Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaş sebze ve meyvenin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanı ...
Abone olTürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaş sebze ve meyvenin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra ülke ekonomisine de önemli katkılar sağladığını bildirerek, “Dünya yaş sebze ve meyve üretiminden yüzde 2,4 pay alan Türkiye, önde gelen yaş sebze ve meyve üreticilerinden biridir” dedi.
Bayraktar; yaptığı açıklamada, dünya nüfusunun sürekli arttığı, buna karşılık tarım arazilerinin ve temiz su kaynaklarının giderek azaldığı yüzyılımızda, gıda ve suya ulaşmanın ülkeler için daha zor olacağını ve tarımın 2000’li yılların en stratejik sektörü olmaya devam edeceğini belirtti. Genelde tarımın, özelde yaş sebze ve meyve üretiminin, temel besin maddelerinin sağlanmasının yanı sıra sağlıklı beslenmenin de temini bakımdan hayati önem taşıdığını vurgulayan Bayraktar, günümüz yaşam koşullarında pek çok hastalığın ortaya çıkmasıyla birlikte sağlıklı beslenmeye yönelik ürünlerin tüketiminin de hız kazandığını bildirdi.
“YAŞ SEBZE VE MEYVE SAĞLIKLI BESLENMENİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI”
Yaş sebze ve meyvenin yüksek oranda su, yaşam için önem arz eden mineraller, düşük oranda protein, karbonhidrat ve yağ içermeleri nedeniyle sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası haline geldiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ayrıca bünyelerinde antioksidanlar, bitkisel kimyasallar, diyet lifi gibi yararlı bileşenleri içermeleri nedeniyle de kronik hastalıklara karşı koruyucu özellik taşımakta, vücudumuzun zararlı maddelerden temizlenmesini sağlamaktadır. Nitekim yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda sebze ve meyve tüketimi kansere karşı korunmada oldukça etkin bulunmuştur.”
Yaş sebze ve meyvenin, insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra ülke ekonomisine de önemli katkılar sağladığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Yaş sebze ve meyve üretiminde de ülkemiz oldukça önemli bir yere sahiptir. Dünya yaş sebze ve meyve üretiminden yüzde 2,4 pay alan Türkiye, önde gelen yaş sebze ve meyve üreticilerinden biridir. Ülkemizde, 2012 yılında yaş sebze meyve üretimi 45,6 milyon tona, ihracatı 2,1 milyar dolara yükseldi. Ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan yaş sebze ve meyvede karşılaşılan sorunların çözümü, sektörün daha da ileri gitmesi açısından fevkalade önemli. Başta pazarlama sorunları olmak üzere, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ve girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksekliği, üreticinin maliyetin altında ürün satmak zorunda kalması gibi ülkemiz tarımında karşılaşılan genel sorunlar yaş sebze ve meyvenin de temel sorunlarıdır.”
“ÜRETİCİNİN SÖZ SAHİPLİĞİ ÖRGÜTLENMEYLE MÜMKÜN”
Bin bir emekle ürettikleri üründe yeterince söz sahibi olmayan üreticilerin, kendi ürettiği üründe söz sahipliğinin, haklarını etkin bir şekilde kullanabilmesinin ancak örgütlenmeyle mümkün olduğunu bildiren Bayraktar, “Üreticilerimiz tam olarak örgütlenemediğinden herhangi bir pazarlık gücü de bulunmamaktadır. Bu yapıda üretici düşük fiyata ürün satarken tüketici de daha pahalıya ürün tüketmek durumunda kalmaktadır” dedi.
AB ülkelerinde pazarlanmanın büyük bir oranda üretici örgütlerince yapıldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sorunun çözümüne yönelik olarak üreticilerin örgütlenmesi ve örgütlenme bilincinin oluşması, eğitim ve yayım faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermekle mümkündür. Bunu yanı sıra, Tarımsal Üretici Birlikleri’ne gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmelidir. Birlikler bu şekilde fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır. Ülkemizde halihazırda soğuk hava depoları yeterli değildir. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni yatırım tesislerinin yapımı, mevcut faal olan veya olmayan tesislerin kapasite artırımı ve teknoloji yenilenmesine yönelik yatırımlar, yüzde 50 hibe yoluyla desteklenmektedir. Verilen bu destekler olumlu karşılanmakla birlikte depolama konusunda arzu edilen seviyeye gelinememiştir. Bunun sonucunda hasadın yoğun olduğu dönemde pazara talebin üzerinde ürün sunulmakta, bu da üretici fiyatlarında düşüşe neden olmaktadır. Arzın daha uzun döneme yayılması bakımından depolama imkanlarının artırılması gerekmektedir.”
“İHRACAT İMKANLARI ARTIRILMALI”
Mevcut üretim potansiyeli de dikkate alındığında iç ve dış talebin artırılmasının büyük önem arz ettiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Dış pazar talepleri dikkate alınarak ihracat imkanları artırılmalıdır. Dünya ticaretinde gıda güvenliği ve kalitesi gibi unsurların önemi gün geçtikçe artmakta, ticaret yapabilmenin ön koşulu haline gelmektedir. Uygulanan kalite ve standartlar dış ticaretimizde tarife dışı engeller olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Bu nedenle, organik tarım, iyi tarım uygulamaları (GLOBALGAP) gibi gıda güvenliğini sağlamaya yönelik üretim sistemleri daha da yaygınlaştırılmalı, bu standartlar kapsamında üretim yapılması için verilen teşvikler artırılmalı, entegre mücadeleye ağırlık verilmelidir. Yaş sebze ve meyve ihracat miktarının artırılması için alıcı ülkelerin kalite ve standartlarla ilgili düzenlemeleri yakından takip edilmeli, üreticiler bilgilendirilmelidir. İhracatta istenen analizlerin ücretleri düşürülmeli, analiz laboratuvarlarındaki denetimler artırılmalıdır. İhracat iadelerinin sektör üzerindeki olumlu etkileri dikkate alındığında, yeterli miktarda verilmesi sağlanmalıdır.”
“MALİYETLER DÜŞÜRÜLMELİ”
Bayraktar, üreticilerin rekabet gücünün artırılması bakımından maliyetlerin düşürülmesi, gübre, mazot, ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurların mutlak surette desteklenmesi, girdilerdeki KDV oranlarının indirilmesi gerektiğini bildirdi. Üretimden pazarlamaya kadar olan bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine gereken önemin verilmesi, tanıtım faaliyetleri ile iç tüketimin artırılması, markalaşmaya gereken önem verilerek marka oluşturulması gerektiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Yaş sebze ve meyve ticaretinin işleyişinde yaşanan aksaklıkların giderilmesi ile üretici ve tüketici hak ve menfaatlerinin korunmasını da amaçlayan 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi hakkında Kanun, 26 Mart 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Kanun gereğince bildirim yükümlülüğü getirilmiştir. Bildirimde bulunulabilmesi için üreticilerin Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olması zorunlu kılınmıştır. Bu durumda ÇKS’ye kayıt olamayan üreticilerimiz adına bildirimde bulunulamadığından ürün sevkiyatında zorluklarla karşılaşılmaktadır. Elinde olmayan nedenlerle ÇKS kaydı yaptıramayan üreticilerimizin ürünlerine dair bildirimciler tarafından bildirimde bulunulması sağlanmalı, ilgili yönetmelikte bu doğrultuda gerekli değişiklikler yapılarak üreticilerimizin mağdur olması engellenmelidir. 5957 sayılı Kanun gereğince üretici örgütlerine bildirimde bulunma yetkisi verilmiştir. Üretici örgütlerinin güçlü bir yapıda olmamasının yanı sıra örgütlerce pazarlama zorunlu olmadığından kanunu haklardan faydalanılamamaktadır. Üreticilerimiz kanundan beklenen faydanın sağlanmasını istemektedirler. Beklenen faydanın sağlanması güçlü üretici birliklerinin ve örgütlü tüketicilerin varlığıyla mümkün olacaktır.”
“TARIM TÜM ÜLKELER İÇİN VAZGEÇİLMEZ”
Tarımın gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkeler için vazgeçilmez bir sektör olduğunu vurgulayan, gelişmiş ülkelerin bugün bulundukları noktaya tarıma verdikleri önem sayesinde ulaştıklarına dikkati çeken Bayraktar, “Genelde tarım, özelde yaş sebze meyve ülkemiz için hayati öneme sahip sektörlerdir. Tarım ekonominin anahtar sektörüdür. Kalkınmanın yolu ise ancak ve ancak üretmekten geçmektedir. Bu noktadan hareketle ülkemizin yaş sebze ve meyvede sahip olduğu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi, ülke ekonomisine ve üreticilerimize olan katkısının artırılması en büyük temennimizdir” dedi.