BIST 9.949
DOLAR 35,24
EURO 36,72
ALTIN 2.980,61
HABER /  GÜNCEL

Efkan Ala'dan çözüm süreci ve Öcalan tüyoları!

A Haber'de konuşan İçişleri Bakanı Efkan Ala çözüm sürecine dair önemli açıklamalar yaparken çözüm iradesinin yasal bir zemine kavuşturulacağını söyledi.

Abone ol

İçişleri Bakanı Efkan Ala A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün sorularını yanıtladı. Çözüm sürecine yönelik hazırlanan yeni paketle hükümetin çözüm iradesinin yasal bir zemine kavuşturulacağını söyleyen Bakan Ala, ayrıca böcek soruşturmasında "paralel yargının" bir direncinin de söz konusu olduğunu belirtti.

YENİ 'ÇÖZÜM SÜRECİ' PAKETİ: ÇÖZÜM İRADESİ YASALLAŞIYOR!

Yeni paketle hedeflediğimiz şey “Çözüm Süreci”ni yönetmek ve sonuçlandırmak ve milletimizi bu önemli sorundan kurtarmak. İçinde zaten bu güne kadar aldığımız inisiyatif ve iradenin yasal çerçeveye oturtulma meselesi var. bugün yarın da meclise sunulacak.  Biz burada çok önemli bir sorunu yönetiyoruz.  2002’den beri AK Parti hükümetlerinin attığı demokratikleşme paketleri olmasa bugün bunu tartışıyor olabilir miydik? Biz Türkiye’de demokratikleşmeyle terör ve terörist faaliyetlere olan desteği azalttık. Terör eylemlerine, terörist faaliyetlere destek azalınca, bir sorunu kökten çözebilme imkan ve ihtimali ortaya çıktı. Daha önce daha somut olarak insanların çocuklarına Kürtçe merhaba bile diyemediği bir Türkiye’den olağanüstü halin olduğu bir Türkiye’den çıkıp bugün, devlet televizyonunda Kürtçe eğitim yapılabilen, özel okullarda eğitim görülebilen, devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulabilen olumlu bir atmosfer haline geldi. Türkiye’nin sürdürmeyi kesinlikle kabul edemeyeceği sorunları ortadan kaldırdık. Normalleştiriyoruz, normale dönüyoruz. Normal rejimlerin, normal hayatların bir enstrümanı değildir, baskılar sonucunda ortaya çıkar. Çeşitli gerekçeleri vardır, o gerekçeler o atmosfer ortadan kalkınca da bunu yöneterek çözme imkanı ortaya çıkıyor. Bunu yapıyoruz şu anda. Herkesin kazanacağı, Türkiye’nin daha çok gelişeceği bir yolda yürüyoruz. Bu kanunla birlikte; devletin şu anda yürüttüğü ve bundan sonra yürüteceği faaliyetleri yasal çerçeveye oturuyor. Yani bu konularda çalışma yetkisini meclis onaylamış oluyor. Bu meseleyi kökten çözebilecek, bu meseleyi Türkiye gündeminden çıkartabilecek, 76 milyonun lehine olan o çalışmaların tamamını yapabilecek imkanların yasal bir statüye kavuşturuyor.

HALK NE SÖYLÜYOR, BİZ ONA BAKIYORUZ

Eski Türkiye’nin paradigmalarına kodlanmış zihinler sürekli hükümetin yaptığı, aldığı inisiyatiflerin arkasında hükümetin kendi iradesi dışında bir irade arıyorlar. Çünkü kendileri öyle yönetti Türkiye’yi. Onlar öyle yönetti biz öyle yönetmiyoruz., Ak Parti hükümetleri kendi iradesiyle bir süreci yönetiyor ve ne zaman hangi kararı alması gerekiyorsa o kararı alıyor ve bunda tereddüt etmiyor.  Ama bu kararları alırken bu iklimin oluşmasında bütün Türkiye’de zihnini bu konuya odaklamış, kafa yoran insanların düşüncesinden yararlanıyor. Oluşmasında katkıda bulunmak insanların fikirlerini bir araya getiriyor, bunları tartışıyor değerlendiriyor ve bir sonuca varıyor. Kimin ne söylediğinden çok, halk ne söylüyor, vatandaşımız ne talep ediyor, biz ne yapıyoruz. Biz buna bakıyoruz.  

'ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK' İDDİASI: BİZDEN DUYMADIKÇA İNANMAYIN

Hem HDP milletvekilleri, hem de bizim MİT teşkilatımız görüşmeler yapıyorlar. Bunun dışında HDP milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’in ve sayın milletvekillerinin kamuoyu ve kendi tabanları ile paylaştıkları değerlendirmeleri olacaktır. Ben de size daha öncesine ait gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen, ya da şimdi gerçekleşebilecek olan ya da  hiç gerçekleşmeyecek olan çeşitli milletvekillerinin söylediklerini paylaşabilirim.Biz karar mekanizmalarında olanlar, süreci yönetenlerden bir şey duyduğunuzda Bunun gerçekleşeceğine inanın derim. Bu karar mekanizmalarından ya da süreci yönetenlerden duymadığınızda bir demokratik tartışmadır, ifade özgürlüğüdür, tartışma olarak bakarsınız.

AK PARTİ'NİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ

Türkiye’nin 76 milyonunu bildiği ve üzerinde mutabakata vardığı kırmızı çizgiler var. Bunlar Türkiye’nin 20203 hedeflerinin çerçevesini çizdiği çizgilerdir. Tam demokrasi, ileri demokrasi, kişi hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla tesisi edildiği bir Türkiye, kalkınmış bir Türkiye ve uluslararası platformlarda sözü dinlenen ve kendisi olmadan  denklem kurulamayan bir Türkiye. Bu  76 milyonun görmek istediği. Türkiye’dir. Bizim kırmızı çizgiler dediğimiz şeyler bunlar. Eskiye dair bazı kavramlar var, onların artık karşılığı yok. Acaba bunlar Türkiye’de olacak mı olmayacak mı? Hayır onlar geçti. Şimdi yönetim tarzı değişti bireyin özgürlüğü kişi hak ve özgürlükleri yeni bir demokrasi anlayışı var. Bu herkesin lehine olan bir şey. Muhalefetin tartıştığı konulara bakıyorsunuz eski Türkiye’nin problemleri ve onlara çözüm önerileri. O problemler de çözüm önerileri de artık yok.

TÜRK BAYRAĞI'NIN İNDİRİLMESİ: EYLEMCİ HENÜZ YAKALANMADI

Eylemi gerçekleştiren henüz yakalanmadı, yardım eden yakalandı. Eylemcinin de yakalanması konusunda da çalışıyor. O yörede tedbir alması gereken üç güvenlik görevlisini görevden uzaklaştırdık ama bir duvarı aşıyor, tel örgüden atlıyor, direğe tırmanıyor, bayrağı  indiriyor…Burada ciddi bir provokasyon görünüyor.Ne zaman ki bir temel problemine eğildiyse Türkiye,  bu tür provokasyonlarla karşılaşmak bizim için sürpriz değil. Biz provokatörlerin ne yapacağından ziyade kendi yapacaklarımıza odaklanmış bir siyasi iradeyiz. Ve onu yapıyoruz, milletimiz de bunu takdir ediyor. Çünkü bu provokasyonları yapacakları belli. Bunlar bizi yolumuzdan bizi engellerse amaçlarına ulaşmış olurlar. Buna fırsat vermemek lazım.

O EYLEMCİ ANINDA ENGELLENMELİYDİ

Orada yapılması gereken, tutmak, almak götürmek. İçeri girilmesi yasak olan bir yere girmiş, onun oraya girmesini, direğe çıkması engellemek gerekiyor en başta. Şu anda burada oturup da, orada gerçekleşen olayda ne yapılması gerektiğini söylemek spesifik olarak yanlış olur. Beklenen nedir? Oraya girmesini önlemektir.  Oraya girdi, direğe çıkmasını tamamen önlemek alıp götürmektir. Oraya ilişkin Hava Kuvvetlerimiz de soruşturma başlattı zaten.

'YASA DIŞI DİNLEME' SORUŞTURMASI: BU BİR CASUSLUK FAALİYETİ

Sayın başbakanın ofislerine dinleme cihazı kuran insanların bir kişiyi dinlediğini varsaymayın. 76 milyonun güvenliğini ilgilendiren, ülkenin ulusal güvenliğini ilgilendiren bir konuda onu tehdit eden bir faaliyet içinde olmuştur bunlar. bir casusluk faaliyetidir bu. Ülkenin başbakanının nende dinlersiniz. Hangi ülkelere servis  ettiniz? Hangi bilgileri aldınız? Hangi bilgileri kime sattınız? Kimlerle iş birliği yaptınız? Bunların hepsi soruşturma kapsamında. Daha da derinleşecek. Bu nasıl bir vatan ihanetidir.Hangi yapının elemanı olarak bu yapıyorsunuz? Yapılanma gittikçe ortaya çıkıyor. Bu tam bir faciadır. Buna nasıl cesaret ediyorsunuz. Her birimin, yargının, idarenin teftişlerin herkesin meselenin bu ciddiyeti ile mütenasip bir tavır içerisinde olması 76 milyonun beklentisidir. Onların tamamının güvenliğine ilişkin bir casusluk faaliyeti söz konusudur ve bunun gereği titizlikle yerine getirilmelidir. Burada artık şuraya buraya mensup, paralel yapı falan ülke mensubiyetinin, ülke güvenliğine olan hassasiyetin  önüne geçmiş durumda. Artık bu kadar net bir konuda net bir tavır alınmalıdır. Yargılama süreçleri devam edecek, yargılanacak, savunmalarını yapacaklar. Ama savcılık da yargının bir parçasıdır. Bakın talepte bulunuyor serbest bırakılıyorlar, tekrar aynı savcılık talepte bulunuyor. Ciddi bir sorun olduğu yargılama safhasında da ortadadır. 

BUNUN GEREĞİ TİTİZLİKLE YAPILMALIDIR

Ülke güvenliğine ilişkin bundan daha önemli ne olabilir. Savcı tespit ettik diyor, müfettiş tespit ettik diyor, tutuklama zaten bir cezalandırma değildir.  Burada tedbir koymayacaksınız da nerede koyacaksınız? Burada tedbir olmayacak, kaçma, karartma ihtimalleri dikkate alınmayacak da, nerede uygulanacak?  Bunu Türkiye’nin tartışması gerekmez mi? Elbette Türkiye tartışır. Ama tabi süreçler de sonuçlanmış değil.

'PARALEL YAPI' İLE MÜCADELE: AÇIK BİR DARBE TEŞEBBÜSÜDÜR

17 Aralık, 25 Aralık ve ondan sonra vatandaşlarımızın bilmediği gece operasyonlarına ilişkin kararlar ortada ve bunlar bir hükümet darbesi teşebbüsü. Darbenin büyük bir suç olduğu bizim yasalarımızda bellidir. Biz hakkın hukukun yerine gelmesini hep savunduk. Darbecilerin cezalandırılması, masumların cezalandırılmaması. Bu temel dengeyi koruyan politikalar izledik. Ama Türkiye’nin darbe dönemlerinde inşa edilmiş sistemi bunu gerçekleştirmeye müsait değil. Onun için geldiğimizden beri reform yapıyoruz. Bireysel başvuru hakkının Türkiye tartışmıyordu bile, böyle bir şey gündeminde yoktu. AİHM’ne gidiyoruz sürekli, ondan önce bizim bu fonksiyonu icra edecek yetkili yerimiz olsun diyen, bunu referanduma götüren bu hükümettir.  Referandumda buna karşı çıkan kimdir? Muhalefet. Buradaki çelişkiyi kendileri göremiyor olabilir ama bunu milletimiz görüyor. O yöntemleri biz Türkiye’ye getirdik ve ondan yararlanıp çıktılar. Biz iktidardayken kimseyi tehdit etmiyoruz, muhalefet  partileri iktidarı tehdit ediyor. Tehdit dili kullanıyor.