BIST 8.922
DOLAR 34,32
EURO 37,36
ALTIN 3.037,07
HABER /  GÜNCEL

Duygu Asena laght feminist

Yeni romanı ‘‘Aşk Gidiyorum Demez’’ yayınlanan Duygu Asena Tempo'nun son sayısına konuştu.

Abone ol

Artık erkekleri değil, onları bu durumda bırakan toplumu daha çok suçladığını belirten Duygu Asena, ‘‘Dünden bugüne değişen bir şey yok. Genel yayın müdürleri bile aşk yazarı kesildi. Demek ki, onlar da aldatıyorlar ki aşkı biliyorlar’’ dedi. DUYGU Asena'nın Doğan Kitap'tan piyasaya çıkan ‘‘Aşk Gidiyorum Demez’’ romanı, üç kadının aşk öykülerini anlatıyor: Bir trafik kazası sonucu, tüm hareket yetilerini yitiren kocasına bakan, ona ölene kadar áşık Güler; bir spor yazarıyla evli, başarılı bir bankacı olan Selin ve güzel bir haber spikeri Demet'in çevresinde dönen sıradan olaylar. Sıradışı olan, Duygu Asena'nın bir aşk üçgenini, içine feminizm tozu atmadan, yargılamadan, ustalığa varan bir kurgu ve anlatımla okuyucuya aktarmış olması. Duygu Asena, Tempo Dergisi'nin son sayısına romanını, aşkı, yaşadığı dönüşümü ve kadın erkek ilişkilerini anlattı. AŞKIN YÜZDE 90'I SEKS Romanın adından başlayalım isterseniz. Aşk gidiyorum demez, ne der? - Gider... Onu başlığın altına parantez içinde koymayı bile düşündüm. Aşk ne gideceğini, ne de geleceğini haber verir. Farklılığı da burada zaten. Bu, bir aşk romanı mı? - Bu, aşkı kurcalama romanı. Romanlarımda aşk muhakkak oluyor; çünkü insanlardan bahsediyorum. Kadınla erkekten bahsediyorum, o yüzden aşk veya aşk gibi olan şeylerden söz etmem gerekiyor. Seks önemli bir yer tutuyor kitapta. Hatta romanın başında ciddi bir seks tartışması var. Seks olmadan aşk olmaz mı? - Ben aşk denince, kadın-erkek ilişkilerinden söz ettiğim için, iki insan arasındaki aşkı kastediyorum. Platonik aşklar benim bildiğim bir şey değil, ama iki insan arasında aşk olduğu zaman seks çok önemli bir faktördür. Aşkın yüzde 80-90'ı sekstir. ‘‘Aşk olunca, seks kötü olsa da, olmasa da olur’’a inanmıyorum. Erkeklere haksızlık ediyoruz diye düşündünüz mü? - Haksızlık etmiyoruz, hatta içimizden taşan her şeyi yapmıyoruz ve söylemiyoruz gibi geliyor bana. Kitaplarımda erkeklere haksızlık ettiğimi hiç mi hiç düşünmüyorum.... Ama ben şu anda ‘‘Bu, erkeklerin suçu, erkekler böyledir’’den biraz saptım. ‘‘Light feminist’’ oldum sanırım, çünkü toplumu daha çok suçluyorum. KUTSAL EVLİLİK Mİ Son yıllarda kadın- erkek ilişkilerinde bir şeyler değişti mi? - Değiştiğine dair bir inanış var. Magazin programlarında habire büyük aşklar yaşanıyor ve o büyük aşklar bitiyor. Belirli bir çevrede çok rahat seks ilişkileri kuruluyor, bunun adına da aşk deniyor. Onun dışında değişen bir şey olduğunu sanmıyorum. Bakın, Hülya Avşar bile ‘‘Üç maymun olacaksın’’ diyor. Böyle bir şey olabilir mi; kadın rezil ola ola, o ‘‘kutsal evliliği’’ sürdürecek. Batı'yla karşılaştırdığınız zaman... - Avrupa'yla karşılaştırdığın zaman hiçbir puan alamıyorsun. Avrupa Birliği'ne gireceğiz diye alelacele değişiklikler yaptılar ama değişen hiçbir şey yok. Türk Ceza Kanunu'nda inanılmaz haksızlıklar var. Namus cinayetlerinde indirimden tutun, tecavüzlerde erkekleri kollamaya kadar bir sürü haksızlık var... Arada bir Meclis'e gidiyorum, görüyorum: Şimdikiler için değil, eskiden de öyleydi. Feodal feodal adamlar... Bunlar mı değiştirecek düzeni. Medyaya bak: Hálá arka sayfa güzelleri tartışılıyor. Neyi değiştirecekler? Genel yayın müdürleri aşk yazarı kesildi. Hangi aşkları yazıyorlar? Onlar da aldatıyorlar ki, bu kadar güzel aşkları biliyorlar. Sinan Çetin kötü örnek Romanının bir yerinde ‘‘Kutsal aile yoktur’’ diye yazan Duygu Asena, kitle iletişim araçlarının olumsuz propagandasına da çattı: - Kutsal olan hiçbir şey yok. Bence insanın kendisi kutsaldır. Berbat olmuş, iğrenç şeylerin olduğu bir ailenin sürmesi için, bütün kitle iletişim araçları canavar gibi uğraşıyor. Sinan Çetin'in programında mesela... Kadın evden ayrılmış. O kadar belli ki kadının kurtulduğu... Çene damarları atan, çatık kaşlı, korkunç bir herif, kadın gitti diye, gelmiş geri istiyor. Kadın geri gelmedi diye bütün oradaki seyirciler ve Sinan Çetin, ‘‘Gördünüz mü bakın. O kadar sevgiye rağmen kadın geri gelmiyor’’ diyor kutsal aile adına. İçinde acı çeken birinin olduğu bir aile kutsal olabilir mi? Kadının kendisi kutsal, onu bitirmişse yaşıyor işte. Kaynak : Hürriyet