Durum ciddi çözüm seçim
köşk zirvesinin şifreleri; siyah çantalar ve zirvenin süresiydi. Bu iki husus ne anlama geliyor?
Genelkurmay
Başkanlığı’nın açıklamasındaki ‘durum ciddi’ ibaresi öylesine bir
söz değil. ‘Durum ciddi…”
Ciddi
bir Devlet Krizi, erkler arası güç kavgası yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı, bu ‘ciddi durum’a el koymak, Başbakan ve
Genelkurmay Başkanı ile zirve yapmak zorunda
kaldı.
Zirvenin 3 saat gibi uzunca bir süre olması iyi. Demek ki,
konuştular. Kısa sürse, ‘kavga ettiler,
çıktılar’ yorumu yapacaktık. Taraflar siyah çantalarla
gittiler zirveye. Demek ki, 'eteklerindeki taşları
da döktüler!.'
ÇANTADAKİ BELGE
Siyah çantalarda ne vardı?
Kozmik belgeler, elbette!
Birinin ne olduğu satır aralarında görülüyor ve kulislerde
konuşuluyor:
Genelkurmay Başkanlığı’nın, özellikle muvazzaf subayların
yargılanması ve gözaltına alınmalarına ilişkin, yeni bir yasal
düzenleme hazırlığı yaptığı ileri sürülüyor. Önceki gün yaptığı
ziyaret sırasında, bu yasal düzenleme taslağı, Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’e duyurulmuş. Bu bilgi doğru ise; işte o metin, Köşk
zirvesine giden Genelkurmay Başkanının çantasında da yer
alıyordur.
Ama çantalar başka bir yorumu da zorunlu kılıyor.
Önceki yıllarda benzer zirvelerde, asker elinde çantayla gelir,
belgeleri hükümetin önüne kor ve hesap sorardı. Bu
kez Başbakanın da çantayla gelmesi, başka bir manzara yarattı.
‘Demek ki,‘Başbakan da sorunlara ilişkin bilgi ve belgeleri
ortaya koyup, Başbuğ’a bazı ‘hesaplar’ sordu’ diye yorum
yapılabilir.
* * *
SONUÇ ALINABİLİR Mİ?
Uzun süren, karşılıklı bilgi ve belgelerin tartışıldığı anlaşılan
bu kritik zirveden, ülkeyi rahatlatacak bir sonuç çıkar mı?
Bana göre; çıkmaz.
İmkansız!
Gelinen nokta, ‘geri dönülemeyecek,
döndürülemeyecek kadar ciddi...’
Bu ciddi durumdan çıkmak kolay değil.
Tek çare var:
Erken seçim.
Menderes, seçimi açıklamak için çıktığı yurt gezisinde, seçime
gideceğini açıklayacak fırsat bile bulamadı. Ecevit ve Demirel,
seçime gitmek için çaba harcıyorlardı. Ama nefesleri
yetmedi, ülkeyi sağ salim seçime
ulaştırmaya.
Umarım, AKP’nin, ülkeyi sağ salim seçim sandığına ulaştırmaya,
nefesi yeter.
* * *
SEÇİM KULİS GÜNDEMİNDE VAR
Hükümet içinden de erken seçime gitmek zorunluluğunu görenler var.
İş, Başbakanın iknasına kalmış gibi. Dahası seçime bir hazırlıktan da söz ediliyor.
Örneğin, yurt dışı temsilciliklerine ‘elektronik oylama yapılabilir
mi?’ diye sorular gittiği, hükümetin yurt dışındaki vatandaşların
rahat oy kullanabilmesi için; bir oylama yöntemi
arayışını başlattığı biliniyor.
Kulislerde, seçime doğru IMF ile anlaşmanın yapılması, kabine
değişikliğine gidilmesi gibi önlemlerin arka arkaya geleceği de
konuşuluyor. Hatta AB Bakanlığı ile Eğitim Bakanlığı başta bazı
bakanlıklarda değişiklik yapılacağı bile açık açık konuşulmaya
başlandı.
7 KASIM OLUR MU?
Bunlar bir seçim hazırlığı gibi görülüyor ve yorumlanıyor.
Peki erken seçim hangi tarihte yapılabilir?
MHP lideri Bahçeli, daha önce, ‘3 Kasım’ demiş ve
dediği tarihte seçim olmuştu. Bu kez ‘7 Kasım’
diyor. Belki bunu da bilir.
Bahçeli'nin söylediği tarih; hükümet için de bir
‘rahatlama ve rahatlatma’ şifresi gibi. Erdoğan,
bu tarihi telaffuz ettiği anda; ülkede ve tüm kurumlarda genel bir
‘nefeslenme’ olacaktır.
* * *
SEÇİME DOĞRU YAKINLAŞMALAR
Ama ‘Erken Seçim’ sözü ve de tarihi Başbakanın
diline henüz düşmese de MHP liderinin yanı sıra, CHP liderinin de
gündemine düşmüş gibi. Baykal’ın seçim hazırlıkları da kulislerde
dillerde.
Baykal’ın seçime giderken bir ‘kimlik partisi'
görüntüsüne bürünen partisini, ‘kitle partisi'
konumuna getirmek için hazırlıklar yaptığı konuşuluyor. Baykal’ın,
CHP’yi yüzde 30 bandına yerleştirmek için özel bir çaba içinde
olduğu biliniyor. Merkez sağ ve merkez solun yeniden inşası için kafa yoran Baykal’ın,
mütedeyyin Müslüman kesime ‘zeytin dalı’ uzatmaya
hazırlandığı duyumları geliyor.
Örneğin; Baykal’a ‘Saadet Partisi ile bir seçim ittifakı ya
da hükümet koalisyonu yapabilir misiniz?” sorusu sorulsa;
kapıları kapatmayan aksine açan bir yanıt vereceğine kesin gözüyle
bakılıyor.
AKP içinde CHP’ye ‘uygun’ bazı isimleri partisine
katmak için çaba içine girmesi de sürpriz olmaz. Azmi Ateş, Hamza
Albayrak, Zekai Özcan, Reha Çamuroğlu, gibi bazı isimler bugün
CHP’nin kapısından içeri ‘rahatlıkla’ girebilir
isimler olarak sayılıyor. Baykal'ın
Numan Kurtulmuş, Ali Bardakoğlu ile yakın zamanda 'nezaket
görüşmesi' yapmasına hiç şaşırmam!
Peki, Saadet Partisi ne der bu işe?
Numan Kurtulmuş’un merkeze yakınlaşma içinde olduğu artık
bilinen bir gerçek. AKP ile mücadele çıtasını yukarı çıkartabilmek
için; CHP’yi bir basamak olarak kullanmak
istemesi, sürpriz de sayılmaz ve de siyasi açıdan abes de
durmaz.
Kulislerde, Saadet Partisi’nin BDP
ile bir yakınlaşma içinde olduğu yolunda duyumlar da var. Doğu ve
Güneydoğu oyları ile Milli Görüş tabanının seçim ittifakının,
Erbakanın eski öğrencilerini rahatsız edeceği kesin. Bu tür bir
yakınlaşma olduğu kulislerde dile getiriliyordu. Bu bilginin
ne kadar doğru olduğunu sorduk. En yetkili ağızlar böyle bir
görüşme olduğunu yalanlarken; olma ihtimalini de mümkün
görmediklerini belirttiler.
BDP ile olmasa bile; ‘CHP ile SP arasında bir
yakınlaşma olabilir mi?’ diye sorulsa;Numan Kurtulmuş, ne
yanıt verir, acaba?
* * *
İTTİFAKLAR GÜNDEME GELECEK
Peki olası bir erken seçimde seçim ittifakı yapacak başka partiler
var mı? AKP’nin ittifak yapmayacağı kesin gibi. Ama daha önce
yazdığımız seçim sonrası olası bir koalisyon ortağı hazırlamak için
Sarıgül seçeneği göz önünde duruyor, hala.
CHP, yukarıda yazdığımız çerçeve içinde
‘genişlemeyi’ ret etmez.
MHP tek başına seçime girmek isterken, ATP’yi saflarına katıyor.
BBP ile de bir yakınlaşma sürpriz olmaz.
SP, DP, DSP ve BDP kuramsal kimliklerini TBMM’ye taşımak için
‘uygun bir yola’ kesinlikle ‘hayır’ demeyecektir.
Siyasetin ekseni seçime kayarsa, siyasetçilerin enerjileri
'laf yarıştırma' yerine seçim başarısı kazanma yoluna harcanmaya
başlanırsa; ülkenin yaşadığı bu gergin ortamın bir anda
yumuşayacağı kesin.
Dahası, bugün yarın gündeme gelmesi muhtemel yargı reformu, Anayasa
değişiklikleri de 24. dönem Meclis'inde daha kolay, uzlaşı
ile ve tartışmasız çıkabilir.