BIST 9.949
DOLAR 35,26
EURO 36,74
ALTIN 2.985,57
HABER /  GÜNCEL

Düşük dolar ve Çin tekstili vurdu

Markalaşan firmalar uluslararası piyasada başarıyla rekabet ederken, fason şirketler kapanma noktasında. Merter ve Bursa’da 120 atölye kapısına kilit vurdu.

Abone ol

TL’nin aşırı değer kazanması ve Çin’in dünya pazarlarındaki hakimiyeti, tekstil sektörünü olumsuz etkiledi. Mahmut Canbulat, 26 yıldır ekmeğini tekstilden kazanıyor. 11 yıldır İstanbul'da atölye işleten Canbulat'ın işleri şimdilerde durma noktasına geldi. İşadamı, yüzde 10 kapasite ile üretim yaparak ayakta durmaya çalışıyor. Birkaç yıl önce 500 bin dolar vererek aldığı sekiz makinenin altısını yarı fiyatına satılığa çıkardı; ancak alıcı bulamadığı için kilosunu 250 kuruştan hurdacıya satmaya karar verdi. Türkiye'nin dünyada söz sahibi olduğu tekstilde yüzlerce işadamı ve binlerce çalışan, Canbulat'ın yaşadıklarıyla karşı karşıya. Son iki yılda büyük bir toparlanma sürecine giden ekonominin bütün göstergeleri olumlu. Enflasyonun tek haneli rakamlara indiği, ihracat rekorlarının kırıldığı ve gayri safi milli hasılanın hızla büyüdüğü ortamda, 4 milyon kişiye ekmek kapısı olan tekstil sektörü sıkıntılı günler yaşıyor. Doların değer kaybetmesi, harcamaları Türk Lirası, hasılatı döviz olan firmaları zor durumda bıraktı. Maliyetleri dolar üzerinden olan işletmeler ise uluslararası piyasada ayakta kalmak için kârı düşürmek zorunda kaldı. İstanbul'un tekstil merkezi Merter ve Güngören'de 500'e yakın örme firmasından 30'u kapısına kilit vurdu, 3 bin 500 kişi işsiz kaldı. Denizli'de geçen ay bin 800 işçi çıkarıldı. Bursa'da 90 dokuma atölyesi kapandı. Uzmanlara göre Türkiye'nin tekstil sektörü, markalaşarak ve moda üreterek ayakta kalabilir. Ayrıca hızlı teslimat yapmak, kaliteyi koruyarak maliyetleri düşürmek, yeni modeller üretmek de dünya piyasalarıyla rekabet için olmazsa olmazlardan. Türkiye, Çin'i sadece rakip değil, en büyük pazar olarak da görmeli. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de rekabet gücünü artırabilmek için markalaşmanın önemine dikkat çekmişti. Örme Sanayicileri Derneği Başkanı Erdinç Erdoğan, sektördeki sarsıtıyı Çin faktörü, düşen döviz kuru, yükselen sigorta primleri, artan vergiler ve yüksek enerji maliyetlerine bağlıyor. Türkiye'nin bazı pazarları kaybetmeye başladığını vurgulayan Erdoğan, son bir yıl içerisinde sadece Avrupa Birliği ülkeleri içinde Türkiye'nin tekstildeki pazar payının yüzde 16'dan, yüzde 12'ye gerilediğini vurguluyor. Erdoğan'a göre devletin uyguladığı politikalar firmaları yurtdışına kaçıracak. Erdinç Erdoğan, sadece son bir yıl içerisinde çok sayıda şirketin Suriye, Ürdün, Mısır ve Özbekistan'a gittiği bilgisini veriyor. Tekstilde yaşanan sıkıntıda, Türk Lirası’nın değer kazanmasının yanı sıra kotaların kalkmasıyla Çin ürünlerinin dünya pazarlarına hakim olmasının da büyük payı var. Avrupalı şirketler Türkiye yerine daha düşük fiyata imal eden Çin’e fason üretim yaptırmaya başladı. Son 1,5 ay içerisinde Avrupa’nın Çin’den yaptığı ithalatta yüzde 400-500 artış var. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, ekonomide her şey yolunda giderken firmaların aşırı bir kârsızlık ortamına girdiğini kaydediyor. Döviz kurunun 2001 yılı seviyesinde olduğunu, aynı dönemde işçi maliyetlerinin ise yüzde 100’ün üzerinde arttığını belirten Gülle, “Son 2,5 yılda gelirlerde hiçbir artış olmadı, aksine düştü. Aynı dönemde işçi ve girdi maliyetleri yüzde 100 arttı.” diyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı ise uygulanan para politikası sonucunda ortaya çıkan kurun Türkiye’nin rekabet gücünü elinden aldığını vurguluyor. Sıkıntının sadece tekstilde değil, bütün sektörlerde rekabet imkanını daralttığını savunan Satıcı, Türkiye’de şu anda paradan para kazananların dışında kimsenin kazanamadığı görüşünde. Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, döviz kurunun dört yıl önceki fiyatında seyrettiğine dikkat çekerek, “Ama dört yıldır bütün firmalar işçilerine zam yaptı. Enerjinin fiyatı arttı. Maliyetleri artarken sattığı ürünün fiyatı düştü.” ifadelerini kullanıyor. Gaziantep’te işten çıkarmaların henüz yaşanmadığını belirten Konukoğlu, bazı firmaların çalışanlarını ücretsiz izne gönderdiğini ifade ediyor. Konukoğlu, pazardan çekilen firmaların yerini Hindistan, Pakistan ve Çin firmalarının aldığını kaydediyor. Denizli Sanayi Odası Başkanı ve Tümteks sahibi Abdülkadir Uslu, döviz kurunun 1 milyon 600 bin liradan 1 milyon 300 bin liranın altına düşmesinin ihracatçıyı zor durumda bıraktığına dikkat çekiyor. Reel faizlerin enflasyon oranına çekilmemesi halinde işçi çıkarmaların devam edeceğine dikkat çeken Uslu, çıkardığı 225 işçiye 350 bin YTL tazminat ödediğini anlattı. Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Servet Eröcal ise doların dört yıl önceki seviyesine inmesiyle, hasılatı döviz olan firmaların kapanmanın eşiğine geldiğini vurguluyor. Faizlerin yüksekliğinden şikayet eden Eröcal, dövizdeki düşüşün ithalatçıya yaradığı görüşünde. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkan Fikret Mısırlı doların geldiği seviyenin, hammaddesini iç piyasadan YTL ile karşılayan firmalara yaşama şansı bırakmadığını dile getiriyor. Girdisi ithal olan firmaların bu düşüşten fazla etkilenmediğine dikkat çeken Mısırlı, şu uyarıda bulunuyor: “Girdisini iç piyasadan karşılayan istihdamı yoğun sektörler şu anda rekabet edemez durumda. Bu durum ihracata büyük darbe vuracak. Pazarları kaybetmemek için şimdiye kadar zararları özsermayelerimizden karşıladık.” Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Raşit Güntaş da düşük kur politikasından yakınıyor. Reel faizlerin düşürülmesini isteyen Güntaş’a göre, faizlerin düşmemesi halinde fabrikalar küçülme politikalarını sürdürecek, işçi çıkarmalar devam edecek. Tekstil İşçileri Sendikası Pilot Sanayi Bursa Şube başkanlarından Mehmet Çakan, ilde 23 bin kişinin işten çıkarıldığı bilgisini verirken, diğer şube başkanı Selim Yıldız, fabrikalarla toplu görüşme imzalamakta zorlandıklarını vurguluyor. Yıldız, “800 kişi çalıştıran fabrika kapısına kilit vurmak yerine 200-300 işçi çıkarmayı tercih ediyor. Fabrikalar sendikalı işçi çalıştırmak istemiyor, bizler de toplu sözleşme imzalamakta zorlanıyoruz.” diyor. Bursa Dokumacılar Odası Başkanı İlyas Albayrak şikayetini, “İşlerimiz günden güne kötüye gidiyor. Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde bir işçi 150 Euro’ya çalışırken bizde asgari ücretle çalışan işçinin maliyeti 500 doları geçiyor.” şeklinde dile getiriyor. Bursalı tekstilci Hüsnü Çayhan, işten ayrılan elemanın yerine yeni personel alamamaktan şikayetçi. Bir başka tekstilci Abdurrahman Yurtsever, asgari ücretin rutin olarak artmasının bile sanayiciyi etkilediğini ifade ediyor. Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, büyük partiler halinde yurtdışına mal gönderen tekstil üreticilerinin, kurdaki düşüşten daha fazla etkilendiğine dikkat çekiyor. Tekstil sektöründe, mevsim sebebiyle üretimin oldukça düşük seviyelerde gerçekleştiğini vurgulayan Koçer, ocak ayında başlayan durağan dönemin sürdüğünü, bu süreçte bazı firmaların işçi çıkarma yoluna gittiğini dile getiriyor. Gaziantep’te tekstil sektöründe üretim yapan firmalardan Gürteks’in Mali ve İdari İşler Müdürü Mahir Aslan, mevsime bağlı 300 çalışanın işine son vermek zorunda kaldıklarını kaydediyor. Akteks Akrilik İplik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mutafoğlu ise işçi çıkarmayı dövize bağlamanın yanlış olduğu görüşünde. Gaziantep’te mevsime ve döviz kurundaki düşüşe bağlı olarak tekstil sektöründe 3 bin civarında kişinin geçici süreyle işinden ayrıldığı belirtiliyor. Atölyemi kapatınca, geçinmek için simitçilik de yaparım hamallık da Bir yıl öncesine kadar 8 kişiye iş imkanı sağlayan Can-Örme’nin sahibi Mahmut Canbulat, şimdi iki elemanıyla akşam eve götüreceği ekmeğin telaşında. Canbulat, Türkiye hazır giyim ihracatının yüzde 70’ini karşılayan örme sanayiinde faaliyet gösteren bin 300’e yakın firma sahibinden sadece biri. “Devlet, bu ülkede yatırım yapanları cezalandırıyor.” diyen Canbulat, en iyimser tahminle iki ay daha işini devam ettirebileceğini anlatıyor. Canbulat bundan sonrası için ne iş bulursa yapmayı düşünüyor. Canbulat, “Yeter ki ailemin geçimini sağlayayım. Ne iş olursa yapmaya razıyım. Simitçilik de yaparım, hamallık da. Ama beni bu yaştan sonra kim işe alır?” diye soruyor. Temteks Tekstil’in sahibi 50 yaşındaki Ertuğrul Elçi ise işleri iyi olmadığı için İzmir’de bulunan evine 2-3 ayda bir gitmek zorunda kalıyor. Geçen yıla kadar haftada bir evine giden Elçi, şimdi işyerinde yatıp kalkıyor. İşadamı, 3 makinesini satmayı düşündüğünü, elinde kalan üç işçisini başka iş yapamazlar diye işten çıkarmadığını kaydediyor. Elçi, “İki yıl öncesine kadar siparişlerimizi aylar öncesinden alırdık. Boş günümüz ise hiç olmazdı. Şimdi ise haftada iki gün iş yapabilirsek buna sevinir hale geldik.” sözleriyle eski günlerin özlemini dile getiriyor. 21 yıldır sektörde olan Özçakır Tekstil’in sahibi Hasan Çakır, geçen yıl kasım ayından beri atölyesinde bulunan 5 makinesini çalıştırmıyor. 35 yaşındaki işadamı bu yaştan sonra herhangi bir mesleğin çıraklığını yapmanın zorluğuna dikkat çekiyor. Çakır, 100 bin dolara aldığı makinelerini 2 bin YTL’ye (2 milyara) hurdacıya vermeye karar vermiş. Damla Örme’de çalışan makine ustası Mustafa Demirel şimdilerde gündüzleri boyacı, geceleri ise tekstilcilik yapıyor. Demirel, boyacılığa başlayış hikayesini ise şöyle anlatıyor: “Patronum iş olmadığından bana gündüzleri boyacılık, geceleri de atölyede çalışmam için boyacı sandığı aldı. Geceleri kumaş örüyorum, gündüzleri ise ayakkabı boyacılığı yapıyorum.” Günde 2-3 saat ancak uyuyabilen Demirel, bu sıkıntıya zihinsel özürlü kardeşine ilaç yetiştirmek için katlanıyor. Zaman