Başbakan Erdoğan CHP'ye yüklendi. Hedefindeki isim Atina yerine dut yemeye giden Baykal vardı.
Abone olBaşbakan Erdoğan parti hepaslarında usülsüzlük tespit edilen CHP'ye yüklendi. Ana muhalefeti kayıt dışı siyaset ve yöntem izlemekle eleştirdi.
Erdoğan dut yemeye giden Baykal'a dut yemiş bülbül imasında bulundu. Yüzü olmayan Baykal'ın soyalist enternasyonel toplantısı yerine Ayaş'ta dut yemeye gitmesinin anlamlı olduğunu savundu.
Hükümetin enerji politikalarını eleştiren Baykal'ın Enerji Bakanlığı yaptığı 1979 yılından örnekler verdi. Hükümetin enerji alanında yaptığı uygulamaları anlattı. Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan şunları söyledi:
Bu millet ne zaman topralasa ne zaman kendine gelip gücünü toplasa önüne bir engel bir set çekilmiştir. Değişime direnen kendi imtiyazı için statükoyu öneren ülkenin çağdaş dünya ile gelişmesini engellemektedir.
AK Parti'ye tahammül edemeyenler aslında Türkiye'ye, millet iradesine ve halkın duygu düşüncesidir. Çünkü değişen dönüşen Türkiye'de bunların zihniyetine yer yoktur. Avrupalılaşan Türkiye'de bunların siyaset tarzına da yer yoktur.
KARANLIK HESAPLARI YOKSA
Türkiye'yi karanlık girdaptan çıkartan AK Parti hukunun gücüne güç kattı. Ak olana kara deme alışkanlığını sürdüren CHP'yi dünya bile kabul etmiyor. Karanlık hesapları yoksa bizim gibi internet sitelerinden yayınlarlar.
Kendi hesabını veremeyenler kimseden hesap soramaz. Biz hesaplarımızı internetten açtık. Kayıt dışı yönetim ve kayıt dışı siyaset olmaz. Kendilerini açamayanlar ülkelerini de açamazlar. Kapıları doğuya da batıya da kapalıdır.
AYAŞ'A DUT YEMEYE GİTMESİ ANLAMLI
Dünya üzerinde Sosyalist Enternasyonale 185 üye var. Hiçbiri tek parti mantığına sahip değil. Hiçbiri demokrasiye direnmiyor. Hiç biri özgürlüklerin karşısında direnmiyor. Diyor ki Baykal; Sosyalist Enternasyonale gidersek ayıplarımızı yüzümüze vururlar. Demokratik olmadığımızı söylerler. Sosyal demokrasi ile hiç alakamız kalmadığını söylerler, solculuk iddiasının boş olduğunu, bugünkü CHP'nin esasen otoriter bir yönetimden yana olduğunu söylerler.
Belki de Baykal'ın ikide bir kürsüye çıkıp göğsünü döve döve halka niye yumruk salladığının hesabını sorarlar. Evet, Baykal bu yüzden gidemedi Atina'ya. Bu yüzden gidemedi ve ardından da hemen anında Ayaş'ta dut yemeye gitti. (Bu sırada Erdoğan ve salondakiler tebessüm etti)
Bu da çok anlamlıdır. Şimdi soruyorum; başkan yardımcısı olduğu kurumda değil. Türkiye'yi, kendi partisini bile savunamayan Baykal, nasıl olur da en çetin müzakerelerin yapıldığı uluslararası platformlarda Türkiye'yi savunabilir?
KENDİ PARTİSİNİN HESAPLARINI TUTAMIYORLAR
Ortada hazin bir siyasi parti öyküsü var. Evrensel anlamda sol değerleri savunmayı başaramayan, demokratik kültürü özümseyemeyen, otoriter eğilimlere güç veren, hizipçi bir parti yönetimi, kendi hesaplarını bile tutamayan, usulünce bir partiyi bile idare edemeyenlere bu ülkenin iradesi nasıl verilebilir? Soruyorum size; bu ülkenin kaynakları bunlara nasıl emanet edilebilir? İşte bu yüzden aziz milletimiz CHP'yi iktidara getirmiyor ve ben inanıyorum ki hiç bir zaman da getirmeyecektir.
DÜNYA GENELİNDE ENERJİ KAYGISI VAR
Petrolün varil fiyatı 22 dolardan 140 dolara çıktı yıl sonunda 200 dolara çıkar. Sadece doğalgaz çevrim santrallerinden elde ettiğimiz elektrik enerjisi yüzde 52'dir. Maliyeti yükselişle birlikte arttı. 5 yıl elektriğe zam yapmadık. Şimdi zamları otomatiğe bağladık. Dünya genelinde enerji güvenliği kaygısı var.
ÇİN'DEN SONRA ENERJİ TALEP TALEP EDEN İKİNCİ ÜLKEYİZ
Petrol ve doğalgaz rezervlerinde zengin kaynaklarınız yok. Yüzde 73'ünü dışarıdan ithal ediyoruz. Cari açığın 31 milyor doları petrolden geliyor.
Enerji talep eden Çin'den sonra ikinci büyük ülkesiyiz. Çünkü fabrikalar çalışıyor. Sanayi üretiyor.
KUYRUKLARI UNUTMADIK
Biz sizin enerji bakanlığı dönemini de biliriz. Unutmayın Tüpraş kuyruklarını su, margarin, su katılmış süt kuyruklarını. Bu millet henüz unutmadı. Türkiye yaşadığı hızlı büyümeye karşı enerjide darboğaz yaşamıyorsa hükümetimizin attığı adımlar sayesindedir. Görevi devraldığımızda doğalgazlı il sayısı 9 idi. Şimdi 59'a çıktı. İnanın bunu Baykal bilmez.
Ilısu Barajını hızlandırmanın gayreti içindeyiz. 2002-2008 yılları arasında toplam 9 bin 464 megavat kurulu güçte yatırımı tamamlayarak devreye aldık. EPDK tarafından bu dönemde verilen lisansların 28 bin megavatlık bir güce ulaştı. Bu projeler yatırım tutarının 30 milyar dolardan fazla. Bu projelerden en az 15 milyar dolarlık, 12 bin 600 megavatlık yatırıma başlandı.
NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERİ GELİYOR
2013 yılına kadar bu projeler inşallah tamamlanacaktır. Şu anda Afşin-Elbistan C ve D santrallerinin ihale hazırlıkları var. Bunun yanında B santrali dönemimizde tamamlandı ve açılışını bizzat kendim yaptım. Bunun yanında tabii ki nükleer güçle ilgili attığımız adım var. Hedefimiz, bu yıl sonuna kadar gerek Akkuyu, gerekse Sinop nükleer enerjiyle alakalı bu ihalelerin bitirilmesidir. Bu ihalelerin bitirilmesiyle inşallah ülkemiz, gelecek 7 yıl içerisinde de 8 bin megavatlık bir enerjiye, nükleer enerji vasıtasıyla 10 bin megavatlık bir enerji gücüne sahip olacaktır. Bütün bunlarla birlikte 510 megavat gücündeki Boyabat Hidroelektrik Santralinin yapımına, Konya'da Mavi Tünel Projesi bu dönemde başlanmıştır. Bunlar yaptıklarımızın yalnızca bir kısmıdır. Bu liste böyle uzayıp gidiyor.
(Su akar Türk bakar) yanlışı ortadan kalkıyor. Şimdi bundan sonra, 'Su akar Türk yapar' mantığı hakim olacak.Madencilik, petrol arama çıkarma, rüzgar, güneş ve nükleer enerji noktasında bu tarihi adımlar atılmıştır, atılıyor. Bu projelerimizi gerçekleştiriyoruz.
ENERJİ NOKTASINDA DURMAK YOK
Hem kendi enerji kaynaklarını sağlamak hem de küresel bir oyuncu olmak için Türkiye çok önemli yatırımları ve projeleri başlatmış ve bitirmiştir. Enerji noktasında da durmak yok, duraklamak yok. Projelerimizi tamamlayacak, enerji ihtiyacımızı inşallah kesinlikle karşılayacak, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde doğacak enerji talebini de giderecek hamlenin içerisindeyiz. KÖYDES ve BELDES ile başlattığımız yol ve su çalışmaları, yeni dönemde de en ücra köşedeki köylerimize sağlıklı bir enerjinin ulaştırılmasında atılan bir adımdır. Bunu da yine iktidarımız gerçekleştiriyor.
''VATANDAŞLAR İLAÇLARINI ECZANEDEN ALMAYA DEVAM EDECEK''
Bir kısım çevrelerin olumsuz beklentilerine rağmen, yapılan bu çalışmayla Türk Eczacılar Birliği davet edilerek onlarla da görüşmeler yapılarak belirli bir mutabakata varıldığını belirtti.
Özellikle alt gelir grubundaki eczaneler için çok önemli bir adım attıklarını kaydeden Erdoğan, yılın en düşük gelir matrahının 240 bin YTL'den 350 bin YTL'ye çıkarılıp iskonto oranının yüzde 3'ten yüzde 1'e, ikinci alt gelir gurubundaki eczacılar için matrahın 480 bin YTL'den 600 bin YTL'ye çıkarılıp, iskonto oranının yüzde 3.5'ten yüzde 2'ye düşürüldüğünü söyledi.
Eczacılar için ortamlama yüzde 3 gibi bir yük getiren kurum iskontolarını yeniden düzenleyip eczaneleri rahatlatmış olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, ''Bu düzenlemelerle bugünden itibaren tüm vatandaşlarımız, eskiden olduğu gibi yaklaşık 24 bin eczaneden ilaçlarını almaya devam edecek" dedi.