BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Eğitimcilerin de eğitime ihtiyacı var

Eğitim-Sen'in araştırmasına göre eğitimcilerin yüzde 19'u disiplin amacıyla not kullanabileceğini söyledi.

Abone ol

“Bazı durumlarda ‘dayağın kaçınılmaz’ olduğunu” düşünen öğretim elemanı oranı yüzde 7 çıkarken, katılımcıların yüzde 10’u ise “bazen öğrenciler arasında kız-erkek ayrımı yapmak gerektiğine inandığını” belirtti. Yüzde 74’ü son 5 yılda yurtdışında mesleki bir çalışmaya katılmadığını söyleyen eğitimcilerin yüzde 30’u da, “öğretim elemanlarının akademik açıdan yetersiz olduğu” görüşünde. Türkiye genelinde yapılan araştırmada, öğretim elemanlarının yüzde 19’unun “gerektiğinde notun ‘disiplin’ amacıyla kullanılabileceğini”, yüzde 7’sinin de “bazı durumlarda ‘dayağın kaçınılmaz’ olduğunu” düşündüğü belirlendi. Eğitim-Sen ile Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyeleri tarafından “Öğretmen yetiştirmeye, öğretmen tutumlarına ve öğretmen yetiştiren kurumlar ile okunan öğretim kurumlarının eğitim ortamlarına” ilişkin bir araştırma gerçekleştirildi. Araştırmaya, 15 ilde eğitim fakülteleri ve öğretmen yetiştiren programları bitiren 314 öğretim elemanı katıldı. Araştırma sonuçlarına ilişkin edinilen bilgiye göre, öğretim elemanlarının yüzde 74’ü son 5 yılda yurtdışında mesleki bir çalışmada (seminer, kongre) konuşmacı olmadığını belirtirken, aynı süreçte yurtiçinde mesleki bir çalışmada yer almadığını söyleyenlerin oranı da yüzde 18 çıktı. Katılımcıların yüzde 57’si yurtiçinde yayınlanan bir ya da birkaç dergiye abone olduğunu kaydederken, yüzde 43’ü ise abone olmadığını bildirdi. Aynı öğretim elemanlarının yüzde 17’si yurtdışı bir ya da birkaç dergiye abone olduğunu ifade ederken, yüzde 83’ü ise aboneliği bulunmadığını söyledi. Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının yüzde 24’ü “olumsuz koşullar altında yapabileceği fazla bir şey olmadığına inandığını” belirtirken, yüzde 66’sı “buna katılmadığını” kaydetti. Katılımcıların yüzde 32’si “öğretmenliğin doğuştan bir yetenek olduğu” görüşünü beyan ederken, “okulun temel işlevi bilgi aktarımı” şeklinde düşünenlerin oranı yüzde 21 olarak belirlendi. Araştırmada, “gerektiğinde notun ‘disiplin’ amacıyla kullanılabileceğini” söyleyenlerin oranı yüzde 19 olarak saptanırken, yüzde 72’si ise “bunu yanlış bulduğunu” bildirdi. Katılımcıların yüzde 9’u da bu konuda “kararsız” kaldı. “Fırsatını bulsa öğretmenliği bırakacağını” ifade edenlerin oranı yüzde 14 çıkarken, katılımcıların yüzde 15’i “bu konuda kararsız olduğunu” kaydetti. Dayağı "kaçınılmaz" görenler var Araştırmaya katılanların yüzde 10’u “öğrenciler arasında bazen ‘kız-erkek ayrımı’ yapmak gerektiğine inandığını” belirtirken, yüzde 6’sı ise “bu konuda kararsız olduğunu” söyledi. Öğretim elemanlarının yüzde 7’sinin “bazı durumlarda ‘dayağın kaçınılmaz’ olduğuna inandığı” görüşünde bulunduğu ortaya çıkan araştırmada, aynı konuda katılımcıların yüzde 10’unun kararsız olduğu, yüzde 83’ünün ise bu düşünceye katılmadığı saptandı. Araştırmada, “Katılımcı yönetimin okulda düzensizlik yaratacağına inananların” oranı yüzde 7 çıkarken, yüzde 13’lük kesim de “bu konuda kararsız olduğunu” bildirdi. Öğrenim gördüğü kurumdaki öğretmenlik branşı ile ilgili dersleri “kuramsal açıdan yetersiz” görenlerin oranı yüzde 25, “öğretim elemanlarının akademik açıdan yeterli olmadığını” söyleyenlerin oranı da yüzde 30 olarak belirlendi. Katılımcıların yüzde 98’i “öğretimdeki başarıda sınıftaki öğrenci sayısını önemli” olduğunu bildirirken, yüzde 94’ü de “başarıda öğretmenlerin aldığı maaşın önem taşıdığını” kaydetti. Ayrıca araştırmaya katılanların yüzde 41’i öğretmenlik eğitiminin “eğitim fakültelerinde”, yüzde 25’i “öğretmen üniversitelerinde”, yüzde 12’si “Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmen okullarında”, yüzde 7’si “Milli Eğitim Akademisi’nde”, yüzde 3’ü “üniversitelerin fen-edebiyat fakültelerinde verilmesi gerektiğini” belirtirken, yüzde 12’lik kesim ise bu konuda görüş beyan etmedi.