Duygusuna dokunamadığımız çocuğumuzu yetiştiremeyiz, sadece büyütürüz
Çocuklarımız bizlere yaratanın hediyesi. O çocuklar yuvalarımızın en kıymetli misafirleri. O nedenle çocuklarımıza mutlu olmayı ve kendilerini sevmeyi öğretmeliyiz. Başkaları için iyi olmaya adanmış ömürler yerine, kendisi için iyi olmaya niyet etmeli çocuklarımız…
Hayatın koşturmacası, sürekli güncellenen yenilikler, teknolojiler, sisteme yetişme telaşı bizleri çocuklarımızın içinde bulunduğu duygu dünyasından uzaklaştırıyor. Çocuklarımız dış dünyaya bağımlı büyüyorlar. Sonra da kendilerini birçok uyaranın merkezinde buluyorlar.
Amacı yaşamak ve yaşatmak olan insan, rotasını kaybetmiş bir gemi gibi sürükleniyor.
Eğitim sistemimizden, kanun ve yönetmeliklerden, yapay zekâ ve geleceğinden, sınavlardan ve kurallardan …
Çok daha önce konuşulması, dikkat edilmesi, önemsenmesi gereken en önemli unsur, ailelerin en başta kendileriyle ve sonrasında sosyal çevreleriyle ne kadar iyi ilişkiler içinde olduğudur.
Önce bizler aileler iyi olmalıyız. Kendisine iyi olmayan çevresine iyi olabilir mi? Kendimiz ile ne kadar iyi olduğumuzun, psikolojik, mesleki ve etik taraflarına bakmak gerekir. Dışarıda hayat o kadar hızlı akıyor ki. Gün içerisinde yaşanan olaylar, iş yerinde nasıl yükselirim savaşları, ekonomik koşullar, savaşlar, doğal afetler, salgın hastalıklar bizlerden birçok duygumuzu alıp götürüyor.
Eksilen duygularımızla aile olmaya çalışıyoruz.
Evlerine birçok duygudan eksilerek gelen anne babalar çocuklarının olumsuz davranışına odaklanarak ilgilendiklerini sanıyorlar. Sakin kalamıyorlar, sakin olamama hali tahammülsüzlüğe dönüşüyor.
Tahammül sınırları azalmış, anne baba evladına nasıl yol gösteren olabilir ki? Ancak komut verir, emir verir. Dayatır. ‘’Çalış” “Gel” “Yap” diyerek… Evdeki mutluluk seviyesi de aşağı aşağı iner. Ergen psikolojisi, beyni ve zihni bu durumdan rahatsız olur. Çocuklarımıza sunacağımız imkanları yükseltmek için önce kendimizle iyi olmalıyız. Sonrasında çocuklarımıza iyi gelmeliyiz. Evlatlarımıza hiçbir zaman yüz çevirmemeliyiz. Onları kendi nesli ne uygun besleyerek, mesleki ve kişisel donanıma sahip olacak şekilde hayatın bir öğrenme yolculuğu olduğunu anlatmalıyız. Çocuklarımızın duygularına dokunarak ilham olabilmeliyiz. Çocuklarımızın hataları, yanlışları ve eksikleri anne-baba olarak sabrımızı etkilememeli. Anne-baba olarak egomuz öğrenme yolculuğumuza ket vurmamalı. Egomuz yükselirse çocuklarımızın duygularına dokunamayız. Duygusuna dokunamadığımız çocuğumuzu yetiştiremeyiz, sadece büyütürüz.
Dışarıda sürekli güncellenen hayatın içinde ne olup bittiğini takip etmeliyiz. Takip mesafesi açıldığında çocuklarımız dışa bağımlı büyüyorlar. Kendilerini birçok uyaranın içerisinde buluyorlar. Kontrollü bir şekilde çocuklarımıza izin vermeliyiz. Mutlu olmalarına alan açmalıyız.
Hayatlarında ‘’keşke’’ler değil, ‘’rağmen’’ler olmalı.
Anne babanın kullandığı dil çoğu zaman aşağılama ve küçümseme dilidir. Çocuklar ebeveynlerinin sesini kendi iç sesleri olarak algılarlar. Küçümsememeli, kıyaslamamalı, sürekli eleştirmemeli, aşırı kontrolle baskılamamalı, dayatmamalı, yapamadıkları üzerinden motive etmeye çalışmamalıyız. Koşulsuz sevgimizi hissettirmeliyiz. Çocuklarımızla göz teması kurarak, etkin bir şekilde dinlemeliyiz. Yargısızca. Yapabilecekleri üzerinden motive ederek, model almasını sağlayarak, değer vererek, olumlama yaparak ve her koşulda yanında olarak…
Hata yapmasına, sorumluluk almasına fırsat sunarak.
Çocuklar ailelerin hayallerini gerçekleştirecek hamallar değil. Şartsız kabul görmeliler. Duygu dünyasında yer alamadığınız evladınızın hayatına anne-baba olarak nasıl katkı sağlayacaksınız?
Bu yazımı yazmamda Liv Hospital’de yapmış olduğu başarılı çocuk çalıştayına beni konuk olarak davet eden çok sevgili Monik İpekel Hanımefendi vesile oldu. İstanbul Vali Yardımcısı Sayın Serap Özmen Çetin, AK Parti İstanbul Milletvekili Sayın Gülay Dalyan, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Av. Sayın Ömer Bağcı, alanında uzman hocalar, çok sayıda STK ve dernekle beraber gerçekleşen çalıştay ülkemin çocukları için hayırlara vesile olsun. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.