da yüzde 0.51, Fransa'da 0.12, Yunanistan'da 0.17, Kore'de 2.07, ABD'de 1.22 olan oran bizde 0.03. -Üniversite öğrencileri her ay ev ya da yurt için ortalama 72 milyon lira ile 80 milyon lira arasında harcama yapıyor. Aylık ortalama yemek gideri de 76.5 milyon lira ile 81.6 milyon lira arasında değişiyor. 32 ile 40 milyon lira arasında bir parayı ulaşım için harcayan üniversite öğrencilerinin aylık kitap gideri de 23.8 milyon lira ile 24.6 milyon lira arasında seyrediyor. Öğrencilerin sosyal giderleri ise 35.8 milyon lira ile 40 milyon lira arasında bulunuyor. -Üniversiteler de, bir öğrenci için yaptığı harcamanın yüzde 3.7'si ile 13.5'unu ondan tahsil ediyor. 2002-2003 öğretim döneminde tıp fakültelerinde bir öğrencinin ortalama cari maliyeti 8 milyar 235 milyon lirayken, kendisinden 310 milyon lira katkı payı alındı. Öğrenci maliyetinin 6 milyar 331 milyon lira olduğu yabancı diller yüksek okullarında 1. öğrenim katkı payı 210 milyon lirada kaldı.Katkı payları, toplam gelirlerin de ancak yüzde 4-5'lik bölümünü oluşturdu. -Lise mezunu bir kişinin kamuda memur olarak çalışması halinde 25 yıl üzerinden ortalama aylık geliri 405 milyon lira. Bu rakam iktisat Fakültesini mezunu bir memur için 424 milyon lira. 1991'de bir kamu işçisinin ortalama aylık ücreti, memurun 2 katıydı. Bu rakam 2000 yılında 2.4'e yükseldi. 2002'de ise 1.9 seviyesine indi. Buna göre, Türkiye'de daha üst düzeyde alınan bir eğitimin faydası, daha yüksek düzeyde gerçekleşmiyor. Türkiye'de yükseköğretimin sosyal ve özel faydası, dünya ortalamalarının da altında. Bizde yüzde 8.5 olan sosyal faydadaki dünya ortalaması yüzde 10.8, yüzde 16.2 olan özel faydadaki dünya ortalaması ise yüzde 19. -Devlet son 10 yılda Yurt-Kur'a Maliye Bakanlığı bütçesinden öğrenim kredisi, cari hizmet maliyetine katkı kredisi ve beslenme yardımı olarak 1 milyar 48 milyon 519 bin 502 dolar yardım aktardı.1982 yılında başvuruda bulunan 38 bin 68 öğrenciden 29 bin 491'inin kredi aldığı ülkemizde öğrenci başına ödenen aylık kredi miktarı 14 dolar oldu. Öğrenci başına kredi tutarı, 1991'de 60 dolara yükseldi. 1998-2000 döneminde de 23 ile 40 dolar arasında değişti. 2002 yılında da 30 dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl başvuran 292 bin 730 öğrenciden 150 bin 803'ü kredi aldı.