İslam Medeniyetlerinde Birlikte Yaşama Tecrübeleri ve Çağdaş Yorumlar
Abone olESRA AYDIN / ANALİZ
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kültürlerarası Diyalog Platformu ve Fatih Üniversitesi Medeniyetler Araştırma ve Uygulama Merkeziişbirliğiyle uluslararası bir konferans düzenledi.
Başta İslam coğrafyası olmak üzere 4 kıtadan yaklaşık 20 farklı ülkeden 50’nin üzerinde, uzman akademisyen ve kanaat önderinin katıldığı konferans, Fatih Üniversitesi Kongre Merkezinde tarihinde gerçekleştirildi. İki gün devam edecek konferansta “Birlikte yaşama” kavramı 11 ana başlık altında tartışıldı.
İslam Medeniyetlerinde Birlikte Yaşama Tecrübeleri ve Çağdaş Yorumların masaya yatırıldığı konferansın ana hedefi, çok kültürlülüğün eksikliklerinin yüksek sesle ifade edildiği günümüzde, İslami tecrübelerin ortaya koyduğu teorik çerçeve ve uygulamalar bağlamında bir arada yaşama tecrübelerini incelemek ve çağdaş İslam Dünyası’ndaki arayışlara yeni katkılar sağlamaktır.
Konferansta ; “Bir arada Var olma Pratik Bir Fikir mi Vahşi Bir Fantazi mi?”, “11 Eylül Sonrası Bağlamında Amerika’daki Müslümanların Karşılaştıkları Fırsatlar ve Zorluklar”, “İslam ve Dinsel Çoğulculuk: Müslüman-Budist Bir arada Var olma İhtiyacı” ve “Klasik ve Modern İslam Hukukunda Barış İçinde Bir arada Yaşama: Kuaradavi, Zuhayli ve Gülen Bakış Açısıyla” gibi makale başlıklarının sunulacağı konferansta, “Birlikte Yaşamanın” dini temelleri, tarihi tecrübeler, güncel engeller ve tehlikeler, laiklik ve Batı’da artan İslamifobia’nın nedenleri gibi konuların yanı sıra “birlikte yaşama” kavramı ve kaynakları derinlemesine irdeleniyor.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil; karşılıklı sevgi, mevcudata şefkat, çevreye dayalı olmak, adalet ve insan hakları ve birlikte yaşayabilmek gibi kavramlardan bugün özlem ve hasretle söz edildiğini söyledi. Bu toprakların, tarihe en güzel olanaklarını emanet ettiğini ifade eden Yeşil: “İnsanlık birlikte yaşamanın yeni bir örneğini ortaya koyacaksa bu noktada Müslümanların ciddi sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Zira hem Kur’an hem sünnet sevgiyi adaleti esas alan zulmü ve düşmanlığı yasaklayan ölçülerle doludur.” diye konuştu.
Vakıf başkanı Yeşil: farklılığı zenginlikle kabul etmede diğer din mensupları ile ilişkilerinde aynı toplumda hukuk karşısında eşitliğin vurgulanmasında ortaya konan ölçülerin kalıcı ve ebedi olduğunu ifade etti. Yeşil, GYV’nin 18 yıldır bu inanç ve ölçüler ışığında, birlikte yaşama kültürünü oluşturmada gayret sarf eden bir kurum olduğunu söyledi. ABANT Platformunun, farklı anlayış ve düşüncelerin toplandığı sevgi ve birbirine karşı anlayışın herkesi kendi konumunda kabul etmenin en güzel örneği haline geldiğini sözlerine ekledi.
Amity Üniversitesi Hukuk Enstitüsü Başkanı Prof Dr. Tahir Mahmood, İslam’ın öğretilerinin yer aldığı her kıta ya da ülkede barışın huzurun ve birlikte yaşama kültürünün anlatılabileceğini ifade etti. Kur’an-ı Kerim’de bazı ayetlere ve hadisi şeriflere yer vererek konuşmasını sürdüren Mahmood, Allah’ın dilediği takdirde yeryüzünde sadece tek bir topluluğu yaratacağını hatırlatarak Kur’an-ın burada dünyanın dinsel çoğulculuğa saygı göstererek birlikte yaşama mesajları verdiğine işaret etti.
Mahmood, peygamber efendimizin veda hutbesinde yaptığı konuşmayı anımsatarak; dinler arası karşılıklı saygı, hoş görü ve birlikte yaşama kültürünü tavsiye ettiğini belirtti. Hindistanlı İslam düşünürü: “Peygamberimiz, hepiniz ademin çocuklarısınız ve ademde topraktan yaratılmıştır demesi de buna işarettir.” dedi. Mahmood, Peygamberimizin, tüm dinlerin takipçilerini davet ederek birlikte yaşama kültürü konusunda ilk örnek adımları o dönemde attığını sözlerine ekledi. İnsanların nedense ortaklıklardan ziyade hep farklılıklara odaklandığını belirten Hindistanlı akademisyen, “Efendimiz, sadece yeni bir din getirmemiş aynı zamanda en büyük sosyal reformcudur da. İnsan medeniyetine olan katkısı inkar edilemez. Bu anlamda tüm dünya ona saygı göstermeli" dedi.
Mustafa Alıcı moderatörlüğünde; Prof.Dr. Ömer Faruk Harman; Dünyamızda 7 milyarı aşkın insan ve sayısız diğer canlı (bitkiler ve hayvanlar), birbirleriyle sıkı ilişkiler ve birbirlerine bağımlı olarak hayat sürmektedirler. Gerek Tevrat gerekse Kur’an’a göre, diğer canlılara ve bütün varlıklara yönetici (halife) olarak seçilen insanın dünyayı yaşanılır olarak tutmak, varlıklar arası ilişkilerde adaleti gözetmek ve haksız yere hiçbir canlıya kastetmemek temel görevidir ifadelerinin kullandı.
Aynı ana-babadan gelen ve aynı dünyayı paylaşan insanların, inanç ve kanaatleri, ırk ve soyları, dil ve kültürleri ne olursa olsun dünyamızı daha yaşanılır hale getirmeleri, birbirlerini sevmeleri ve insanlığın yararına olan hususlarda yarışmaları bütün dinlerin ve kutsal metinlerin ortak hedefidir. Dinlerin amacı düşmanlık değil, evrensel ahlak ilkelerinin ön plana çıkarılması ve sevgi olmalıdır dedi.