BIST 8.664
DOLAR 34,35
EURO 37,41
ALTIN 3.022,45
HABER /  GÜNCEL

DYP'ye göre 20 tuzak var

Hükümet ve medyanın bir bölümü müzakereleri bayram havası içinde kutluyor. Oysa DYP'nin GİK üyesi emekli Büyükelçi Umut Arık'a göre bu yolda 20 tuzak var.

Abone ol

DYP, iktidarın AB ile imzaladığı Müzakere Çerçeve Belgesinde Türkiye’yi sıkıntıya sokabilecek unsurları 20 madde halinde özetledi. DYP Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi, emekli Büyükelçi Umut Arık’ın incelemesinde AKP, Türkiye’yi "ikinci sınıf bir üyelik adayı" haline getirmekle suçlandı. AKP’nin 3 Ekim’de Türkiye’nin hiçbir zaman AB’ye üye olmamasına yol açabilecek bir süreci kabul ettiğini savunan Arık, çalışmasında "kurtuluşu olmayan müzakere çerçevesinin gerçeklerini" şöyle sıraladı: -Hedef katılma olmakla beraber, müzakerelerin sonunda üyeliğin verileceği kesin değildir. Müzakerelerin önü açıktır. -AB, haklar ve özgürlükler alanında Türkiye’nin aksadığına karar verirse müzakereleri her an durdurabilecektir. -Müzakere edilen bölümler kapansa bile, uygulamada aksama olduğu AB tarafından saptanırsa, yeniden müzakere açılabilecek. -Türkiye’nin uygulamaları devamlı Komisyon müfettişleri tarafından gözlenecektir. -AB, Türkiye bütün koşulları yerine getirse dahi, müzakereler sürerken veya en son dakikada ’Biz Türkiye’yi hazmedemiyoruz’ deyip bütün süreci durdurabilecektir. -Her şey olumlu gitse, Türkiye’nin üyeliği, Komisyon, üye ülkeler hükümetleri ve meclisleri tarafından kabul edilse dahi, her üye ülkede referandum düzenlenebilecek ve üyeliğimiz bu yolla reddedilebilecektir. -Belgede, serbest işçi dolaşımının devamlı kısıtlanacağı kayıtlıdır. -Schengen Vize Rejiminin, yani tek vizeyle tüm AB ülkelerinde seyahat olanağının Türkiye’ye verilmeyebileceği açıkca söylenmektedir. -Tarım fonları kalıcı olarak kısıtlanabilecektir. -Yapısal reform fonları kalıcı olarak kısıtlanabilecektir. -Türkiye’nin, sadece kesin karar ve kuralları değil, tavsiyeler oybirliği ile yapılmış açıklamalar ve benzeri her türlü AB belgesini, üzerinde söz hakkı olmadan kabulü beklenmektedir. -Üyelik anında, diğer üyelik müzakerelerinde alınmış sonuçlar, yine hiç söz hakkı olmaksızın kabul edilmelidir." Arık, Türkiye’den tam olmayacak üyelik hayaline karşın daha baştan itibaren, hiçbir şey vermeden nelerin alındığını ise şöyle sıraladı: "Kopenhag ve Maastricht Kriterlerine uyum, Gümrük Birliğimizle de bir arada, siyasi, sosyal ve iktisadi karar ve politikalarda egemenliğin AB’ne kaymasıdır. -Haklar ve Özgürlükler alanında da, azınlık tarifi değişmekte, etnik ve kültürel her mikro bütünlük, AB azınlık tarifine girmekte, Türk Anayasasanın ilgili hükümleri geçerliğini yitirmektedir. -Türkiye’nin, Avrupa Parlamentosu’nun tavsiyeleri dahil tüm AB organlarının kararlarına ve AB Müktesebatına uyumu, Ermenilerin sınır, soykırım iddialarının kabulü, Rumların tanınması, Fırat ve Diçle gibi konularda Türkiye karşıtı taleplere rıza gösterilmesi, Ege karasuları ve uçuş bildirim hakları gibi konulurda Yunan tezlerinin geçerliğinin kabulü anlamına gelecektir. -Türkiye’nin uluslararası antlaşma ve anlaşmalarının AB üyeliği ile bağdaştırılması zarureti, Ankara, Kars, Moskova, Lozan, Montreux, Zürih, Londra vs tüm temel anlaşmalarımızın yeniden değerlendirilmesine ve geçerliliğine şüphe düşmesine yol açacaktır. -Kıbrıs sorununun çözümünde BM parametrelerinin yanında AB ilke ve kurallarının da kullanılması kabul edilecek ve adadaki garantörlüğümüz ve silahlı kuvvetlerimizin mevcudiyeti tehlikeye girecektir. -AB üyelerinin, üye olduğumuz uluslararası kuruluşlara girişinin engelenmemes, örneğin Kıbrıs Rumlarının NATO’ya girişi konusunda karar serbestimizi kısıtlayacaktır. -Sınır ihtilaflarının çözümü ve iyi komşuluk ilişkileri, Ermeni toprak taleplerini ve Ermenistan ile diplomatik ilişkiler konusunu Türkiye’nin önüne koyabilecektir. -Euro’nun kabulü, çevre, sanayi, tarım standartları vs Türkiye’nin rekabet koşullarını olumsuz etkileyebilecektir."