Sedat Ergin'in Milliyet'e genel yayın yönetmeni olması Akşam yazarı Oray Eğin'in çok hoşuna gitti. Çünkü Eğin'e göre Ergin, Milliyet'i eski günlerine götürecek.
Abone olOray Eğin, başlıklı yazısında Milliyet'in yeni Genel Yayın Yönetmeni Ergin'e övgüler yağdırdı.
Sedat Ergin'in Milliyet'e Genel Yayın Yönetmeni oluşu Türk Basını için şu anda gözlemlenenden daha büyük bir anlam taşıyor. Dün, onu ta Washington yıllarından tanıyan bir arkadaşıyla konuştum. Ergin'in Milliyet'e ilk olarak 'ciddiyet' katacağını söylüyor. Medya dedikodusu da olsun: Ergin'in kararlarında son derece soğukkanlı, eş-dost-ahbap ilişkilerindense işe önem verdiği, ayrıca medyayı çok yakından takip ettiğini söyledi. Ankara'dan, Washington'dan, siyasetten, diplomasiden geçmiş birinin yapacağı Milliyet de az-çok zihinlerde şekilleniyor zaten.
Belli ki Sedat Ergin tiraj alması için gelmedi bu göreve. Milliyet'i geçmişte Milliyet yapan değerleri yeniden yerleştirmek için ondan daha doğru isim yoktu. Öyle ki, ne zamandır Milliyet'in yeniden bir 'referans gazetesine' dönüşmesi özlemle bekleniyordu. Mehmet Y. Yılmaz görevi devraldığında basında Milliyet'in böyle bir fonksiyonunun artık olamayacağını söylemiş, gazetesi süpermarket çeşitliliğine geçmişti. Yılmaz, beş yıllık yöneticiliğinde bu yönde başarı kaydetti. Ancak, Milliyet bünyesi, okur bağının Cumhuriyet kadar güçlü olduğu tek büyük gazete bunu eninde sonunda kaldıramadı gibi görünüyor. Zaten ne zamandır gazetenin mizanpajının değişeceği, tek fotoğraflı birinci sayfa yapılacağı ve haber-yazı ağırlıklı olacağı konuşuluyordu.
İşte bu noktada Sedat Ergin adı Türk Basını'nın bundan sonraki eğilimlerinin değişmesi açısından çok önemli bir noktada duruyor. Gerçek bir haberci. O kadar haberci ki yakın çevresi 'Coup d'eta (Askeri darbe) yapılmadan önce ona haber veriliyor' diye espriler yapıyordu.
Çalışkanlığı bir başka hasleti. Hürriyet'in verdiği Annan Planı ekine bakmak bunu anlamaya yeterli. Son derece karmaşık olan bu metni, Ergin tek başına deşifre etmiş, herkesin anlayacağı bir dille okurlara aktarmıştı. Kıbrıs konusunu yakından takip eden gazetecilerin bile içinden çıkamadığı Annan Planı'nın ne olduğunu Ergin'in çalışması sayesinde öğrendik. Bu ek için birkaç ay her sabah işe iki saat erken gelmişti. Bu titizliğin yeni dönemin Milliyet'ine de yansıyacağına kuşku yok.
Kısacası, Milliyet'le ilgili ilk öngörü basının çoktandır terk ettiği bir fonksiyonunu geri getireceği olabilir: Gazetelerin en temel fonksiyonu haber vermektir, Milliyet de bundan böyle haber vermeye devam edecek. Tabii önemli olan, bu geçişin diğer gazetelere nasıl yansıyacağı.
Geçmişte pek çok gazete bir başkasının yaptığını taklit ederek yayıncılık yapma yolunu seçmişti. Son 10 yılda birbirlerinden aldıkları şeylerin pek de olumlu olmadığı aşikar. Eğer Ergin'in Milliyet'i sayesinde başlayacak bir habercilik yarışı/rekabeti mesleğimiz açısından önemli bir aşama demek: Köklerimize geri dönüyoruz, sıkı tutunun.
Bir başka değişimin daha işareti Ergin'in yeni görevi. 'Ankara'nın en güçlü gazetecisi'nin İstanbul'a taşınması Ankara haberciliğinin büyük bir irtifa kaybında olduğuna işaret. Siyasete olan ilgi azaldı, siyaset kendi kendine ilginç olmaktan çıktı, aktörler zayıflayınca da Ankara'nın somurtuk yüzü belirdi, başkentin cazibesi kalmadı.
Gazete yönetimleri de Ankara'nın değişen çehresine uygun yeni bir bakış açısı yerleştirmeye, kendilerini yeni Ankara'ya adapte etmeye mecbur kaldı. Bir süredir yavaş yavaş çoğalan bir eğilim bugün Ankara medyasına tam anlamıyla hakim: Başkent haberciliği kadınların elinde. Akşam'dan Nuray Başaran, Sabah'tan Aslı Aydıntaşbaş, Milliyet'te (büro şefi) Serpil Çevikcan'dan sonra Hürriyet de Ergin'den boşalan 'ikinci en önemli koltuğu' bir kadınla doldurdu: Nur Batur gibi kuvvetli ve renkli bir gazeteciyle. Ankara'daki kadın temsilcilerin etkisini artan rekabetle birlikte daha net göreceğiz. Televizyonlarda Ankara'da önemli görevlerde kadınlar çalışıyor.
Ve tabii Ergin'le beraber, bir zamanlar yolları zamanında Washington'da kesişen üç isim İstanbul'da medya iktidarına sahip. Medya patronu olarak Ufuk Güldemir, yayın yönetmenleri olarak da Serdar Turgut ve Sedat Ergin. Zamanında Washington temsilciği yapmış üç yakın arkadaş. Hatta yıllar önce Serdar Turgut'un Ergin hakkında yazdığı bir tespiti var: Washington'daki bütün bürokrat ve diplomat tayfasından daha şık giyinirmiş.
Tayvan'da kanat çırpan kelebek misali, Türk basınında önemli bir değişim, bir geçiş kapıda.
YAZI:Oray EĞİN
AKŞAM