BIST 9.725
DOLAR 35,18
EURO 36,79
ALTIN 2.970,68
HABER /  GÜNCEL

Düşük kur ücretliyi tehdit ediyor

DİE'nin istihdam ve işsizlikle ilgili verilerini değerlendiren İktisatçı Mustafa Sönmez, iş bulmak için kentlere akın edildiğine dikkat çekti. Sönmez ayrıca dövizi değerlend

Abone ol

İktisatçı Mustafa Sönmez, ucuz işgücünün yanısıra, dışarıda rekabet gücü bulmanın aracı olarak düşük döviz kurunun kullanıldığına işaret ederek, "Bu tehlikeli aracı kullanmak, bir yandan Türkiye'yi yeni bir dış borç krizi belasına sürüklemekte ama en çok da yine emekgücü ile geçinenlerin başına çorap örmektedir" dedi. DİE'nin istihdam ve işsizlikle ilgili verilerini değerlendiren İktisatçı Mustafa Sönmez, 2003'te 13 milyon olan kentlerdeki işgücü arzının, 2004'te 13.8 milyona çıktığını belirterek, "Ekonomi büyüyor, bulutlar dağılıyor havası basıldıkça, iş bulmaktan umudunu kesenler, gençler, kadınlar, çoçuklar, emekliler iş umuduyla emek pazarına çıkmışlar ve 1 yılda işgücü ordusu yüzde 5.4 kalabalıklaşmış" dedi. Kentlerde 707 bin kişinin işgücü piyasasına girdiğini ifade eden Sönmez, bunlardan sadece 504 bininin iş bulduğunu, işsiz sayısının ise 203 bin kişi arttığını kaydetti. Sönmez, "Böylece kentlerdeki işsiz sayısı 1 miyon 837 bine ya da çalışmak isteyenlerin yüzde 13.3'üne çıkmış. Bir yılda işsiz sayısı 1.6 milyondan 1.8 milyona çıkmış kentlerde" dedi. Genç nüfus arasındaki işsizliğin de büyüdüğüne işaret eden Sönmez, 2004'te yüzde 10'a vardığı söylenen ekonomik büyümenin ancak yüzde 4 dolayında istihdam artışına yol açtığını ve yüksek büyüme temposuna karşın kentlerdeki işsizler ordusunun yüzde 12 büyüyerek işsizlik oranının da yüzde 13'ü geçtiğine dikkat çekti. KAÇAK İSTİHDAM 2004'te piyasada iş arayan 700 bin kişiden iş bulmuş görünen 500 bin kişinin ancak sigortasız ve vergisiz işyerlerinde kayıt dışı iş bulduklarını kaydeden Sönmez, "Bilinen bir gerçek var: Büyük işyerleri yeni istihdam yaratmıyor, tersine makinalaşarak emekten tasarruf ediyorlar. Yeni istihdam yaratanlar ise daha çok 10'dan az işçi çalıştıran atölyeler, şantiyeler, ticarethaneler, turizm sektörü. Bunlar da sigortasız, kaçak işçi çalıştırma alışkanlıklarını genişletiyorlar" dedi. Mustafa Sönmez ülke genelinde 4 milyon kayıtlı özel sektör çalışanına karşılık 3 milyon kaçak çalıştırılan bulunduğuna dikkat çekerek, "İşte bunun sonucudur ki, sosyal güvenlik sistemi çöküyor ve vergi sistemi dikiş tutmuyor" dedi. ÇALIŞANA TEHDİT Sönmez, 4 milyon kayıtlı çalıştırılanın tepesinde 3 milyon kaçak çalıştırılan ve 2.5 milyon işsiz kitle baskısı bulunduğunu vurgulayarak, "Böylesi bir tehdit altında iseniz, işinizi kaybetmemek için çok itaatkar, çok kanaatkar ve 'uysal' olmak durumunda hissedersiniz. Türkiye'de işgücünü satarak geçinenler, ne yazık ki, bu duruma düşürüldüler ve gidişat biraz daha vahim görünmektedir" dedi. Sönmez, Türkiye'deki 5.5 milyon SSK'lının yüzde 60'ının "asgari ücretten" sigortalandığına dikkat çekti. UCUZ DÖVİZ KURU RİSK Ucuz işgücünün yanısıra, dışarıda rekabet gücü bulmanın aracı olarak düşük döviz kurunun kullanıldığına işaret eden Sönmez şu görüşleri savundu: "Bu tehlikeli aracı kullanmak, bir yandan Türkiye'yi yeni bir kriz belasına sürüklemekte ama en çok da yine emekgücü ile geçinenlerin başına çorap örmektedir." TL'nin aşırı değerli tutulmasının, ucuz dolar, özellikle orta ve büyük işletmelere, makina yoğun yatırım fırsatı sunduğunu söyleyen Sönmez, "Böylece emek gücünü daha az, ama makinayı daha yoğun kullanan yatırım tercihleri ile verimliliği artırmak adına emeğin alanı daraltılmaktadır. 2001 krizinden bu yana izlenen yol budur. Bir yandan işyerinde işin yeniden örgütlenmesi ile istihdam azaltılmakta, bir yandan da makina yatırımı ile emek dışlanmaktadır" dedi. Ucuz doların ithalatı artırdığını, yerli piyasadan girdi ve ara malı talebini düşürdüğünü ifade eden Sönmez, ithalatla ikame edilen yerli üretimin bu durumda kepenk indirdiğini, kapasite azalttığını ve ilk elde de işçileri kapı dışarı ettiğini savundu. Sönmez, ucuz dolardan emeğin gördüğü bir başka zararın da yurtdışına sermaye ihracı şeklinde geliştiğini belirterek, "Doları buradan ucuza alan, onu, doların yüksek değer gördüğü ülkelerde yatırıma, mal-mülk alımına dönüştürmekte, dolayısıyla içeride istihdam yaratması olası sermaye, iş bekleyeni yatırımsız bırakarak dışarı akmaktadır" dedi. DIŞ BORÇ KRİZİ VE ABD Sönmez, bu ucuz dolar siyasetinin, alttan alta dış borç stokunu büyüttüğüne, dış borç stokunun 160 milyar dolara çıktığına işaret etti. Bu borcun geri ödenememesi, çevrilememesi ihtimalinin güçlendiğini ve hızla Türkiye'yi bir krize sürüklediğini söyleyen Sönmez, "Ekonomik krize sürüklenme acizliği Türkiye'yi hızla yeniden IMF'ye, oradan da onu kontrol eden ABD'ye muhtaç duruma düşürecek görünmektedir. ABD ise sıkışmış Türkiye'yi ellerini oğuşturarak beklemekte ve Büyük Ortadoğu Projesi'ndeki rolünü kayıtsız şartsız kabullenmesinin işaretlerini almaktadır" dedi.