BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Ecevit'in çarpıcı açıklamalar

Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi Yayın Danışmanı ve İnternethaber yazarı Behiç Kılıç'a konuşan Ecevit, bir döneme ışık tutuyor. İşte Ecevit'in ikinci gün açıklamaları:

Abone ol Röportaj: BEHİÇ KILIÇ / ŞEYDA APAYDIN

Ecevit'e göre olay, DSP'nin bölünmesinden bir yıl önce maydana geldi. 2001 yazında Hüsmettin Özkan Bodrum'a çağrıldı ve plan kendisine duyuruldu. Ancak, Özkan duyduklarını Ecevit'e anlatmadı. Eski Başbakan, askerlerin neden böyle bir harekete yöneldikleri hakkında ise konuşmak istemedi.

* * *

Ecevit'le başbakan yardımcılığı ve başbakanlık yaptığı son iktidarı döneminde temasım olmadı.DSP 'nin mütevazı bir parti olarak kuruluşu ve ilerleyişinde sıkça görüşürdük ama iktidarı döneminde onun arkasında duranlarla bizim ülkeye bakış açımızda farklılıklar vardı. Nitekim daha sonra Ecevit ve partisi de bu "arkadaki"ler tarafından hançerlendi. Yıllar sonra bir araya gelme fırsatı bulduğum Ecevit'in ,Türkiye üzerine hesaplar,siyasi ihtiraslar ve "dışarı" ile işbirliktelikler sonucu nasıl linç edildiğini de görüp anlamak mümkün oldu.

Öldü ölüyor denilen Ecevit pırıl pırıl bir beyinle ve tüm olan biteni değerlendirecek çağdaş siyasetçi kimliği ile bizi bilgilendirdi.Fiziksel rahatsızlığın ve yaşın verdiği yürüme zorluğu ile bazı kelimelerdeki telaffuz güçlüğü dışında hiçbir sıkıntısı yoktu.

Her zamanki gibi nazikti ve verdiği bilgilerle bir polemiğe neden olmamak için sözlerini itina ile süzgeçten geçiriyordu.Uğradığı heksızlıklara öfke saçma yerine,bu haksızlıklardan ülke geleceği için ders çıkarılmasını ister gibiydi.

Ve anlattıklarından ortaya çıkan şuydu.

Bush Irak üstüne yürümek için Saddam'dan önce Ecevit'i devirmişti.

BEYAZ SARAY'DA GÖRÜŞME

Sokaktaki vatandaş "ömdü ölecek" diye gelen bilgilerle beklenilen bir sırada ,Gülhane Askeri Tıp Akademisine götürülen ve orada düzelen Ecevit'in başına "neler" geldiği konusunda çeşitli fikirlere sahip...Başbakan'ın "öldürüleceği" konusunda ,akademisyen düzeyinde derin görüşler var...

Bu şüpheleri Ecevitlerle konuşmayı sürdürüyoruz. Rahşan Hanım'a " Dışarıdan da bir güç vardı ve Irak'a doğru birtakım hazırlıklar seziliyordu. Sayın Ecevit orada doğrunun ne olduğunu anlattığı için mi kötü insan oldu? " diyorumb

Rahşan Ecevit " Ecevit'in Hükümet'te kalmaması gerekiyordu. Bilmiyorum Bülent, gene kızar mısın bana öyle söylersem. Ama Amerika hiç istemezdi Bülent'in hükümet olmasını, çünkü kendisinin Irak'la ve Kıbrıs'la ilgili düşünceleri vardı. Orada olmasını istemiyorlardı. Hem içeriden hem dışarıdan bir şeylerle devrildi Hükümet. " cevabını veriyor.

Israr soruyorum..

"Canınıza kastettiklerini düşünmüyor musunuz? "

Ecevit'in cevabı şöyle..

" Elimde somut, ayrıntılı bilgi, delil olmadıkça ben bu konuda bir şey diyemem. Ancak Bush başkan olduğunda, ayrıntılı görüşmeler yaptık. Ziyarete gittim. Bush'la doğrudan bir görüşmemiz sırasında bana, "Ben Saddam Hüseyin'i orada yaşatmayacağım" anlamına gelecek bir konuşma yaptı. O zamandan beri karşıt görüşlerimiz vardı. Ben hep karşı çıktım.Ondan sonra devamlı olarak Washington yöneticilerine söyledim."

SADDAM TÜRKİYE YE SAYGILIYDI

Devam ediyor..

"Daha önce de üç gazeteci olarak Derya Sazak, Bülent Hiçyılmaz ve ben, Saddamla geniş görüşmeler yapmıştık, ne düşündüğünü, nasıl durduğunu anlamıştık. Saddam çok zeki fakat akıllı değil. İkisi ayrı şey biliyorsunuz. Kendine çok güveniyor. Sürekli olarak Amerika'nın bir şey yapamayacağını söylüyor. Ama hep Türkiye'ye çok saygılı davranıyor. Beni tanıyor, 'savaşçı' filan olmadığımı biliyor. Bütün bölge ülkeleri ile kavgalı, ama bize zarar vermek istemiyor. Kuzey Irak'ta terör olayları olduğunda, asker gönderildiğinde, usulen itiraz ederdi. PKK ile mücadeleyi destekliyordu

Biz Amerikalılar'a şunu anlattık, Hükümet'e girmeden, Genelkurmay'ı ziyaret etmiştim, güvenlik güçlerinin oraya yerleştirilmesini tavsiye etmiştik. ABD'ye, Bizimle aldığınız ortak önlemler yeterli. Her gün İncirlik'ten uçaklar kalkıyor. En ufak bir şey olduğunda, müdahale ediyorsunuz, daha ne istiyorsunuz. İpin ucunu kaçırırsanız, Irak mücadelecidir, kolay pes edecek yapıda insanlardan oluşmuyor. Siz ne yaparsanız yapın, Irak'ı ele geçiremezsiniz" demiştim. Bunun üzerine bizimle diyalogu kestiler. Başkan'a da büyükelçilerine de aynı şeyi söyledik."

DİYALOG BİTTİ İNFAZ BAŞLADI

Bush Ecevit'e Saddam'ı yok edeceğini söylüyor.Ecevit'ten buna gerek olmadığı,Irak'ta direnişle karşılaşacağını duyunca sonun başlangıcı geliyor.

Ecevit'ten gelen çarpıcı iddialar arasında bazı generallerin kendisini görevi Hüsamettin Özkan'a terk etmeğe zorladığı açıklaması da var.

Ecevit Kara Kuvvetleri eski Komutanı Atilla Ateş'in adını veriyor. Askerlerin neden böyle bir harekete yöneldikleri hakkında konuşmak istemiyor.

Bu olay ,partisine yönelik hareketin bir yıl öncesinde meydana geliyor.2001 yılı yaz ayında Hüsamettin Özkan Bodrum'a çağırılıyor ve bu plan kendisine duyuruluyor. Özkan duyduklarını Ecevit'e anlatmaya çekiniyor.

Ecevit'e ,bir başbakanın hakkında yapılan hazırlıklardan haberdar edilmemesinin "tuhaf" olup olmadığını soruyorum.

"Bildiklerinizin ötesinde bir şey yok. Ben istihbarat meraklısı değilimdir. Daha önce ben DSP'nin Grup Toplantısı'nda bir şey söylemiştim, İstihbarat gereklidir. Ama istihbarata çok önem vermeyin, çünkü yanıltıcı olur demiştim. "cevabını veriyor.

Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi kimliklerinden olan Bülent Ecevit,kendisine Cumhuriyet tarihinin önemli komplolarından birinin yapıldığını belirtiyor.

Bu komplo ,genede üstü kapalı duruyor.

* * *

Ecevit: Ateş Paşa, çekilmemi istemiş

RAHŞAN ECEVİT: Şimdi Bülent bir dakika, ben devreye gireyim mi? Şu bakımdan, sen iki şeyi karıştırdın galiba. Bir benim hastalığım vardı, bir senin hastalığın vardı. Benim hastalığım Bayındır'da başladı. Seninle ilgisi yok Bayındır'ın.

BÜLENT ECEVİT: Ama seni beklemek üzere Bayındır'a gittiğimde, ben de ciddi bir baygınlık geçirdim. Onun sonucu olarak da o günden itibaren sigarayı bıraktım.

RAHŞAN ECEVİT: Beni Bayındır'a götürdüklerinde, ben evde hasta olmuşum. Bir tanıdığım doktor vardı o da Bayındır'daymış. Onun için beni Bayındır'a götürdüler. Bayındır da bana baktı dedi ki, 'Bu bizim uzmanlık alanımıza girmiyor, sen kansersin'. Onun üzerine 'GATA uzmandır o konuda, seni GATA'ya gönderelim'dediler. Ben de bunun üzerine GATA'ya gittim. GATA da baktı, dedi ki 'Sen kanser falan değilsin. Ama solunum yolları enfeksiyonun var' Onlar da beni 3 ay tedavi altına aldılar ve iyi oldum.

Karşı tarafta Kemal Derviş'in bayraktarlığını yaptığı bir siyasi hareket vardı. Sonra partiye girdiler, toplantılar yapıldı.

BÜLENT ECEVİT: Mesut Yılmaz da 'Çekil' diyordu. Kemal Derviş de 'çekil' diyordu.

RAHŞAN ECEVİT: Bir de başbakan olmak isteyen vardı... Adını söylemeyelim.

Bu arada Pearson da gelmiş, bazı talepleri olmuştu. Ona da aynı şeyleri söylemiştiniz. Orada bu Hükümet'e karşı bir cephe oluşmuş. Belki de siz davet ettikten sonra durumdan vazife çıkarıp, kaybolduğu günlerde Kemal Derviş onlara angaje oldu. Olabilir mi?

BÜLENT ECEVİT: Ben bir şey diyemem. Siz sonuç çıkarın.

Devletin içinde Başbakan'a bağlı birimlerin sizi bilgilendirmesinde bir eksiklik mi oldu? Hükümet'e yönelik bir tavır vardı, canınıza yönelik bir tavır vardı. Hiçbir uyarı gelmedi mi size?

BÜLENT ECEVİT: Atilla Ateş (APO'yu Suriye'den isteyen Kara Kuvvetleri komutanı)o zamanlar, Hüsamettin Özkan'ı Bodrum'a çağırdı. Benden kurtulmak istediklerini söylediler.

RAHŞAN ECEVİT: Bodrum'da Hüsamettin Bey'in meşhur bir yatı vardı, orada toplantı yapıyorlardı.

BÜLENT ECEVİT: Hayır, Hüsamettin Bey'in değil, generallerin varmış. Hüsamettin Bey'in orada yatı yoktu. Neyse, önemli değil, orada ya da burada. Benimle ilişkileri bakımından çok rahattı. O bana çekine çekine söyledi. Sonra Murat Yetkin'le ilişki kurdular, Generaller. O da ezile büzüle geldi, anlattı.

Sizin çekilmenizi mi istediler?

BÜLENT ECEVİT: Evet.

Ne gerekçeyle çekilmenizi istediler?

BÜLENT ECEVİT: İşte..!

Hiç başka türlü istihbarat teşkilatından falan size bir şey gelmedi mi. Mesela MİT'ten?

BÜLENT ECEVİT: MİT'ten şikayetim olmadı. Şenkal Atasagun çok iyi çalıştı. Belki devreye sokmak istememişlerdir. Çünkü o ayrı çalıştı.

Hükümetiniz'e karşı iş aleminden karşı çıkıp da sizin dikkatinizi çeken bir faaliyet oldu mu?

BÜLENT ECEVİT: Yok.

MHP Lideri neden bozdu koalisyonu?

BÜLENT ECEVİT: Kemal Derviş onun moralini bozdu. Birileri MHP'nin moralini bozmuş. 'MHP'siz bir koalisyon kuracaklar'demişler

Bu olaylardan sonra Hükümet seçim kararı aldı. Ondan sonra ne oldu?

BÜLENT ECEVİT: Ondan sonra perişan olduk. Çok kötü sonuç aldık. Türkiye'nin en güçlü partisi konumuna gelmiştik. 12 Eylül sonrası çeşitli görevlerde bulunmuştum. Ben Başbakan Yardımcısı oldum, Başbakan oldum... Çok sağlam bir parti olmuştuk. Fakat grubu tam ortasından böldüler. Derviş, Cem, Özkan... Artık bir takatımız kalmamıştı. Yine örgütümüz büyük ölçüde sağlam durdu. Grup bölündü. Ben en ağır hasta olduğum zamanda bile evrakları getirtip çalıştım. Rahşan da hastaydı, o da çalışıyordu. Bütün bunlar bir araya gelince, daha fazla götüremedik.